Drogolaşma ve Don Kişotlaşma
Deniz Yıldırım
Son Köşe Yazıları

Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

04.12.2021 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Serinin son yazısını şu soruyla bitirmiştim: “İyi ama Drogoluk ile Don Kişotluk, hayali bir düşmana karşı savaşmak bakımından birbirine benzemiyor mu?” Görüntüde böyle; ama görüntüyle gerçek bir mi? Aksi olsa tarihe yön vermiş nice ilerici siyasetçi ya da düşünce insanı, mücadele gücü bakımından Don Kişot’u bayraklaştırdığı kadar Drogolaşmayı da överdi. Ancak öyle olmadı. Kendi çağında, yitip giden şövalyelik ruhuna mizah yüklü ağıt olarak doğan Don Kişotlaşma olgusu, kahramanlar çağının giderek kapanmaya başladığı günümüzde, mizahın değil, Yaşar Kemal’in “mecbur insan”ının, öncüleşmenin tarifine dönüştü. Demek ki romanları ve kahramanlara dönük algılarımızı, yazıldığı dönem kadar okunduğu dönem de belirliyor. Tüm iyi edebiyatçıların tesellisi de bu değil midir?

Kuşkusuz iki tip arasındaki farklar salt bizim yüklediğimiz anlama göre belirmiyor. Tatar Çölü literatürü (literatürü diyorum çünkü bunun içine Sirte Kıyısı’nı, Kumların Kadını’nı, Barbarları Beklerken’i de koyuyorum) bir mekânsal sabite bağlanmayı hikâyeleştiriyor. Ve Drogo’lar genelde bir hiyerarşik zincirin parçası olup o akışı yeniden üretiyor. Burada mekân çoğunlukla bir sınır bölgesi, ücra bir kıyı, sömürge ilişkisi içinde inşa edilmiş bir kale ya da karargâh oluyor. Ve ilginçtir, çoğunlukla çöl ya da step karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla Tatar Çölü edebiyatında Drogolaşma, bir mekânsal sabite bağlanmayı, o sabit içinde kendisine sunulan ve başta anlamsız gelen “dış tehdit” algısına göre savunmada yaşamayı bir süre sonra sahiplenip amaç haline getirmekle, geçici sanılan sıkışmanın kalıcılaşmasıyla özdeşleşiyor. Sahi, Tatar Çölü’nde sıkışmış gibi hissetmeyeniniz var mı?

Ve çoklukla da bu edebiyat, bir “içerisi” ve “dışarısı” yaratacak şekilde bölme işleminin, sınır çekmenin ve bu sınırın/nomosun dışında kalanları da Carl Schmitt’e yakınsayan bir “dost-düşman” ayrımına göre tanımlamanın işaretlerini barındırıyor. Ve “içerisi” çoğunlukla yerleşiklerden, “medeni”lerden oluşurken dışarısı ise “barbarlar”dan, her an saldırıya hazır göçerlerden oluşmuş gibi resmediliyor. Tablo böyle olunca Don Kişotlaşma ile aradaki fark daha açık ortaya çıkıyor. Don Kişot, sınırın diğer tarafındakilerden olmasın?

‘DÖNEN DÖNSÜN’

Milan Kundera, Roman Sanatı’nda, “Don Kişot, önünde alabildiğine açılan bir dünyaya doğru yola çıkmıştı” diyor. Bu açıdan Don Kişotlaşma, tek gerçek olarak sunulan “dünya görüşü”ne de bunun yeniden üretildiği mekânsal sınırlara da hapsolmamayı gerektiriyor. Sunulanı sorgulamadan yetinen, kendisine dayatılan algılarla belirlenen olmak istemeyenin özneleşme süreci de hep böyle bir kararla başlıyor. Özcesi, Drogolaşma, en azından bir noktaya kadar, içinde yaşadığı düzeni yeniden üreterek akışa teslim oluşu; Don Kişotlaşma ise akışa ne olursa olsun, sonuçtan bağımsız bir ilkesellik adına direnişi temsil ediyor. Yalnız da kalsa “mecbur” o. Bu nedenle Don Kişotlaşmada bir “Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan” tavrı var. Zira Don Kişotlaşma olgusu, aslında kendi yolunda olmakla, inandıkları için kendi mücadelesini, sonuçtan bağımsız olarak, vermekle inşa ediliyor.

