Öncelikle hiçbir hava sahası aşılmaz değil, bunu Yemen ve İran füzelerine hedef olan Tel Aviv’de gördük. Oysa İsrail, dünyanın en iyi hava savunma sistemine, “demir kubbe”ye sahip ve yüzölçümü bizim Konya’nın yarısı kadar! O yüzden “Nerede bu bizim çelik kubbe?” denmemeli 784 bin kilometrekarelik bir ülkede. Evet, Türkiye gecikti hava savunma sistemini kurmakta ama yola çıkıldı. Kaldı ki hava savunma sistemlerinde savaş ve barış dönemlerinde farklı uygulamalar vardır. Filtremeler ve alarmlar dönemsellik içerir, Hava Kuvvetleri başta olmak üzere TSK’yi eleştirmekten çok desteklemeliyiz. Bunu erken emekli edilen bir hava general söyledi, adının açıklanmaması ricasıyla.
Elbette sabit radarlarımızı atlatıp hava sahamıza girerek Gümüşhane, Kastamonu, Balıkesir, Bursa’ya kadar gelen “kimliği belirsiz” İHA’larla Ankara yakınlarında F-16’larımızca vurulan SİHA’nın yarattığı açığı önemsemeyeceğimiz anlamı çıkmasın bu yorumdan. Acaba birileri nabız mı yokluyor, yoksa gerçekten “başıboş” hava araçları Türkiye’yi mi sevdi (!) diye araştırılırken hava ve diğer savunma unsurlarımızın modernizasyonu öncelikli konumuz olmalı. İktidarıyla, muhalefetiyle ulusal güvenlik konusunu siyaset üstü düşünülmeli. “Baykar atılım yaptı, TUSAŞ ve ASELSAN ve diğer üreticiler de desteklenmeli” diyen yok TBMM sıralarında. Ayrıca Baykar’ın yakaladığı ivmenin altında TUSAŞ ve ASELSAN’ın motor teknolojisi var, keşke ikinci plana düşmeseler. Örneğin TUSAŞ’ın ANKA’sı özellikle uluslararası alanda Baykar Bayraktar kadar tanıtılsa Türkiye farklı bir noktada olurdu!
Ulusal güvenlik demişken Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum ve İsrail’in Doğu Akdeniz’de Rodos-Kıbrıs-Aşdod hattında görev yapacak 2 bin 500 kişilik ortak “acil müdahale gücü” oluşturması, jeopolitik açıdan sıkıntılı. Hele Netanyahu’nun tehditleri de düşünülürse! Yine Montrö sayesinde uzak durduğumuz RusyaUkrayna savaşı ve her an patlama potansiyeline sahip Suriye cephesi de eklenirse ülke bir anda ateş topunun içinde kalabilir.
Ve ne yazık ki bu konular topçu, popçu ve sonradan görme sözüm ona jet sosyetenin çarşı pazara düşen özel hayatları kadar ilgi görmüyor. Kimse kusura bakmasın, bir grup TV yöneticisiyle, sunucu hanımefendinin madde merakı ve WhatsApp mesajlaşmaları ulusal güvenliğin önünde değildir.
BÜTÇEYE BAKTINIZ MI?
Gerçi, sadece ulusal güvenlik değil, geçenlerde muhalefetin ret oyuna karşın kabul edilen bütçeyle enflasyonu da kimse konuşmuyor. 15 trilyon 631 milyar TL vergi toplanması öngörüldü 2026 için. Ağır vergi yükünün dağılımıysa adaletsizliğin resmi gibi. Örneğin 8.5 trilyon TL sadece iki dolaylı vergi ÖTV ve KDV’den geliyor, 3.5 trilyon TL Gelir Vergisi, 1.7 trilyon ise Kurumlar Vergisi. OECD ortalamasının iki misli vergi ödüyoruz. Mehmet Şimşek demiş ki bu bütçeyle: “Ben zenginden alamıyorum, fakirin tepesine bineyim.” Tabloya “adaletli” diyenleri başta Şimşek olmak üzere vicdanlarıyla baş başa bırakıyorum! Ülkede konuşulmayan başka bir konu da asgari ücret görüşmeleriyle memur ve emekli için düşünülen “adaletsiz” maaş artışı. Köprülere, şuna buna yüzde 25 zam gelmişken özellikle SGK emeklisine yüzde 12, memur emeklisine de yüzde 18 zam vermek vicdansızlığın da ötesi bir durum! Çünkü gerçekleşen enflasyonla açıklanan enflasyon arasındaki fark tam yarı yarıya! Hele fiyat artışını barınma ve gıda üzerinden yorumlarsanız yüzde 63! Ama dedik ya ülkenin bahis, kokain, özel hayata ilişkin WhatsApp mesajlaşmaları gibi çok daha önemli (!) sorunları var, kimse bütçeyi, enflasyonu ve 2.7 trilyonluk açık beklentisini konuşmuyor!
İMRALI AKTÖRÜ VE SURİYE!
Terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda çalışmalarını tamamlayan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun raporu yazıladursun, Suriye’deki SDG krizi sürüyor. MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın ani Şam ziyareti de bu bağlamda değerlendirilmeli. Kamuoyuna “PKK silah bıraktı” diye PR çalışması yapılsa da Suriye’nin kuzeyinde eli silahlı on binlerce terörist kalıntısından oluşan başına buyruk bir yapı var. El sıkışılan “İmralı aktörü” terörist başı Öcalan’ın karşılığı ise yok o topraklarda, SDG, ABD ve İsrail’in sözü geçiyor! O yüzden süreç yavaş ilerliyor diyenler, önce Suriye bataklığını kurutmalı. Önceki gün Halep’te PKKYPG’nin Suriye ordusu ile çatıştığını da düşünürsek bu iş o kadar kolay değil.
Dipnot: Türkiye’de madde bağımlılarının sayısı 10 milyonu aşmış. Kullanım yaşı bazı raporlarda 12’lere inmiş. Şöhretleri gözaltına alıp şov yapanlar, bu kirli ticarete engel olsa, örneğin uyuşturucu kartelinin başındaki “baron”lara uzansa operasyon daha iyi olacak! Hazır CHP lideri Özgür Özel, “Nerede bu baronlar” demişken!