Psikolog ve akademisyen Aslı Aydemir’e yapılan eziyeti geçen hafta yazdım. Köşenin başlığı “166 günlük eziyet” idi. Davasında tutuklu kalmayan Leman dergisinin binasının önünde yaşananlardan dolayı hapisteydi Aydemir.
Dosyaya atanan yeni savcının yazdığı üçüncü iddianameyi ilk bu köşede okudunuz. Aslı Aydemir “görevi yaptırmamak için direnme” ile suçlanıyordu.
Şimdi...
Gördüm ki iddianameyi kabul eden mahkeme bu eziyeti uzatmak istiyor. Öyle ya, ilk duruşma tarihi olarak 12 Şubat 2026 verilmiş. Yani yok yere hapiste tutulan bir akademisyen tutuklandıktan ancak 224 gün sonra ilk savunmasını yapabilecek. O gün tahliye edilecek mi, o da muamma.
Benim anlamadığım ise şu:
Aslı Aydemir hangi suçtan tutuklandı? Kasten yaralama.
Aslı Aydemir hakkındaki yargılama hangi suçlamayla yapılacak? Görevi yaptırmamak için direnme.
Hal böyleyken iddianameyi kabul eden ve yargılamayı yapacak olan mahkeme nasıl oluyor da “tutukluluk halinin devamına” kararı verebilir? Aydemir, o mahkemenin kabul ettiği “görevi yaptırmamak için direnme” suçundan tutuklu değil ki.
Keza, Aydemir’in tutuklu olduğu ama davaya dönüşmeyen “kasten yaralama suçunda” soruşturma aşamasındaki azami tutukluluk süresi olan 6 ay, 4 Ocak 2026’da doluyor. Yani, hukukun kırıntısı var ise Aslı Aydemir bu suçtan tahliye edilmeli.
Peki...
Bakın, polisin elini nasıl yaraladığı bile belli olmayıp hapiste tutulan Aydemir ile aynı ülkede bir başka kişi çocuk ölümüne neden olup nasıl özgür kalabiliyor? Evet, Işıl Öykü Dinç’in davasından bahsediyorum...
POLİSLER DİNLENECEK
14 yaşındayken hayatını kaybeden Işıl Öykü Dinç’in öyküsünü biliyorsunuz. Bu köşede, araç çarpması sonucu ölüme dair açılan dosyadaki adaletsizlikleri yazdım: İnanılmaz hızda bitirilen soruşturma, savcıların sürekli değişimi, çalışmayan kameralar, devreye “avukat” olarak giren AKP’li yönetici ve daha fazlası...
Neyse ki HSK, sanık Ömer Faruk Ballı’yı dört gün içinde tahliye eden hâkim hakkında yazımdan sonra inceleme başlattı. HSK müfettişi Dinç ailesini de dinledi, şikâyetlerini tutanağa geçirdi.
İşte bir çocuğun ölüm davasında bile yaşanmasına izin verilen adaletsizlikte dün ikinci duruşma gerçekleşti. İstanbul Anadolu 56. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada ne mi oldu, üç maddede özetleyeyim:
1- Üç tanık dinlendi. Tanıklardan biri, Işıl Öykü’yü öldüren aracın iddia edilenden daha hızlı seyir aldığını ileri sürdü. Hatta “120-130 km hızı olduğuna eminim” dedi.
2- Mahkeme olaya müdahale eden polislerin tanık olarak dinlenmesine karar verdi.
3- Sanık Ömer Faruk Ballı’nın tutuksuz yargılandığı davanın yeni duruşması 17 Nisan’da görülecek.