Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bankacılıkta Sorunlar
Bankaların açıklanan 2011 yılı finansal tabloları, öngörülen olumsuz gelişmelerin gerçekleşmekte olduğunu, risklerin belirginleştiğini ortaya koymaktadır. Sektörde yavaşlamanın yanı sıra, artan sorun göstergelerini, finansal tablolara dayanarak ortaya koymaya çalışalım. Bu sorunlar, özkaynak yeterliliği, likidite riski, kredi riski, aktif kalitesi, kur riski, kârlılık başlıkları altında toplanabilir.
\n• Bankalarda sermaye yeterliliği azalmaktadır. Bankalarda sermaye yeterliliği göstergelerinin tümü 2011 yılında bir önceki yıla göre gerilemiştir.
\nBankaların taşıdıkları kredi, piyasa ve faaliyet risklerine karşı özkaynaklarının yeterli olup olmadığını ölçen, BASEL uzlaşısından esinlenerek geliştirilen standart sermaye yeterlilik oranı (rasyosu) bir önceki yıla göre bankalar genelinde yüzde 19.2’den yüzde 16.7’ye gerilemiştir. Mevduat bankalarında bu oran 2011 yılı sonu itibarıyla yüzde 15.5 olarak daha da düşüktür. Oranın düşüşü, (i) bankalarda özkaynak artışının yetersiz olduğunu, (ii) bankaların taşıdıkları risklerin arttığını gösterir. Nitekim 2011 yılı sonuçlarına bakıldığında her iki nedenin de geçerli olduğu görülür. Önceki yazıda da belirttiğimiz gibi 2011 yılında bankalarda özkaynak artışı cari fiyatlarla dahi yüzde 7.3 oranında sınırlı ölçüde artarken, kredi riskleri daha belirgin biçimde artmıştır.
\nBu bağlamda diğer bir gösterge, özkaynakların varlık (aktif) finansmanındaki payıdır. 2011 yılında bankalarda varlık (aktif) finansmanında payı yüzde 13.4’ten yüzde 11.9’a gerilemiştir. Mevduat bankalarında özkaynaklar/Toplam Varlıklar oranı daha düşük yüzde 11.0 düzeyindedir.
\nBankalarda serbest özkaynakların (özkaynak-donuk varlık), aktif (varlık) finansmanındaki payı da yüzde 10.3’ten yüzde 9.1’e gerilemiştir. Kaldı ki Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) donuk ya da duran varlık tanımı dar kapsamlıdır. Bankaların gerçek donuk varlıkları hesaba katıldığında bu oranın çok daha düşük olduğu görülmektedir. TBB tanımında alındığında da, mevduat bankalarında serbest özkaynakların varlık (aktif) toplamına oranı yüzde 11.0 düzeyindedir.
\nBanka özkaynaklarının, döviz kur riskine karşı yeterli olup olmadığının göstergelerinden olan Net Bilanço Pozisyon/Özkaynaklar oranı 2010 yılında eksi yüzde 17.8 iken 2011 yılında eksi yüzde 24.5’e yükselmiştir. Oranın taşıdığı eksi değer banka özkaynaklarının, kur riskini karşılamada daha da yetersiz hale geldiğini göstermektedir. Ayrıca oranın hesabında dövize endeksli kredilerin, döviz yükümlülüğü olarak hesaba katılmadığını da dikkate almak gerekir.
\nBankalarda özkaynak yetersizliği, yalnız risk açısından değil bankacılık düzenlemelerine göre faaliyet genişlemesini sınırlama açısından da önem taşır.
\nBankalarda özkaynakların (özsermayenin) arttırılması gerekli olmakla beraber, sürekli ödenmiş sermaye artışı olanaklı olmadığı gibi özkaynak artışının ana kaynaklarından biri olan dağıtılmamış kârların (kâr yedeklerinin) içsel sermaye yaratımının arttırılması da kârlılığın azalması nedeniyle sınırlı düzeyde kalmaktadır.
\n• Bankalarda likidite riski, yükümlülükleri zamanında karşılayamama olasılığı artmıştır.
\nBankalar likit olma veya kârlılığı arttırma seçiminde, kârlılığı yeğleyerek likidite risklerini arttırmışlardır. Likit değerlerin aktif toplamına oranı 2011 yılında yüzde 32.8’den yüzde 30.9’a, likit değerlerin kısa süreli yükümlülükleri karşılama oranı da yüzde 54.7’den yüzde 53.4’e gerilemiş, bankalarda temel likidite açığı büyümüştür. Kriz dönemlerinde bankaların ödeme güçlüğüne düşmesinde en önemli etkenin likidite yetersizliği olduğu dikkate alınmalıdır.
\n• Bankaların kur riski yükselmiştir.
\nBankaların bilanço döviz pozisyon açığı “Yabancı Para (YP) Aktifler (Varlıklar)-Yabancı Para (YP) Pasifler (Yükümlülükler) tutarı” 2010 yılında 41.531 milyon TL yaklaşık 27 milyon USD iken, 2011 yılında 58.365 milyon TL’ye, yıl sonu kuru ile 31 milyar USD’ye yükselmiştir.
\nYukarıda değindiğimiz gibi, bankaların döviz durumunu gösteren net bilanço pozisyon açığının özkaynaklara oranının da yükselmesi bu bağlamda diğer bir risk göstergesidir. Ancak bankaların yabancı para net genel pozisyonununda açık değil, sınırlı ölçüde de olsa fazla görülmektedir. Yabancı para net genel pozisyonu hesaplanırken bilanço altı, bilanço dışı işlemler, türev finansal araçlar da dikkate alınmaktadır. Bilanço içi döviz açığının, bilanço dışı fazla, türev finansal araçlarla kapatılması ne ölçüde güvencelidir? Aslında bu durum bir sorun işaretidir. Türev finansal araçlarda, kredi riski, işlemin gerçekleşmemesi riski taşımaktadır. Kriz dönemlerinde kredi temerrüt-garanti-swap’ların (CDS) dahi sorun yarattığı dikkate alınmalıdır.
\nBankacılıkta kârlılığın azalması, aktif kalitesinin bozulması ayrı sorunlar olup, izleyen yazılarda özellikle bankalarda kârlılık üzerinde durulacaktır.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- 500 bin TL'nin aylık getirisi belli oldu
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Suriye'de herkesin konuştuğu ölüm listesi
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Erdoğan'dan işgale 'isimsiz' tepki
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama