28 Şubat’tan, 4 Mayıs’a..

07 Mayıs 2016 Cumartesi

Çoğunluğa kabul ettirilmiş görüşe göre, 28 Şubat süreci askerlerin ağırlık koyduğu postmodern bir darbe ise.. 4 Mayıs süreci, ülkenin geçerli hukuk devleti düzeni, seçim sonuçları, demokrasinin tüm kurumlarının işleyişinin katledilişi boyutları ile, şimdiden katıksız sivil darbe niteliğinde..
Gerçi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün kamuoyuna açık konuya ilişkin ilk değerlendirmesinde, 28 Şubat sürecine (açık darbe denilememesine, postmodern darbe benzetmesine yol açan ana öğe, dönemin başbakanının kendisinin istifası olgusu) öne çıkarılarak, Başbakan Davutoğlu’nun kendi iradesi ile istifa ettiği, AKP’yi olağanüstü genel kurula götürme kararı verdiği fiilinin altı çizildi. Hemen arkasından Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında, bildik, eski kalıplara uygun Cumhurbaşkanı adayı olmadığını kamuoyuna ilan ederek, yani seçmen tarafından bilinerek yüzde 52 oyla Cumhurbaşkanı seçildiğini anımsattı. AKP’nin fiili, seçmenden onay almış tek lideri, otoritesi olduğu tezinden yola çıkarak; Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı oylarla AKP liderliğinden kopmadan, siyaset yapma hakkını elde ettiği görüşünü, kazanılmış hukuksal hak gibi, dinleyenlerden aldığı alkışlarla kamuoyu algısına çevirmenin kampanyasını sürdürdü..
Bir adım ileri 7 Haziran 2015 seçim sonuçlarının geçerli olamaması, Meclis’in çalıştırılıp Hükümet kurulamamasının süreçlerinde, Cumhurbaşkanı olarak yaptığı müdahalelerinin belirleyici olduğunu açık açık söyledi..

***

Sonuçlarını tanımadığını o tarihlerde de sık sık ilan ettiği 7 Haziran seçimlerinin üzerine, 3 Kasım’da yenilenen seçimlerle AKP’nin siyasi parti olarak kazandığı oy, güç artışındaki katkılarının altını çizdi. Önümüzdeki günlere yönelik hedeflerindeki öncelikleri ise bilindiği, beklendiği üzere yeni yol yürüyüşlerinin anayasal değişiklikleri, başkanlık rejimine kavuşma olarak özetledi. Sonucun alınmasının kaçınılmazlığına ilişkin yargısını vurgularken de, AKP’nin olağanüstü kurultayı ile başlatılacak çalışmaların sonunda hızla yeni anayasal düzene ve başkanlığa geçişin gerçekleştirileceği muştusunu ilan etti..
Öncelikle 28 Şubat sürecindeki geçerli hukuksal, kurumsal kurumlar ve kararlar çerçevesinde, dönemin Başbakanı Erbakan’ın istifası ile yaşanan sürece (postmodern darbe) denmesinin arkasındaki fiili gerçeği anımsamak gerek.. Dönemin anayasal, yasal, kurumlarının işleyişleri, yetki ve sorumlulukları çerçevesinde MGK, ülkenin geleceği için yaşamsal tehdit algılarının başında, “bölücü terör ve radikal siyasal İslam örgütlerinin” yer aldığını anımsayalım. Dönemin iktidarı tam da bu çerçevede anayasal, yasal sorumluluklarının gereğini yapmamakla suçlanıyordu.. MGK’nin ilgili toplantısından alınan son uyarıcı kararların ardından istifa eylemi ile Hükümet düşürülmesi sürecinde açık yürürlükteki anayasal, hukuk düzeni ihlali söz konusu olmadığı için de, darbe değerlendirmesi tanıma uymadığından “postmodern darbe” kavramı siyaset gündemimize girmişti..
Çok doğru Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olurken, seçmene, eski cumuhurbaşkanları gibi siyasetin dışında kalmayacağını, partisi ile bağını koparmayacağını ilan etmişti. Ancak gönlündeki yeni anayasa, başkanlık sistemine kavuşmadan var olan anayasal, hukuksal düzeni fiilen yok sayacağını, hele de anayasal, hukuksal düzenden gelen sorumluluk ve yükümlülüklerini tanımayacağını da ilan etmemişti..
Daha seçim sonuçlarının ilan edildiği günden başlayan, anayasal düzen, hukuk ilkeleri, Cumhurbaşkanı yemini, yetki ve sorumluluklarının dışına çıkan fiili icraatların sayılabilmesinin, çokluk nedeni ile olanaksızlıkları bir yana. Cumurbaşkanı- Hükümet-Meclis- yargı- demokrasinin tüm kamu ve özerk kurumları ile yaşanan kapalı kapılar arkasındaki, kurumların kadroları, işletilmesine ilişkin istenen sonuçları üreten ilişkilerin boyutları üzerinde hiçbir fikrimiz olamaz.
Bizim de gözümüzün içine sokularak, kamuoyunun oluşması yolunda ilan edilmiş ilk önemli aykırı icraatlardan örnekle yetinmeliyiz.. Cumhurbaşkanı seçim sonucunun Resmi Gazete’de ilanı geciktirilerek, fiilen seçilmiş Cumhurbaşkanı kimliği ile, hâlâ AKP liderliği kimliği kullanılarak yapılan olağanüstü kurultayda Davutoğlu, “sadık, yakın güvenilir kişi” kimliği ile AKP genel başkanı seçilmiş sonra da Başbakanlık’a getirilmişti..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları