CUMHURİYET henüz dört aylıkken 3 Mart 1924’te çıkartılan 430 sayılı Tevhidi Tedrisat (öğretimin birleştirilmesi) yasası ile ülkedeki tüm bilim ve eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’nda birleştirilmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu İkinci Viyana kuşatmasından (1683) sonra Avrupa devletlerine yenilip toprak kaybetmeye başlayınca, Tanzimat’tan (1839) itibaren yenileşme çabalarını başlatmış bu kapsamda Batı’dan çağdaş okulları almıştır. Ancak dinsel eğitim veren medreseler kapatılmadığından eğitimde iki başlılık oluşmuştur.
Oysa Cumhuriyetin ilanıyla birlikte yeni bir ulus devlet kurulmuştu ve bu devleti yaşatacak yeni insan tipinin yetiştirilmesi, ulusun duygu ve düşünce birliğinin sağlanması gerekiyordu.
Bu düşünce ile Manisa milletvekili Asıf Bey ve 29 arkadaşı tarafından önerilen Tevhidi Tedrisat (Öğretim Birliği) Yasası’nın gerekçesinde özetle, Öğretim Birliği’nin çağdaş bir sistem olduğu vurgulanarak; “Bir milletin bireyleri ancak bir eğitim görebilir. İki türlü eğitim iki türlü insan yetiştirir. Bu ise duygu ve düşünce birliği ile dayanışma amaçlarını tamamen yok eder” denilmektedir.
LAİK VE BİLİMSEL EĞİTİM
3 Mart 1924’te kabul edilen 430 sayılı yasa ile:
Türkiye’deki bütün bilim ve eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır. (Madde 1)
Vakıflar tarafından yönetilen bütün medreseler ve okullar Millî Eğitim Bakanlığı’na devredilmiş ve bağlanmıştır. (Madde 2)
Milli Eğitim Bakanlığı dini bilgiler konusunda yüksek uzmanlar yetiştirmek üzere üniversite bünyesinde ilahiyat fakültesi kuracaktır. Ayrıca imamlık ve hatiplik gibi dini hizmetlerin yerine getirilmesi ile ilgili memurlar yetiştirmek için ayrı okullar açacaktır. (Madde 4)
Anılan yasa, dinsel eğitimden çağdaş, laik ve bilimsel eğitime geçişte devrimsel bir adımdır ve diğer devrimleri tamamlayıcı ve ve destekleyici niteliktedir.
BUGÜNKÜ DURUM
430 sayılı yasa yürürlüktedir ve anayasanın 174. maddesi ile koruma altına alınan devrim yasalarının başında gelmektedir. Buna göre Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun anayasaya aykırılığı ileri sürülemez.
Anayasanın 42. maddesinde “Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve ve eğitim eslarına göre devletin gözetim ve denetimi altında yapılır” denmektedir.
Eğitimin devletin gözetim ve denetimi altına alınması 430 sayılı yasa ile getirilen ilkenin devamı ve anayasa hükmü düzeyine yükseltilmesidir.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasası, Türk milli eğitiminin amaçları arasında “Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı; demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen yurttaşlar yetiştirmek” amaçlarını saymaktadır. Eğitim konusundaki tüm yasal düzenlemelerde devlet kontrolünde laik, çağdaş ve bilimsel eğitim öngörülmektedir.
PROTOKOLLER YASALARA AYKIRI
Yasalar böyle iken Milli Eğitim Bakanlığı’nın anayasa, 430 sayılı yasa ve Milli Eğitim Temel Yasası ile kendisine verilen görev ve sorumluluğu kısmen de olsa vakıf adı altında örgütlenen tarikat ve cemaatlere devretmesi adı geçen yasalara açıkça aykırıdır. Vakıflarla yapılan işbirliği protokolleri idari yargıda iptal edilmelidir.
Eğitimin anayasa gereği devletin denetim ve gözetimi altında yapılmasını sağlamak amacıyla Türk Ceza Kanunun (TCK) 263. maddesi ile yasaya aykırı eğitim kurumu açmak suç sayılmıştı… Ancak anılan madde, 2013 yılında yürürlükten kaldırılarak devletin gözetim ve denetimi dışında yasaya aykırı eğitim kurumu açmak suç olmaktan çıkarılmıştır. Oluşturulan bu yasal boşluktan tarikat ve cemaatler alabildiğince yararlanmaktadır.
TCK 263’ün yürürlükten kaldırılması (ilgası) anayasanın 42. maddesine aykırıdır. Yürürlükten kaldırma yasası anayasa yargısında iptal edilmelidir.
İMAM HATİP OKULLARI
430 sayılı yasa ile aynı günde kabul edilen 429 sayılı yasa ile Şeriye ve Evkaf Vekâleti kaldırılarak Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) kurulmuştur. Tevhidi Tedrisat Yasası ile kurulması öngörülen imam hatip okullarının kuruluş amacı 429 sayılı yasa ile kurulan DİB’nin bilgili imam ve hatip gereksinimini karşılamaktır.
Yasa böyle iken imam hatip okullarına gereğinden fazla öğrenci alınması, öğrencilerin bu okullara yönlendirilmeleri, bu okulların diğer liselere seçenek haline getirilmeleri ve kimi siyasi partilerin arka bahçesi olarak görülmeleri, yürürlüğünü koruyan 430 sayılı yasadaki kuruluş amacına aykırıdır.
EĞİTİMDE KARŞIDEVRİM
Anayasa ve eğitimle ilgili yasalar eğitim ve öğretimin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultasında laik bilimsel ve çağdaş olmasını öngörmektedir. Bu yasal gerçeğe karşın iktidar en yetkili ağızdan eğitimdeki amacının hiçbir yasada yer almayan “dindar ve kindar nesiller yetiştirmek” olduğunu açıklamış, bu yönde yukarıda değinilen anayasa ve yasalara aykırı eylem ve işlemler yapmaktadır.
İktidarın bu yasa tanımayan eğitim politikasının sonucunda 100 yıl öncesine benzer ve Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun amacına aykırı olarak eğitimde iki başlılık oluşmuştur. Bu eğitimde karşıdevrimdir.
Geleceğimizi şekillendiren bu durumun düzeltilmesi için siyasal ve toplumsal muhalefet konuya yaşamsal önemine uygun olarak ağırlık vermeli, demokratik ve hukuksal önlemleri almalıdır.
DR. CİHANGİR DUMANLI
EM.TUĞGENERAL, HUKUKÇU