Ejderha ile kartal
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Ejderha ile kartal

06.04.2016 09:05
Güncellenme:
Takip Et:

Dünyanın gözü Suriye’deki gelişmelere odaklanmışken Güneydoğu Asya’daki bölgesel etkinlik mücadelesi tüm hızıyla sürüyor.

ABD, Çin, Hindistan, Japonya, Rusya ve Malakka Boğazı etrafında konumlanmış birçok “Asya kaplanını” bünyesinde barındıran bölge, bugün itibarıyla sistemsel hegemonyasını korumak ve güçlendirmek isteyen ABD (Kartal) ile bu hegemonyayı kırmak isteyen Çin (Ejderha) arasındaki mücadeleye sahne olmaktadır.
Bu mücadelenin en açık yansımaları ise bölgesel ekonomik entegrasyon girişimleri ve donanma stratejileri üzerinden ifadesini bulmaktadır.
ABD, Çin’in “ekonomi ve ticaret” merkezli yükselişini kırabilmek ve bu ülkeyi çevreleyen ülkeler üzerindeki etkisini artırabilmek için Trans- Pasifik Ortaklık Antlaşması (TPOA) adlı bir bölgesel ekonomik entegrasyon girişimini ortaya koymuştur.
An itibarıyla ABD ile birlikte 12 üyesi bulunan ve neredeyse tüm üyeleri Çin’i çevreleyen ve hatta Çin’den tehdit algılayan ülkelerden oluşan TPOA, üye ülkeler arasında ortak gümrük tarifeleri ve kotalar uygulanmasını, vergi kolaylıkları sağlanmasını ve özellikle işçi hakları konusunda ortak bir standardın tutturulmasını hedeflemektedir.

TPOA standartları
İşçi hakları konusunun özellikle işlenmesinin nedeni, Çin’in “ucuz işgücü” odaklı ekonomik büyümesine zarar verebilmek ve onu da bu konuda TPOA’nın belirleyeceği standardı içselleştirmeye zorlamaktır.
ABD Kongresi’nde nisan ayında onaylanması beklenen TPOA ile birlikte Asya- Pasifik’te, ABD merkezli, Malezya, Endonezya ve Filipinler gibi Asya kaplanlarını da bünyesinde barındıran ve Japonya’nın da önemli bir rol oynayacağı bir bölgeselleşme hamlesinde bulunulmuş olacaktır.
TPOA girişimi, aslında, Çin’in ortaya attığı ve kendi bölgesel ekonomik-ticari etkinliğini Batı Asya/ Avrasya’dan Avrupa’ya kadar ulaştırmayı hedeflediği “One Belt, One Road (Tek Kuşak, Tek Yol)” projesini dengelemek amacıyla ortaya konulan bir inisiyatiftir.
Çin’den Avrupa’ya ulaşan tarihi “İpek Yolu” üzerinde ticari canlılığı arttırmayı ve özellikle Çin ürünlerini yeni inşa edilecek ulaştırma koridorları üzerinden Avrasya geneline ve Avrupa’ya ulaştırmayı hedefleyen girişim, bu hat üzerinde gerçekleştirilecek enerji projeleriyle Çin’in artan enerji ihtiyacını güvenli bir şekilde karşılamayı amaçlamaktadır.
Çin, bu amaçla 40 milyar dolarlık bir sermaye ile Asya Altyapı Kalkınma Bankası’nı kurmuş ve projeye entegre etmiştir. Bu projenin işleyişini yakından takip etmek isteyen İngiltere, Almanya ve Fransa gibi Batılı ülkeler de bankanın kurucu üyesi olmayı tercih etmiştir.
Böylece Çin’in proje özelinde atacağı adımları yakından takip etmeyi amaçlamaktadırlar. Projenin başarısı ABD tarafından da yakından izlenmektedir.

Donanma stratejileri
Ejderha ile kartalın mücadelesi donanma stratejilerine de yansımaktadır.
Çin’in, Güney Çin Denizi’ndeki geniş bir alan üzerinde tarihsel anlamda var olduğunu belirttiği “dokuz çizgili harita”ya referansla egemenlik vurgusu yapması ve donanma gücünü de bu stratejiye uygun olarak arttırması, ABD’yi harekete geçirmiştir.
Washington, bölgedeki askeri etkinliğini arttırabilmek için Japonya ve Avustralya ile olan “geleneksel” işbirliğine Hindistan’ı da entegre etme yönünde çalışmalara başlamıştır.
Hatta ABD ile Hindistan donanmaları bölgede ortak tatbikatlar da düzenlemiştir.

Resmi olmayan ittifak
Hindistan’ın Çin’den tehdit algılaması ve onu kendisine rakip olarak görmesi de Washington’un işini kolaylaştırmaktadır.
Bu bağlamda, ABD, Japonya, Avustralya ve Hindistan arasında “resmi olmayan” bir donanma ittifakının kurulacağı belirtilmektedir. Bu ittifakın doğrudan Pekin’i hedef aldığı ve zaman içerisinde üye sayısının artabileceği de söylenebilir.
Zira Çin’in, Güney Çin Denizi’ndeki emperyal emelleri başta Vietnam, Malezya, Endonezya, Filipinler ve Tayvan gibi aktörleri de ciddi anlamda rahatsız etmektedir. Görüldüğü üzere, Güneydoğu Asya’daki mücadele derinleşmiş durumdadır.
Süreç daha çok ABD ile Çin arasındaki rekabet ekseninde işliyor gibi görünmesine karşın, rakip projeler ve bölge ülkelerinin bu projeler ile donanma stratejileri bağlamındaki rolleri, bu rekabet çerçevesinde önemli bir farkındalık yaratacaktır.
ABD üzerinden ifadesini bulan hegemonya ile Çin’in temsil ettiği çok kutupluluk talebi arasındaki sistemsel düğüm de Güneydoğu Asya’da çözülecektir.

