Elçin Poyrazlar

Fikri Hür, Vicdanı Hür

11 Kasım 2021 Perşembe

Dün hem geleneksel hem de sosyal medyanın ana gündemi Mustafa Kemal Atatürk idi. 

10 Kasım paylaşımlarında, ülkenin içinde bulunduğu duruma dair çaresizlik, öfke, bıkkınlık mesajlarından çok umut ve iyi dilekler vardı. 

Ülkenin getirildiği durumdan çıkacağı, adalet, eşitlik ve özgürlüğe doğru yeni adımların atılacağı yönündeki bir umut bu. 

Yurda her gelişimde bunu daha çok hissediyorum. 

Ömrünün yarısı yurt dışında geçirmiş, ülkenin mevcut krizine bir yanıyla dışarıdan bakan bir gazeteci olarak izlenimim bu yönde. 

Halkın büyük bir çoğunluğunun iktidara rağmen Atatürk ve devrimlerine şu sıralar daha sıkı sıkıya bağlanması bir tesadüf değil. 

Sistem, baskı, adaletsizlik, yolsuzluk, yoksulluk, insan hakkı ihlalleri, kadın cinayetleri, çocuk istismarı gibi temel sorunlarla vatandaşları sınarken milyonların kendini bir çeşit savaş ortamında çaresiz hissetmesi de doğal. 

Bir kesimin fahiş bir lüks, müthiş bir zenginlik ve israf içinde yaşarken diğerlerinin açlıktan ve yoksulluktan intihar ettiği bir ülkede iktidarın ekonomide şaha kalktıkları yönünde propaganda bombardımanına rağmen halk yine dönüp dolaşıp gerçek olanın peşine düşüyor. 

Kocaman bir imparatorluğun üstüne taze, yepyeni, modern bir Türkiye kuran bir liderin muazzam imkansızlıkların içinde üstün bir hayali gerçekleştirmesine dönüp dönüp bir daha bakıyor. 

Çünkü ülkenin çoğunluğu kendini o imkansızlığın içinde hissediyor yeniden. 

Hem fikren hem de vicdanen. 

Ülkedeki gençlerin yüzde 70’inden fazlasının insanca yaşamak için yurtdışına gitmek istemesi normal karşılanıyor. 

O gençlerin yoksulluğuna, yoksunluğuna, eğitimlerine, geleceklerine ve hayallerine kulak asmayan yaşlıların manipüle ettiği bir sistemin değişmeyeceği düşüncesi genç yüreklerine yerleşiyor. 

Bir lider olmayacaksa ülkenin bir kez daha kurtarılamayacağı fikri aşılanıyor.

Atatürk’ün ardından tüm cenahlarda onun siyaseti, icraatı, nasıl bir lider olduğu, hataları üstünden çelimsiz ideolojik salvolar atılıyor. 

Oysa Atatürk'ü minnetle ananların ortak tek bir umudu var. 

Kuruluşunun temelini oluşturan Cumhuriyet ütopyasını yeniden yakalamak. 

Her katmanıyla eşitlikçi, hukukun üstünlüğünün saat gibi işlediği, adaletin her düzeye yayıldığı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin devlet gözünde bir öncelik olduğu, insan odaklı, bilime, kültüre, eğitime, ulus ve dünya barışına katkı sağlayan sosyal ve siyasi bir devrimin yeniden vücut bulması arzu ediliyor. 

Atatürk fikrinin, fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür kuşaklar için bir pusula olduğunu ve toplumun farklı katmanlarını ortak paydada birleştirdiğini görmek gerekiyor. 

Özel anma günlerinde sosyal medyada bu tür paylaşımlardaki yoğunluk kimileri tarafından günü kurtarmaya yönelik ‘sembolik bir jest’ olduğu şeklinde eleştiriliyor.

Ne büyük bir hata.

Atatürk fikri eskide kalmış dogmalar ve iktidarı elinde tutma gayesiyle ilgili değil, hiç olmadı. 

Bu fikir milletin yüzünü nereye çevirmek istediğiyle ilgili. 

Gördüğüm kadarıyla genel tercih aydınlıktan yana. 

Her seferinde o umudu ve arzuyu daha çok seziyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları