Ayşe Emel Mesci

Çapsızlığın egemenliği

23 Şubat 2015 Pazartesi

Hiçbir diktatörlük, hiçbir baskı rejimi toplumsal zemindeki bataklık manzarası olmadan uzun süre ayakta kalamaz

¦Baskı rejimleri genellikle mediokratik toplum yapıları oluşturur ve bu yapılar tarafından kutsanırlar. O yapılarda vasatın üzerine çıkan her çaba, ideolojik nedenler dışında, sadece varlığıyla bile bu düzene tehdit oluşturur. O zaman oluşan bataklığın çamurlu sularında yüzgeçlerini becerikli becerikli oynatıp bunu gerçekten bir hüner sanan mutant çapsızlar, mediokrasinin sınırlarına sığmayan değerleri sağından solundan didikleme, yok etme işini üstlenirler, hatta görev bilirler.

Baskı altında yaşayan toplumlar sonraki dönemlerin toplumbilimcileri açısından ilginç bir laboratuvar işlevi görürler. Araştırmacılar önlerinde yığılı resmi evrak, yazışma, çok çeşitli belge yığını içine dalarlar. Modern dönem söz konusuysa basın ve genelde iletişim araçlarına yönelik taramalar bu çalışmalara eşlik eder. Anılar, sözlü veya yazılı tanıklıklar da işin içine girince mercek altındaki toplumun ayrıntıları, kılcal damarları ortaya çıkmaya başlar.

Nazi Almanyası
Nazi Almanyası hakkında yapılmış bu tarz çalışmalarda, özellikle de belirli bir bölgeye veya kente odaklanan incelemelerde ortaya çıkan çarpıcı gerçeklerden biri, topluma bir deli gömleğini zorla giydirmeye çalışan rejimin ezici ağırlığı altında yaşayan sokaktaki insanın, bambaşka nedenlerle baskıyı yeniden üretme konusunda sergilediği kabiliyettir. Sonuçta, baskıya uyum sağlayıp mutasyon geçirmek aynaya bakmaktan vazgeçildiği sürece rahatsız edici olmayabilir. Nazi rejiminin ırkçı ve faşist ideolojisine göre şekillenen baskı, piramidin tepesinden aşağıya doğru indikçe çeşitli kanallardan yayılarak toplumsal bünyenin tamamına nüfuz eder. Kabaca bir tasnif yapacak olursak, bu kanallardan birincisi, rejimin ideolojik baskısını açıkça onaylayıp destek veren, ilk ve doğrudan zeminini oluşturan kalabalıktır. Yine de kim oldukları bilindiğinden kendini rejimin dışında hissedenlerin onlara karşı önlem almaları, kendilerini kollamaları daha kolaydır. Korkunun ve bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyetinin tetiklediği davranışlar, üç maymunu oynama hali, bilinçli belleksizlik, vb ikinci ve edilgen kanalı oluşturur. Baskının toplum bünyesinde yuvalanmasını sağlayan üçüncü kanal türünde ise rejimin ana ideolojik tercihleriyle hiç alakası olmayan insanlar yine de oluşan ortamı veri kabul eder ve ondan kendi hasımlarını zayıflatmak, ayaklarını kaydırmak, hatta yeri geldiğinde yok etmek için yararlanmaya bakarlar. Örneğin şu veya bu nedenden ötürü çekemediği komşusundan, yıllardır kin duyduğu ustabaşından, kıskandığı sanatçı meslektaşından öç alma fırsatını kollarlar. Rejimin ezici baskısı altında atmosferi ve yaşam koşulları değişen, bataklığa dönüşen dünyaya bir şekilde uyum sağlayıp çamurlu suların içinde yüzmeyi öğrenirler, giderek ustalaşırlar ve bu beceriyi gösteremeyen hemcinslerine tepeden bakmaya bile başlarlar.
Baskı ve korku zehrini toplumun kılcal damarlarına kadar taşıyan ana mecralar, rejimin bilinçli taraftarı olanlardan çok bu son iki kanaldır. Çünkü onlar muhalefet potansiyeli taşıyan toplum kesimleriyle daha doğrudan ilişki kurma, dolayısıyla baskı zihniyetine yeni topraklar fethetme olanağına sahiptirler. Baskı rejimleri genellikle mediokratik (çapsızlığın egemen olduğu) toplum yapıları oluşturur ve bu yapılar tarafından kutsanırlar. O yapılarda vasatın üzerine çıkan her çaba, ideolojik nedenler dışında, sadece varlığıyla bile bu düzene tehdit oluşturur. O zaman oluşan bataklığın çamurlu sularında yüzgeçlerini becerikli becerikli oynatıp bunu gerçekten bir hüner sanan mutant (başkalaşım geçirmiş canlı) çapsızlar, mediokrasinin sınırlarına sığmayan değerleri sağından solundan didikleme, yok etme işini üstlenirler, hatta görev bilirler.
Hiçbir diktatörlük, hiçbir baskı rejimi toplumsal zemindeki bu bataklık manzarası olmadan uzun süre ayakta kalamaz.
Sonra gün gelir, rejim yıkılır, bataklık kurutulur, bir dönemin karalanmış, çamura gömülmeye uğraşılmış değerleri tekrar eski yerlerini alırlar, sudan çıkmış balığa dönen mutantlar ise kendilerine toplumbilim laboratuvarlarında yer bulurlar.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Dünya bir sahnedir 1 Nisan 2024
On yıl sonra... 18 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları