Türkiye'de asgari ücretin ortalama ücret olduğu ve çalışan yaklaşık 19 milyon 500 bin kişinin yüzde 50’sinin asgari ücrete tabi olduğu biliniyor. Çalışanların yarısını etkileyen asgari ücret, beşer temsilciyle işçi, işveren ve hükümetin katılımıyla oluşan 15 kişilik Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından kararlaştırılmakta idi. Ancak, 2026 yılında uygulanacak asgari ücretin belirlenmesinde Asgari Ücret Tespit Komisyonuna işçi kesimi katılmadı.
İşçi kesiminin toplantıya gitmemesi aslında iyi bir protestoydu. En azından iktidarı tedirgin etti. Bakan TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ’i ziyaret ettiği halde DİSK’e gitmedi. Bu ziyaretlerle aslında işçi kesimiyle diyaloga girildi görüntüsü yaratılmaya çalışıldı. Ancak, sonuç değişmeyerek yine Hükümetin dediği oldu. Dolayısıyla, işveren ve Hükümet temsilcilerinin katıldığı 3. Toplantıda 2026 yılı için brüt asgari ücret 33 bin 30 TL, net asgari ücret 28 bin 75 TL olarak belirlendi. Net asgari ücret, ilk defa TÜRK-İŞ tarafından açıklanan 29 bin 828 TL açlık sınırının altında kaldı.
Asgari ücretin belirlenmesinde, ücretlerde yapılan artışların enflasyonu artırdığı yönündeki iktidar söyleminin etkili olduğu görüldü. Enflasyonu düşürücü bir ekonomik program uyguladığını belirten iktidarın bu söylemi, bilimsel bir araştırmaya dayanmamaktadır. Hatta bu söylemin aksine, T.C. Merkez Bankası açıklamaları dahil, birçok akademisyen tarafından yapılan araştırmalar sonucunda varılan ortak sonucun, Ülkemizde ücret artışlarının enflasyona etkisinin 10 puanlık bir artışta, 1 puan olduğu yönündedir. Ülkemizde asgari ücret yılda bir kere belirlendiği halde, artan enflasyonun nedeni talep kaynaklı olmayıp, uygulanan esnek fiyat politikasıdır. Yani fiyatların sürekli artırılmasıdır.
İktidar kendi söyleminin arkasında durarak yine asgari ücreti yüzde 27 gibi çok düşük oranda artırdı.
Asgari ücretin belirlenmesinde objektif kriterlerin belirlenmesi ve bu kriterlerin ülke gerçeklerine uygun olması gerekmektedir.Asgari ücret belirlenirken, ülkemizde asgari geçim koşullarını gösteren açlık ve yoksulluk sınırına ilişkin miktarların dikkate alınması da önemlidir. Gelinen noktada ücretlinin, emekçinin yine hiç düşünülmediği, açlık ve sefalete mahkum edildiği görülmektedir.
2020 yılından itibaren asgari ücret artış oranlarına bakıldığında, bu oranların her yıl daha da düştüğü ve insanların alım gücünün büyük ölçüde azaldığı, bu yönüyle 2026 yılının ücretli ve emekliler için geçim zorluğunu daha fazla yaşayacakları bir yıl olacağı görünmektedir.

2026 yılında gerek asgari ücretin artması gerekse 7566 sayılı Kanunla sigortalı ve işverenler açısından hizmet borçlanma, ihya ve prim oranlarının artırılması sonucu 2026 yılı sigortalı ve işverenler açısından prim yüklerinin oldukça artacağı bir yıl olacaktır. Bunun sonucunda, borçlanma ve prim ihyalarıyla emekli olmayı bekleyenlerin büyük hayal kırıklığı yaşamaları, kayıt dışına kaçış, istihdamda daralma ve işsizliğin artması beklenen sonuçlar olacaktır.
Yine, 2025 yılına ilişkin enflasyon oranının yüzde 32 olacağı tahmininden hareketle, SSK ve Bağ-Kur emekli aylıklarının, 2026/Ocak döneminde yüzde 13,14, emekli ve çalışan memurların ise yüzde 19,60 oranında artacağı, 2025/Temmuz ödeme döneminden itibaren emeklilere ödenen en düşük emekli aylığı olan 16,881 TL’nin yüzde 13,14 oranında artırılarak 19.099,16 TL olacağı beklenilmektedir.
EN DÜŞÜK EMEKLİ AYLIKLARI İLE ASGARİ ÜCRETİN KARŞILAŞTIRMASI
Emeklilere ödenen en düşük emekli aylıkları 2008/Ekim öncesi emekli olanlar ile 2008/Ekim sonrası emekli olanlar açısından farklılık göstermektedir.
2008/Ekim öncesi bağlanan en düşük SSK emekli aylıklarının bu tarihten sonra belirlenen net asgari ücret tutarları ile karşılaştırılmasında; emekli aylıklarının 1990’lı yıllardan beri net asgari ücretten fazla olduğu, ancak bu durumun 2016 yılından itibaren değişmeye başladığı ve 2019 yılından itibaren bu durumun asgari ücret lehine artar şekilde devam ettiği ve gelinen noktada 2008/Ekim öncesi bağlanan en düşük SSK aylığı ile net asgari ücret arasındaki farkın yüzde 50 civarında olduğu görülmektedir.
2008/EKİM ÖNCESİ BAĞLANAN EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞI İLE NET ASGARİ ÜCRETİN KARŞILAŞTIRILMASI

5510 sayılı Kanuna eklenen ek 19. Madde ile 2019/Şubat dönemi itibariyle emekli aylıklarında alt sınır aylığı belirlenmiştir. Ek 19. Madde kapsamında ödenen en düşük emekli aylıklarının net asgari ücret ile karşılaştırılmasında ise, en düşük emekli aylıkları ile asgari ücretin net tutarı arasındaki farkların genelde yüzde 50’nin üzerinde olduğu görülmektedir.
5510/EK 19. MADDE KAPSAMINDA ÖDENEN EN DÜŞÜK EMEKLİ AYLIKLARI İLE ASGARİ ÜCRETİN KARŞILAŞTIRILMASI

Gerek 2008/Ekim öncesi gerekse sonrası bağlanan en düşük emekli aylıkları ile asgari ücretin net tutarı arasındaki farkın yaklaşık yüzde 50 civarında olduğu görülmektedir. En düşük emekli aylıkları ile asgari ücret arasında miktar yönünden makasın sürekli açılması, çalışma hayatının emeklilik hayatına göre daha avantajlı hale geleceğini ve emeklilerin aynı zamanda çalışma hayatında olmaya devam edeceklerini göstermektedir.