Günlerdir sosyal medyada ve geleneksel medyada birtakım tanınmış kişilerin yazışmaları ve görüntüleri paylaşılıyor, hatta “gazeteci” denen bazı kişiler, bunları köşelerine taşıyor. Adlarını ilk kez duyduğum isimlerin hayatı, tüm ayrıntısıyla toplumun önüne seriliyor.
İşin en vahim yanı, bunlar gizli bir soruşturmada suç şüphesiyle ilgili olmayan kişisel yazışmalar ve görüntüler! Ama gel gör ki kim kime WhatsApp üzerinden ne yazmış, evlerinde neler yapmışlar herkes okuyor ve izliyor, torbacıların ifadeleri gazetelerde çarşaf çarşaf yer alıyor.
İnsanlar yetişkin oldukları sürece yatak odalarında ne yaptıkları kendilerini ve ailelerini ilgilendirir. Yasal olmayan birtakım davranışlar ve iddialar ise savcılığın inceleyeceği bir konudur.
Yalnızca tanınmış oldukları için bazı yetişkin kişilerin yatak odası ayrıntılarının yayımlanmasında herhangi bir kamu yararı yoktur! Aksine o yayınlar, bu olayların tümüyle magazinleştirilip tiksinti verici bir iştahla üzerine atlanmasına yol açıyor.
O zaman sormamız gerekiyor: Birçok kişinin zaten bildiği bu kokuşmuş düzene ilişkin soruşturma neden şimdi başlatıldı? Savcılığın elindeki söz konusu yazışma ve görüntüler nasıl ortalığa saçılıyor? Bunları kimler kimlere sızdırıyor?
TOPLUMSAL MANİPÜLASYON YÖNTEMİ
Toplumun asıl bilmesi gereken uyuşturucu ve fuhuş sarmalına batan grubun içinde iddia edildiği gibi yargı ve iktidar mekanizmasında yer alan etkili kişilerin de bulunup bulunmadığıdır. Varsa kuşkusuz bunların açığa çıkarılıp kamuoyuna bilgi verilmesi gerekir.
Ya da yaşananlar iktidar içinde süren bir çekişmenin medya ayağı ile ilgiliyse bu yönü de ortaya çıkarılmalıdır. Soruşturmanın zamanlamasının özellikle iktidar içindeki çatışma ile ilgili olduğu, çünkü gözaltına alınan isimlerin bir gruba yakın olduğu da dile getiriliyor.
Bana göre ise uyuşturucu operasyonların zamanlamasının başka bir hedefi daha var: Hem İBB davalarının ve İmamoğlu’nun gündemden düşmesi hem de Öcalan açılımına olan tepkiyi dizginlemek için toplum çeşitli şekillerde paralize ediliyor yani ŞOK DOKTRİNİ yöntemi uygulanıyor. Medyanın kucağına nur topu gibi ilgi çekici bir olay bırakılıp onunla meşgul olmaları sağlanırken halk da ardı ardına gelen şoklarla adeta hissizleşiyor.
BARONLARI ADALETE TESLİM EDİN!
Habertürk odaklı olarak yürütülen soruşturmanın, toplumsal çürümenin hangi boyutlara vardığını görmek açısından sarsıcı olduğu kesin. Fakat bu noktada bu çürümeyi bizzat iktidarın kendisinin yarattığını da belirtmemiz gerek.
Uyuşturucu baronları ülkede adeta cirit atıyorsa, tüm sokak başlarını uyuşturucu çeteleri tutmuşsa, Türkiye giderek uluslararası uyuşturucu trafiğinde bir merkez haline getirilmişse ve metamfetamin kaçakçılığında hedef ve transit ülke olmuşsa, uyuşturucu madde kullanma yaşı 12’ye kadar inmişse, uyuşturucu bulmak inanılmayacak kadar kolaylaşmışsa, bunların en baştaki sorumlusu 23 yıldır Türkiye’yi yöneten iktidardır!
Çünkü yapılan operasyonların çoğu, asıl kaynağa yani uyuşturucu ticaretini yöneten kartellere değil, son kullanıcılara dönüktür. O büyük ağ çökertilmeden birkaç ünlüyü gözaltına almakla bu devasa sorunla baş etmek olanaksızdır.
Yıllardır, “Yurtdışında faaliyet yürüten suç örgütlerinin liderleri ve üyeleri Türkiye’de lüks ev aldı” ya da “Türk vatandaşlığı satın aldı” haberlerini okuyoruz.
Uyuşturucu ticareti yapanlar, iktidar odağından yakınlarını devreye sokup ellerini kollarını sallayarak geziyorsa, Güney Amerika’dan aldıkları uyuşturucu maddeleri satmak üzere ülkemizin limanlarına getiriyorsa ve siz onları bulup adaletin önüne çıkarmıyorsanız, uyuşturucu ticareti ile mücadele ettiğinize kimseyi inandıramazsınız.