Tayyip tayyare...

07 Ekim 2018 Pazar

Havaalanına inince, “hediye”nin boyunu posunu gördük.
Elbette hediyenin değeri boyutuyla, fiyatıyla ölçülmez. En uygun zamanda, en uygun gerekçeyle, en zarif biçimde verilen hediye en değerli hediyedir.
Dünyanın en zengin 10 ülkesinden biri sayılan Katar’ın, Tayyip Beyimize vereceği en uygun hediye demek ki “tayyare” imiş.
“Asrın lideri”, “Ümmetin önderi” diye yüksekten uçan - uçurtulan birine verilecek tayyareden daha uygun bir hediye olamaz.
Şu soru artık çok ayıp:
- “Hediye... Ama ne diye?”

***

Ne diye olacak “enişte” diye! (“Eşim Araptır. 29 yıldır evliyiz. Sorun yok!” 19.12.2006 Habertürk.)
Üzümünü ye bağını - uçağına bin, nedenini sorma!
Reis de zaten sormuyor. Soranlara da şimdilik çok şükür “hain!” demiyor! “Bana değil, devlete verildi!” demekle yetiniyor.
Bu sözlerden kendisine böyle bir “şey”in hediye edilebileceği ve dolayısıyla “hayalhanesinin” genişliğini anlıyoruz.
Erzurumlu Meteoroloji Müdürü gibi “muhayyelene gurban muhterem başgan!” demekle yetinelim.

***

Tayyare, katar katar serveti olan Katar Emiri için iki nedenle çok manidar bir hediye.
Birincisi: Tayyare, Arapça da “Havadan, beleşten gelen para” anlamına geliyor. Eskiden “uçak” yerine kullandığımız tayyare ise 1912 yılında uydurulmuş Osmanlıca bir sözcük. Arapçada uçak anlamında kullanılmıyor.(Osmanlıca - Türkçe Ansiklopedik Lügat- F. Devellioğlu - Sayfa: 1042. Aydın Kitabevi, Ankara 1993)
İkincisi: Değerini bizzat kendisinin “500” diye açıkladığı, bu beş yüz milyon dolarlık “heyula oyuncak”, Reis’in İslami hülyasına ve tarihi rüyasına ziyadesiyle uygun.
“Tayyar” deyince Arap âleminde akla ilk gelen Hz.Muhammed’in amcaoğlu Hz. Ali’nin ağabeyi olan Cafer-i Tayyar’dır. Bu aziz şahış, Bi’ri Maune Savaşı’nda iki kolunu birden kaybederek şehit düşmüş ve kesilen kollarının yerinde beliren kanatlarını çırparak cennete uçmuştur. Ki bu husus hadislerde bizzat Hz. Muhammed tarafından teyit edilmiştir. (Aynı eser. Sayfa: 1042.)

***

Van-Erciş beylerinden Kör Hüseyin Paşa’nın gelini olan ve “itibardan tasarruf olmaz!” umdesi ile yetişen rahmetli Zahide Hanım’ın, atalarına atfettiği bir sözünü hatırlatalım:
- “Gerekince öyle pahalı bir hediye vermelisin ki, alan o gece sevincinden uyuyamasın, sen de üzüntünden!”
Katar Emiri El Sani’nin uykusu kaçmaz. Babasının çiftliği olan ülkesinde yerden ve denizden her gün milyonlarca varil, dolar fışkırıyor...
Ama, uçağın kontak anahtarları teslim edildiği günün gecesi Tayyip Bey sevincinden uyuyamamış olabilir.
Boeing 747- 8’lerin iki katlı olmakla birlikte, sadece 700 yolcu koltuğu kapasitesi varmış. Bu onu biraz mahzunlaştırmış olabilir.
“Uçan Saray” diye abartan abartana. Oysa Külliye’nin 1.056 odası var, her oda da sadece bir danışman!
Nesi ve neresi uçan saray!

***

Kamusal alandeki hediyeler vergi veren her yurttaşı ilgilendirir. Özel hediyeler ise elbette alan ile vereni!
Ama üç gün önce bir mahkememiz, düğününe gelmeyen bir yurttaşın daha önce hediye ettiği çeyrek altının geri alınmasına karar verdi.
Dua edelim de Katar şeyhi, Tayyip Bey’den umduğunu elde etsin de bizim mahkeme kararını emsal gösterip uçağını geri istemeye kalkmasın!..

***

“Reis, her şeyi, her yeri kontrol altına aldı. Denetim diye bir şey yok! Devlette kuş uçurtmuyor” düşüncesi bir vehimmiş.
En yüksek en yargı organlarımızdan Sayıştay, dimdik ayakta imiş.
En girilmez, en sayılmaz diye düşünülen Külliye’ye (hem de mutfağına kadar) girmiş, akan su, yanan elektrik yetmezmiş gibi, yenilen lokmaları bile saymış.
Ve raporu da milletin gözüne dayamış:
“Mutfak harcaması bir yılda yüzde 49 arttı. Günlük masraf 1 milyon 800 bin lira!”
“Yargı görevini yapmıyor” diye dövünmeye artık kimsenin hakkı yok. Artık ne yapacaksak yapalım.
Muhtarlara “kumanyalarınızı, çıkınlarınızı kendiniz getirin!” mi diyeceğiz?! Yoksa ikram edilen ejder meyvelerine, “smoothie”lere “sakın el sürmeyin!” diye çağrı mı yapacağız!

***

İlk adımı Tayyip Bey dün Kızılcahamam’da attı. Köfteci dükkânının kasasına oturtur gibi, ülkenin hazinesini ve maliyesini teslim ettiği Damat Bey’i McKinsey işinde terletti:
Bütün bakan arkadaşlarıma söyledim. Bunlardan fikri danışmanlık hizmeti de almayacaksınız dedim. Hiç gerek yok, biz bize yeteriz!”
Belli ki Damat Efendi, McKinsey haltını '79erken ya kayınpederine sormamış ya da sormuş da tepkiler artınca kayınpederi kusuru onun üstüne yıkıyor.
Yine de Biz bize yeterizdemesi sevindirici.
Ama... “Bizden” kastı Sayıştay değil de Külliye danışmanları ise, yandık.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Küçükpazarlı Kemal 17 Mart 2024
Vakıa vakası! 10 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları