‘Devlet hukukla yaşar’ - Av. Nail Gürman
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

‘Devlet hukukla yaşar’ - Av. Nail Gürman

09.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Türk Hukuk Kurumu’nun 32 yıl başkanlığını yapan, Cumhuriyet şehidimiz Prof. Dr. Muammer Aksoy, bundan 62 yıl önce 18 şubat 1963 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan yazısında ve “Devlet Hukukla Yaşar” (Cumhuriyet Kitapları) adlı kitabında diyordu ki “..sınırsız olan bir hâkimiyet -kime ait olursa olsun ve kimin tarafından kullanılırsa kullanılsınistibdat ve tahakküme (zulme) götürür. Mutlak olan her güç, hürriyetin ve dolayısıyla insan mutluluğunun (kişi huzurunun) düşmanıdır.

(...) Yüzde 51’in istibdadına, demokrasi denilemez... Evet, gerçek demokrasi, ulusun egemenliğini bile hukuk prensipleri içinde tanır. Demokrasi ‘itidal’ ve ‘denge’ rejimidir. ‘mutlak olma’ ve ‘demokrasi’ (hukuk devleti), birbiriyle bağdaşamayan kavramlardır.

(...) Çünkü bir tek kişiye karşı haksızlık yapılabiliyorsa, herkese karşı haksızlık yapılabilecek demektir. Bu ise vatandaşta güven duygusunu yok eder ve onu huzursuzluk denizine atar. Huzursuzluk, hürriyetsizlikten bile daha azap vericidir. ‘Hukuk devletinin bütün ilkelerine tam saygı gösterilmeyen bir ülkede, insanlar vatandaşlık payesine ulaşmış sayılamazlar; onlar köle değillerse ancak teba sayılabilirler’ demekle, abartma yapmadığımıza inanıyoruz. Bugün Türkiye’mizde rejim bakımından çözülmesi gereken en önemli sorunun ‘hukuk devleti ilkelerini korumak’ olduğu kanısındayız...”

CUMHURİYET İMKÂNIYLA CUMHURİYETE KARŞI

1946’da demokrasiye geçişin ilk durağı olan genel seçimde, “açık oy, gizli tasnif(!)”usulü geçerli idi. Ancak bu kadarlık bir demokrasiyi becerebilmiştik!

TBMM’de, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazısı altında; 1950’lerde halkın oyu ile iktidar sahibi olanlar, “Siz isterseniz hilafeti de getirebilirsiniz”; 1980’lerde, “Anayasayı bir defa delmekle bir şey olmaz”; 1990’larda “Kanlı da olur kansız da” ve nihayet 2010’larda “Dindar ve kindar gençlik yetiştirin” sloganlarını, Cumhuriyet hukukunun şemsiyesi altında açıklarken, güçlerini sandıktan çıkmış olmalarına dayandırıyorlardı. Oysa, sandık bu anlayışa, hukuku ve yasaları çiğneme görev ve yetkisi vermemişti! Demokratik hak ve özgürlükler, onu yok etme özgürlüğünü hiçbir kimseye tanımaz!

Özellikle 22.04.1983’te 2820 sayılı Seçim Yasası’nda ANAP lideri Turgut Özal, ulusal egemenliğin simgesi TBMM’de ulusal iradeyi oluşturan milletvekillerinin seçimini doğrudan parti genel başkanları ve merkez organlarının yetkisine veren uygulamayı kabul edince, TBMM’nin oluşumu “tek adamın” mutlak iradesine terk edilmiştir. Bu yöntem “atayanda üstünlük, atananda itaat ve bağımlılık” duygusu ile kurulan bir “Meclis” yaratmıştır. Her ne kadar bazı muhalefet partileri uygulamanın kısmen de olsa dışında kalsalar da mutlak güç iktidarda toplanmıştır.

ULUSUN EGEMENLİĞİ ÇİĞNENDİ!

