‘Esnek laiklik’ aldatmacası

09 Mart 2022 Çarşamba

Altı muhalefet partisi liderinin imzaladığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem uzlaşma metni üzerindeki tartışmalar devam ediyor. 

Ben de daha önce bu köşedeki iki yazımda, metne dair eleştirilerimi okuyucularımla paylaştım. Ancak Gelecek Partisi (GP) Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün’ün eleştirilere verdiği yanıtları okuyunca bu konuya dönmek gerekti.

Üstün, benim gibi laikliğin metinde vurgulanmadığını söyleyerek itiraz edenlere şu yanıtı vermiş:

“Kitapçığın 37. sayfasında ‘Demokratik, laik, hukuk devleti, çoğulcu toplum düzeninin temelidir’ yazılı. Aslında bu Anayasamızın ilk üç maddesinde tarif ettiği devletin vasıflarından birisidir. Biz burada laik devletin çoğulcu hayatın da bir güvencesi olduğunu ifade ediyoruz.

Ben kendimden örnek vereyim, belki bu cümleyi 20 yıl önce zor kullanırdım. Ama GP programına özgürlükçü laiklik hususunu yazdık. Laiklikten rahatsız değiliz, laikliğin maalesef önceden yanlış uygulamalarından rahatsız olunuyordu. Anayasamızda laiklik bugün de var. Ama bugün esnek bir laiklik uygulanıyor ve toplumda da bir rahatlama oldu. Yalnız biz değişmedik. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun gayretlerini ben takdirle, saygıyla karşıladım. 28 Şubat’ta başörtülülerle toplantı yaptı ve çok net ifadeler kullandı. Değişim karşılıklı. Bu değişim, ülkemiz için son derece faydalı. 20 yıl önce ben bu cümleyi kullanmakta zorlandımsa, Kemal Bey de 20 yıl önce başörtülülerle birlikte o toplantıyı yapmakta zorlanırdı. Ama artık hepimiz o konuyu aştık.”

TÜRKİYE SİYASAL İSLAM CENDERESİNDE KIVRANIRKEN...

O zaman sormak gerekir: Özgürlükçü laiklik nedir? Bugün uygulandığı iddia edilen “esnek laiklik” denilen yaklaşımsa, bu safsatadan ibarettir. 

AKP döneminde Türkiye’de laiklik anayasada sadece şeklen vardır ama özü itibarıyla rafa kalkmış, sürekli çiğnenir olmuştur.

Laiklik sadece türban meselesine indirgenmiş; türban her yere, hatta anaokullarına kadar girince bunun adına “esnek ya da özgürlükçü laiklik” denilerek kavramın içi boşaltılmıştır.

Son 20 yılda ülkenin üzerine çöken siyasal İslam yüzünden, Üstün’ün söylediğinin tersine, çoğulcu hayat engellenmiştir. Herkesin inancına, kanaatine, yaşam tarzına saygı gösterildiğini iddia etseler de tam tersi olmuş; salgın bahanesiyle alkollü içki satışı yasal dayanağı olmadan yasaklanmış, gece yarısından sonra canlı müzik yasağı kalıcı hale getirilmiştir. 

Gericilik öylesine şahlanmıştır ki eğitim alanındaki dincileşmeye karşı çıkmak için Aleviler laik eğitim talebiyle sokaklarda eylem yapmaya başlamıştır. 4+4+4 eğitim sistemi hayata geçirilmiş, Kuran kurslarına gitmek için 15 yaş ve yaz aylarında 12 yaş sınırı şartı kaldırılmış, kursları denetleme görevi MEB’den alınarak Diyanet İşleri Başkanlığı’na verilmiştir. 

TARİKAT VE CEMAAT AĞLARIYLA KUŞATILAN TOPLUM...

Bunun sonucunda ülkenin her yeri tarikat ve cemaatlerin açtığı kurs ve okullarla dolmuştur ve bunların denetlenemez hale geldiğini Diyanet İşleri Başkanlığı bile itiraf etmiştir. Ama aynı kurumun kendisi, din devletlerinde verilebilecek türden gerici fetvaları vermeye devam etmiştir.

Evrim teorisi müfredattan kaldırılmış, okullara bilimsellikten uzak, dogmalarla dolu kitaplar referans kitap olarak gönderilmiştir. 

İstanbul Belediye Başkanı iken canlı yayına bağlanıp Aziz Nesin’e karşı “Elhamdülillah şeriatçıyım” diyen AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, artık Türkiye ile Taliban’ın inancı arasında fark olmadığını açıkça söyler hale gelmiştir.

Üstün, sanki bunlar olmamış gibi konuşup “Bugün esnek bir laiklik uygulanıyor ve toplumda da bir rahatlama oldu” diyerek kimi kandırıyor?

Laikliği sadece türban özgürlüğüne indirgeyenler, laiklik ilkesine en büyük zararı veriyor. Altı muhalefet liderinin imzaladığı uzlaşma metninde yukarıda yazdığım hayati sorunlar aşılmamış, aksine yok sayılmıştır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları