Bir filmin düşündürdükleri... - Dr. Adnan Tetikol
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Bir filmin düşündürdükleri... - Dr. Adnan Tetikol

07.04.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ile başlayan protesto gösterilerinde tutuklanan yüzlerce üniversite öğrencisinin bayramı cezaevinde geçirmesi, ekonomik sorunlardan dolayı zaten tatsız geçecek bayramı iyice tatsız ve durgun bir hale getirdi. Günlük yaşama dönmeyi, hiçbir şey olmamış gibi davranmayı vicdanlar reddetti. Bu koşullarda en son 2010 referandumunun yapıldığı dönemde bir üniversite öğrencisi olarak izlediğim “No!” adlı filmi tekrar izleme olanağı buldum. Vicdan, mücadele etmek dışında bir anlatısı olan filmi izlemeyi de reddetti.

PINOCHET VE ŞİLİ REFERANDUMU

Sosyalist Devlet Başkanı Allende’nin 1973 yılında kanlı bir darbeyle indirildiği Şili’de uluslararası baskılar sonucu darbeci diktatör Pinochet, görev süresini 8 yıl daha uzatmak için referandum yapmak zorunda kalır. Açıkçası Pinochet için bu sorun değildir çünkü ülkeyi yönettiği 15 yılda muhalefet deyim yerindeyse dümdüz edilmiştir. Zaten Pinochet karşıtları dahil kimse referandumdan “si”(evet) dışında bir sonuç çıkmayacağı ve aksi durumda Pinochet’in seçim sonuçlarını tanımayacağı konusunda hemfikirdir. Oscar adayı filmde, kampanyayı yöneten reklamcı René Saavedra ilk olarak kampanyanın paydaşlarını referandumda “no”(hayır) sonucunun çıkabileceğine ikna ederek başlamak zorunda kalıyor.

Filmde hikâyesi tükenen, yeni bir şey söyleyemeyen bir diktatöre karşı yaratıcı bir referandum kampanyasının bile neleri başarabileceği gözler önüne seriliyor. Kampanya boyunca Hayırcılar, baskı altına alınıyor, sansüre uğruyor. Devletin tüm olanakları evet için seferber ediliyor. Buna rağmen evetçiler, tüm sanatçılar hayırı desteklediği için kampanyalarına katkı sunacak sanatçı dahi bulamıyor. Seçim gecesi ise elektrikler kesiliyor, resmi kurumlar evetin önde olduğunu ilan ediyor ama kaçınılmaz son geliyor, hayırcılar yüzde 55 ile seçimi kazanmıştır. Üstelik seçim sonucunu ilk kabul eden Pinochet’in en yakınlarından biri olan kara kuvvetleri komutanı oluyor ve bu kabul edişten sonra iktidar başka bir adım atamıyor. Sonraki yıl yapılan devlet başkanlığı seçimini de yüzde 56 ile muhalefetin adayı Patricio Aylwin kazanacak ve böylece cunta rejimi yenilgiye uğratılacaktır.

ZİHİNSEL YENİLGİ

“No!” filmini izlerken dikkatimi çeken bazı noktalar oldu. Öncelikle baba diktatörler dahi bir meşruiyet zeminine ihtiyaç duymaktadır. İç ve dış iş ortaklarına sunulan bir güvencedir meşruiyet. Özellikle dış iş ortakları meşru olmayanın nasıl bir kaygan zeminde durduğunu bir dünya tecrübe ile çok iyi bilmektedir. Hareketliliği önünde çok az engel kalan sermaye kendisini güvensiz hissettiği ülkelere yönelmemekte, buralardaki sermaye de ilk fırsatta kendisini daha fazla güvende hissettiği ülkelere kaçmaktadır. Bu yüzden ortada petrol ve doğalgaz gibi bir doğal kaynağa bağlı zenginlik olmadığı sürece baskıcı rejimler seçimlere ihtiyaç duyar. Güven tazelemek ister. Buna direnen baskıcı rejimler, halkı yoksullaştırarak ve işsizleştirerek rejimlerin mezar kazıcısını da yaratırlar, böylece muhalefete hayat öpücüğü vermiş olur.

İkinci olarak diktatörler; halk hareketinden korkar, örgütlü tepkiler onlar için kâbustur. Bunun için geniş halk kitlelerini karamsarlığa sürükleyecek adımlar atarlar. Esir Şehrin İnsanları romanında Kemal Tahir, Nedime Hanım’ın ağzından, düşmanın ilk zafer kazandığı yerin zihinler olduğunu söylemiştir. “Ne yaparsak yapalım, gitmez” düşüncesi işte bu zihinsel yenilginin ürünüdür.

Diktatörler ile geniş halk kitleleri karşı karşıya geldiğinde kitlelerin üzerindeki umutsuzluk dağılır ve psikolojik üstünlük halk hareketine geçer. Saman alevi gibi halk hareketleri parlar. Buradaki tek risk; halk hareketi hızlı sonuç almak ister, alamadığı an motivasyonunu kaybetme eğilimi taşır. Bu parlama anlarında en önemli rol ise siyasi örgütlere düşmektedir. Siyasi partiler, halk hareketine ara zaferler kazandırma ve motivasyonu diri tutma görevi üstlenerek kesin sonuca ulaşılmasını sağlayabilir. Zaten örgüt yoksa zafer de yoktur.

SU ALAN GEMİ...

Son olarak, su alan gemi telaşlandırır. Bu gemi, insanlığa karşı işlenmiş suçlar, yolsuzluklar ile ilerleyen bir gemiyse kaptan dışında herkes gemiden doğru anda inmesi gerektiğini bir an olsun aklından çıkarmaz. Suç ortakları son ana kadar bir arada durur, bu durum muhalefetin moralini de bozar. O kadar mücadeleye rağmen karşı tarafta kayda değer bir çözülme yoktur çünkü. Kaptanın kaptanlığı da bu noktada sınanır zaten. Geminin su aldığını kaptan bilir ama tayfayı bir arada tutarak gemiyi tamir edebileceği bir limana yanaştırmaya çalışır. Tayfayı bir arada tutmak için bazen onları motive eder, bazen de elindeki suç dosyaları ile tehdit... Ama tayfa geminin ne olursa olsun batacağı anlaşıldığı an birbirilerinin üzerine basarak gemiyi terk eder. Bu, halk hareketine fırsatlar da sunar çünkü bir illüzyon sonlanırken ortaya sırlar da dökülür. Şili’de yapılan referandumda da böyle olmuştur, darbeci kara kuvvetleri komutanı panikle hayırın önde olduğunu söylemiştir bir kere, halk artık sokağın sahibidir.

Bir gün önce kimsenin olasılık vermediği çözülme, kaptanı tek bırakana kadar hızla devam eder. Kazanacağını bilen, fırsatları değerlendiren ve her şeyden önemlisi sabırlı bir halk muhalefeti artık kazanmıştır. Şili işte... Küre üzerinden dünya haritasına baksak Türkiye’ye en uzak nokta.

DR. ADNAN TETİKOL

SİYASET BİLİMCİ

Yazarın Son Yazıları

Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025