“Egemenlik ulusundur” ilkesi kasten ve hile ile çiğnenmiştir!.. Çiğnenen sadece ulusun egemenliği değildi. Cumhuriyet ve demokrasinin hukuku, hukukun üstünlüğü ve güncellersek; anayasaydı, Anayasa Mahkemesi’ydi, Yargıtay’dı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ydi ve sonuç olarak hukuk idi.

Evet; bugün de hâlâ “hukuk devleti güvencesini” demokrasimizin temeline yerleştirmek uğraşımız sürmektedir. Anayasamız var, anayasal bir devlet değiliz; demokrasimiz var, içinde halkın iradesi yok.

O kadar ki, Atatürk’ü de dahil ederek “... Saiti Nursi son iki yüzyılın gelmiş geçmiş en büyük dehasıdır” diyebilen siyasiler boy gösterebilmişti. (Cengiz ÇANDAR, 1993, Şura Salonu, Ankara) Bilimin henüz kanıtlamadığı “ırk ayrımcılığını” esas alarak siyasi gündemi değiştirebiliyorlardı.

Oysa sorun, insan haklarına saygılı, hukukun üstünlüğünü tanıyan, laik ve sosyal devlet anlayışı ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ndeki hak ve özgürlüklerin tüm vatandaşlara eşit olarak tanınması ile çözülecektir.

HALKSIZ DEMOKRASİ

Bugün, özellikle bizi tüketen, sosyolojik ayrımları temel gerekçe olarak öne çıkarıp, ana sorunları ve çözümleri gözlerden uzaklaştırarak, Cumhuriyetin hukuk devrimini görmezden gelerek, çağdaş ve uygar bir toplum yerine, sorgulamayan, eğitimsiz bir ülke yaratılmaya çalışılıyor.

Vicdanın temsilcisi, hukuktur. Hukukun temsilcisi yargıdır ve bağımsız yargı, hakkın ve hukukun temsilcisidir.

Demokrasi olmadan hukuk devleti olmuyor. Hukuk devleti olmadan ekonomik kalkınma olmuyor, özgürlük olmuyor kim olursanız olun “halkın iradesi” yönetime katılacaktır. Halksız demokrasi, haksız ve hukuksuz bir demokrasidir.

Ve demokrasi muhalefettir. Bütün rejimlerde iktidar vardır ama muhalefet yalnızca demokraside yaşar. Muhalefet yoksa demokrasi yoktur!

ANAYASAL GÖREV

Anayasamızın “kişi hürriyeti ve güvenliği” ile ilgili 19. maddesinin dördüncü fıkrasında, “suçluluğu hakkında kuvvetli belirtiler bulunan kişilerin...” yargıç kararıyla tutuklanacağı düzenlenmiştir.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun tutuklama nedenleri ile ilgili, 100/2-a fıkrası, “şüpheli/ sanığın kaçması şüphesinin bulunması halinde” tutuklanacağını öngörmüştür.

Tutuksuz görülmesi gereken davaya bakacak mahkemenin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin altıncı; anayasamızın 36. maddesinde öngörülen adil yargılanma hakkına uygun bir karar vermesi devletin temel niteliğindeki adalete inanan kamuoyunun beklentisidir.

Ayrıca; kişi ya da tüzel kişilerin taşınır taşınmaz mallarına kesinleşmiş mahkeme kararı olmaksızın -gerekirse tedbir yerine- el konması, kayyum atanması anayasamıza ve yasalarımıza aykırıdır.

Sonuç olarak ulusun ekonomik, sosyolojik ve siyasi sorunlarının çözümü, devletinin eksikliklerimi araştırma ve saptama görevi demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan siyasi partilerimizin, anayasal görev ve sorumluluğudur! Ve “çoğunluğun yanlışı, bir kişinin doğrusundan daha doğrudur.” Bilinmelidir ki “devlet hukukla yaşar.” Sesimizi duyuyor musunuz?

AV. NAİL GÜRMAN

TÜRK HUKUK KURUMU BAŞKANI

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025