Normal şartlarda, 11 sporcunun rakip 11 sporcuya karşı yeşil sahada 90 dakika boyunca gösterdiği mücadeleye ‘futbol maçı’ deniyor. Ancak Süper Lig’deki karşılığı bugün ‘stres’, süresi de 180 dakika Galatasaray, kendi ‘ettiğini bulacakken’, ezeli rakiplerinin bir kez daha ‘sunduğu’ şansı, bu sefer değerlendirmekte kararlı olarak çıkıyor sahaya. Oyuna öyle bir presle başlıyor ki, tam 30 dakika boyunca, kameramanların Galatasaray sahasını göstermesine gerek kalmıyor. Öte yandan bu yıpratıcı baskının, onlar adına da bir yıpratıcı tarafı var: Alametifarikası ‘savunmak’ olan Yeni Malatyaspor’un hiç hata yapmaması! Böylece kalp çarpıntısı eşliğinde bir ‘tavşan kaç-tazı kovala’ oyunu oynanıyor. Galatasaray’ın sayısız şutu, net pozisyonları var. Ancak sonuca ulaşmıyor. Bu tempolu kovalamaca devam ettikçe, Galatasaray ‘bal yapmayan arı’ya dönüyor. Onların çok istediği gol Yeni Malatya’dan geliyor: 39. dakikada hızlı çıkan Chebake’nin pasıyla buluşan Adem topu ağlara gönderiyor. İkinci yarıya oyuncu değişiklikleriyle başlayan Fatih Terim hem baskıyı hem de hızı artırıyor. Maç boyunca sayısız tehlikeyi önleyen Ertaç, 53’te Kerem’in asistiyle gelen Halil’in golüne engel olamıyor. Hemen ardından, bu kez 60’ta Şener’in sağdan ortasını tamamlayan Babel’in golü geliyor. Galatasaray bundan sonra vitesi artırıp sayısız pozisyona girse de, tıpkı geçen haftadaki gibi yine bir kaleciye, bu kez de Ertaç’a takılıyor. 90+3’te gelen Oğulcan’ın golü, Türkiye’deki tüm taraftarlar adına, heyecanı ‘kalp krizi’ seviyesine taşıyor. Ancak İstanbul’un ardından İzmir’de çalan son düdük toplam 180 dakikalık, kalp krizini Galatasaray adına kalp ağrısına çeviriyor. Galatasaray, en sevdiği hikâye olan ‘küllerinden doğmayı’ bu kez başaramasa da, 4 hafta önce hiç şansı yokken, şampiyonluğu averajla kaybeden takım olarak sezona damga vurmayı başarıyor.