Yine Kundera, Avrupa romanının uzun bir yolculuktan sonra giderek bir mekâna, binaya sıkışmaya başladığının da altını çiziyor ve Kafka’nın Şato’suna göndermeyle şöyle diyor: “Üç yüz yıllık bir yolculuktan sonra, köyüne kadastro memuru kılığında dönen Don Kişot’un ta kendisi değil mi bu? Bir zamanlar maceralardan macera beğenmek için yollara düşmüştü, şimdiyse şatonun alt tarafındaki bu köyde seçip beğenme hakkı yok, macera ona dayatılmış.” Tarihselleştirme adına ne hoş bir saptama. Tatar Çölü literatürünü ve Drogolaşma olgusunu da benzer zemine yerleştirdiğimizde şunu söylemek neden mümkün olmasın: Belki de günümüzde Drogo’lar, yolundan dönüp kapana kısılmayı seçen, yenilgiyi kabullenen ve bir amaca bağlanma arayışında olan Don Kişot’lardan türüyor. Ve edebiyatta kahramanlar çağı kapanır, Don Kişotlaşma olgusu Avrupa romanında geri çekilip yerini Tatar Çölü literatürüne, sabitlenmeye, “kaçış çizgisi” çekemeyenlere bırakırken (Avrupa dışında ise yeni Don Kişot’lara, İnce Memed’lere), siyasal alanda Don Kişotlaşma olgusunu temsil eden öncü kahramanlar eliyle de yirminci yüzyılda devrimler çağı açılıyor. Edebiyatla siyasetin, zamanı aynı düzlemde yaşamadığının bir kanıtı bu belki de.

Ne dersiniz, serimiz sona yaklaşırken bizim gerçeğimiz hangisi?

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’e veda

Cumhuriyet’e veda

Devamını Oku
04.06.2022
‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

Devamını Oku
21.05.2022
Geçim siyaseti, aday siyaseti

Geçim siyaseti, aday siyaseti

Devamını Oku
07.05.2022
Hak mücadelesi

Hak mücadelesi

Devamını Oku
30.04.2022
23 Nisan ve iki halkçılık

23 Nisan ve iki halkçılık

Devamını Oku
23.04.2022
Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Devamını Oku
16.04.2022
‘Sonra hayat devam etti’

‘Sonra hayat devam etti’

Devamını Oku
02.04.2022
Değer mi hiç?

Değer mi hiç?

Devamını Oku
26.03.2022
Savaş ve siyaset

Savaş ve siyaset

Devamını Oku
19.03.2022
Transit

Transit

Devamını Oku
12.03.2022
Savaş (05 Mart 2022)

Savaş

Devamını Oku
05.03.2022
Ukrayna

Ukrayna

Devamını Oku
26.02.2022
Cemre düştü

Cemre düştü

Devamını Oku
23.02.2022
İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

Devamını Oku
16.02.2022
Güneşli Pazartesiler

Güneşli Pazartesiler

Devamını Oku
12.02.2022
En uzun gece

En uzun gece

Devamını Oku
09.02.2022
Çatlak

Çatlak

Devamını Oku
05.02.2022
Rejimin yeni aşaması

Rejimin yeni aşaması

Devamını Oku
02.02.2022
Borç

Borç

Devamını Oku
29.01.2022
‘Siyasetin sonu’

‘Siyasetin sonu’

Devamını Oku
19.01.2022
Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Devamını Oku
15.01.2022
Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Devamını Oku
12.01.2022
Deli İbram Divanı

Deli İbram Divanı

Devamını Oku
08.01.2022
İki ülkeden Türkiye’ye

İki ülkeden Türkiye’ye

Devamını Oku
05.01.2022
Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Devamını Oku
29.12.2021
Kâğıt

Kâğıt

Devamını Oku
25.12.2021
Geçim ve seçim: Şili dersleri

Geçim ve seçim: Şili dersleri

Devamını Oku
22.12.2021
Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Devamını Oku
18.12.2021
Yeni model

Yeni model

Devamını Oku
15.12.2021
Joker

Joker

Devamını Oku
11.12.2021
Milli Görüş partileri

Milli Görüş partileri

Devamını Oku
08.12.2021
Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Devamını Oku
04.12.2021
Birincil ittifak

Birincil ittifak

Devamını Oku
01.12.2021
Oblomov’dan Don Kişot’a

Oblomov’dan Don Kişot’a

Devamını Oku
27.11.2021
‘Yoksulluk Kader Olamaz’

‘Yoksulluk Kader Olamaz’

Devamını Oku
24.11.2021
Labirent

Bir intiharın genel provası

Devamını Oku
20.11.2021
Akışına bırakmak

Akışına bırakmak

Devamını Oku
17.11.2021
Kalabalığa kaçış

Kalabalığa kaçış

Devamını Oku
13.11.2021
Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Devamını Oku
10.11.2021
Truman kaçışı

Truman kaçışı

Devamını Oku
30.10.2021