Güçlü babanın oğlu olmak zordur. Hele ki onun yolunu seçmişseniz. Kıyaslanmak kaçınılmaz, yenilgi muhtemeldir.
Tuğrul Türkeş, MHP’nin ‘Başbuğ’u Alparslan Türkeş’in oğlu olarak MHP çatısı altında siyasete girdi. Babası 1965’te Osman Bölükbaşı’nın ölümünün ardından Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ne genel başkan olmuş, 1969’da da partinin adını Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirmişti.
Tuğrul Türkeş de babası gibi çıktı yola. Alparslan Türkeş’in ölümünün ardından MHP genel başkanlığına aday oldu. Ne var ki diğer adaylar Devlet Bahçeli lehine çekildiler. Bu, ilk yenilgisiydi.
Bu kez MHP’den istifa edip Aydınlık Türkiye Partisi’ni kurdu, 3 Kasım 2002 seçimlerine DYP ile birleşerek girdi. DYP barajı aşamadı, Türkeş genel başkanlığı bıraktı. Bir yenilgi daha... ATP, 2010’da MHP ile birleşip tarihten silindi.
Tuğrul Türkeş, sonunda MHP’ye geri döndü; TBMM 23., 24. ve 25. dönemlerinde MHP Ankara milletvekili seçildi. Şimdi yeniden yol ayrımında. Genel Başkan Bahçeli’nin iki gün önce “Bizim partililerimiz değil, dava arkadaşlarımız var. Dava ne alınır ne satılır” demesine rağmen, Davutoğlu’nun seçim hükümetinde bakanlık teklifini kabul etti.
MHP ayağa kalktı
MHP ayağa kalktı, “Ya istifa etsin ya ihraç edeceğiz” sesleri yükseldi. Böylece -en azından şimdilik- MHP’nin kapıları Türkeş’e kapandı.
Aslına bakarsanız MHP-Türkeş arasında 7 Haziran’dan bu yana gizli bir gerilim var. Seçimlerin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Deniz Baykal’la görüşmüştü. MHP’li bir vekilin de benzer bir görüşme yaptığına dair söylentiler çıkmış, bu vekilin Tuğrul Türkeş olduğu iddia edilmişti. MHP MYK üyesi Erkan Haberal, Ahmet Hakan’a verdiği söyleşide, “Mümkün değil” demişti. “Tuğrul Bey yılların siyasetçisi, Genel Başkan Yardımcısı... Genel Başkan’a rağmen böyle bir şey yapar mı?” Tuğrul Bey, “Genel Başkan’a rağmen” bakanlığı kabul etti. 9 Mart’ta Ankara’da yapılan bir toplantıda “Artık iktidara gelemezler, onların süresi bitti” dediği AK Parti’yi seçime kadar iktidarda tutacak hükümetin bakanı oldu.
HDP ile bir arada
Altan Tan’ın Kobani olaylarında kendi partisinin tavrını eleştirirken milliyetçilerin sokağa çıkmasına engel olduğu için Bahçeli’yi övdüğü sırada, “PKK’nin siyasi kanadına HDP denir. Bununla MHP’yi ya da ülkücü camiayı karşılaştırmanın kabul edilecek tarafı yoktur” sözleriyle kızgınlığını dile getirmişti. Meğer teklif edilen bu makam onun için o kadar değerliymiş ki, kısa süre önce övgülerini dahi kabul edilemez bulduğu HDP ile bir arada çalışmayı kabul etti.
Yıllar önce Muhsin Yazıcıoğlu MHP’den ayrılırken Alparslan Türkeş onu “Dalından kopan yaprağın akıbetini rüzgâr tayin eder” sözleriyle uğurlamıştı. Bakalım Tuğrul Türkeş’in akıbetini Türkiye’nin siyasi rüzgârı nasıl tayin edecek? Siyasi kariyeri yenilgilere meyyal olan Tuğrul Türkeş’in bu kararı ona ne getirecek?