Yrd. Doç. Dr. GÖKTÜRK TÜYSÜZOĞLU
Giresun Üniversitesi
Uluslararası İlişkiler

 

-

 

 

Yeni vatan Türkiye mi?

 

Suriye’de 15 Mart 2011’de başlayan iç savaş altıncı yılına girdi. Bu yıkıcı savaş bütün şiddetiyle sürerken yerinden yurdundan olan milyonlarca Suriyeli de yeni coğrafyalarda tutunmaya, yeni hayatlar kurmaya çalışıyor.

Gerçekten de, 29 Nisan 2011 tarihinde Suriye’den Türkiye’ye giriş yapan 252 kişilik ilk kafileden bu yana, Irak’tan sığınanları da eklediğinizde, neredeyse 3 milyon yeni sığınmacı bugün Türkiye’de hayata tutunmaya çalışıyor.
Nitekim 29 Nisan 2016’dan itibaren 5 yıllık ikamet süresini dolduran Suriyeliler için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı talep etme ve belki seçme seçilme hakkı doğuyor.

Yabancı girişimciler
Öte taraftan, bu süreçte üzerinde pek durulmayan yeni bir gelişme yavaş yavaş görünür hale gelmeye başladı.
Gerçekten de, 2010-2015 yılları arasında kurulan 23.097 yabancı ortak sermayeli şirkete ilişkin olarak;
* 2010 yılında kurulan 2.479 şirketin 379’u İran, 293’ü Almanya, 142’si Rusya ve 136’sı Azerbaycan ortaklığıyken,
* 2011’de yabancı ortak sermayeli şirket sayısı 3.575’e yükselmiş, bu şirketlerin 665’i İran, 354’ü Almanya ve 190’ı Azerbaycan ortaklı olarak kayıtlara geçmiş.
* Yine 2012’de 3.703 yabancı ortak sermayeli şirket kurulurken; bu şirketlerin 775’i İran, 321’i Almanya, 167’si de Azerbaycan ortaklı olarak gerçekleşmiş.
Bu verilerden de anlaşılacağı üzere, 2010, 2011 ve 2012 yıllarında aslan payını alan ülkeler İran, Almanya ve Azerbaycan olmuş.

2013 sonrası tablo
Ancak, 2013 yılından itibaren resim tamamen değişiyor ve yeni bir durum ortaya çıkıyor.
* 2013 yılında kurulan yabancı ortak sermayeli şirket sayısı 3.875’e yükselirken; Suriye çok önemli bir hamleyle ilk sıraya yerleşiyor ve 2013’te kurulan söz konusu şirketlerin 489’u Suriye, 394’ü Alman, 280’i İran ortaklı olarak gerçekleşiyor.
* 2014’te bu defa Suriye ile birlikte Irak ikinci yeni aktör olarak sahne alınca, İran ve Azerbaycan listede aşağı sıralara iniyor ve yeni kurulan 4.736 yabancı ortak sermayeli şirketin 1.257’si Suriye, 302’si Almanya ve 275’i Irak ortaklı olarak gerçekleşiyor.
* Nihayet 2015 yılına geldiğimizde, yeni kurulan yabancı ortak sermayeli şirket sayısı 4.729 olurken; söz konusu şirketlerin 1.599’u Suriye, 330’u Alman, 304’ü Irak ortaklı olarak gerçekleşiyor.
Nitekim 2016’nın ilk iki ayında da durum değişmiyor ve kurulan 916 şirketin 415’i Suriye, 65’i Irak ve 64’ü Alman ortaklı olarak kayıtlara geçiyor.
Diğer taraftan, 2013’ten itibaren oluşan bu yeni tabloda dikkat çeken bir diğer husus ise, 2010-2012 yılları arasında söz konusu yabancı ortaklı şirketlerin ağırlıklı faaliyet gösterdiği iş kolları sırasıyla ticaret, imalat ve inşaatken; 2013’ten itibaren sıralamanın ticaret, motorlu taşıtların ve motosikletlerin onarımı, imalat ve inşaat olarak değişmesidir.
Dolayısıyla, iş kolu sıralamasındaki bu değişimi, işvereni ve işçisi Suriyeli ve Iraklı göçmenler olan emek yoğun işletmeler şeklinde okumak yanlış bir çıkarsama olmayacaktır.
Sonuç olarak, bu yeni durum, yaşadığı şiddet ortamından kaçan ve Türkiye’ye sığınan başta Suriyeli ve Iraklı yeni misafirlerimizin, artık Türkiye’yi geçici değil kalıcı vatan bellediklerini gösteren önemli bir gösterge olarak değerlendirilmelidir.  

Dr. MİTHAT BÜLENT ÖZMEN
Okan Üniversitesi
Bankacılık ve Finans

Yazarın Son Yazıları

Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025