Yeni yıl için özgürlük dilekleri...

01 Ocak 2022 Cumartesi

Yüzyıllardır özgürlüğün ne olduğunu anlatmaya çalıştı aydınlar. 

Kimi ölüm tehditleri karşısında ülkesini terk etme yolunu tuttu kimi öldürüldü. 

Yıl 1894’tü. Fransa’da genelkurmayda görevli bir yüzbaşı olan Dreyfus, Almanlara gizli bilgi vermek suçuyla tutuklanmıştı. Askeri mahkeme Dreyfus’u yargılamaya başlamıştı ama savcının elinde kesin bir delil yoktu. Buna rağmen Dreyfus yargıçların oybirliğiyle vatana ihanet suçundan müebbet hapse mahkûm edildi. 

Bu defa sahneye Fransız yazar Emile Zola çıktı. Dönemin Fransa devlet başkanına hitaben, “Suçluyorum!” başlıklı bir gazete yazısı - mektup kaleme aldı. Hakikati suratlarına çarptı çarpmasına ama ülkesinden kaçmak zorunda kaldı. Gittiği Londra’da beşinci sınıf otellerde süründü. Onun çabasıyla adalet yerini buldu. Tekrar Paris’e döndüğünde meteliksizdi. Bu defa Paris’te kaldığı otel odasında alt katta çıkan bir yangın yüzünden duman zehirlenmesinden altmış iki yaşında hayata veda etti. 

- Özgürlük, bedel ödetir.   

***

Biz faniler, özgürlük düşüncesine özgür olamadan vardık. Ruhlarımız tutsak edilmekten bir hayli uzaktı. Çünkü her şeyden önce insanın en eski, en soylu niteliklerinden biri baş kaldırmaktı. Nedeni ve hatta sonucu ne olursa olsun büyük bir değerdi başkaldırı. 

Camus, “Başkaldıran İnsan” yapıtında, özgürlük yoluna varmak isteyeni, “hayır demesini öğrenen biri” olarak tanımlar. 

- Özgürlük, baş kaldırtır. 

***

Nelson Mandela, “Özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok, ruhunuzu satmayın yeter!” demişti. 

- Özgürlük, moderndir. 

***

1783 yılında Beaumarchais’nin evine, yazdıklarından rahatsız olan krallığın adamları girdi ve son romanını aldı götürdü. “Figaro’nun Düğünü”nün yazarının dönemin emniyet amirine yazdığı mektup, direnmenin acıklı bir örneğidir: 

“Sayın Bay, bir yığın işiniz arasında, benim de çok işim olduğunu ve üç aydır evimle daireniz arasında en az elli kez gidip geldiğimi, buna karşın, sizinle görüşemediğimi düşünürseniz bu güldürüde oynamaya çalıştığım yürek sızlatıcı role belki siz de acırdınız. Sizden beni yıldırmanız isteniyorsa ben de zaten bu işten yeterince bıktım. Kalemimden çıkan her şeyin kesinlikle yasaklanması söz konusu ise böyle bir kararı neden bekletiyorsunuz? Beni neden çaresizlik içinde bırakıyorsunuz? Beyefendi, sizden yazdığım ama evimden çaldığınız kitabımı geri vermenizi istiyorum.” 

- Özgürlük vazgeçilmezdir.  

***

Montaigne boşuna dememiş: “Özgürlüğe öyle düşkünüm ki koca Hindistan’ın bir köşesini bana yasak etseler, dünyanın tadı kaçar neredeyse...” 

-Özgürlük evrenseldir. 

***

Büyük şairimiz Cahit Sıtkı Tarancı hastalanır. Tedavi olmak için yurtdışına gider ve orada vefat eder. Cenazesi getirilir ama polis gözetiminde… Adamakıllı bir tören yapılmasına bile izin verilmez. 

- Özgürlük ürkütücüdür. 

***

Yaşar Kemal, başına gelenleri şöyle anlatır: “Şu benim roman İnce Memed var ya, niye komünist kitabı imiş, biliyor musunuz? Ben Memed sözcüğünü yazarken (H) harfini yazmamışım bir, bir de ardına (T) yerine (D) harfini koymuşum. Bir gün son yirmi yılda bana yapılacak zülmü yazacak olsam, insanlık gerçekten insanlığından utanır! Bana son sekiz ayda yapılanlar azgelişmiş bir ülkede bir yazara neler yapılabileceğini göstermek bakımından ilginçtir. Mayıs ayında sorgusuz sualsiz tutuklandım. Bir ay yattım, sonra hiçbir şey söylemeden bıraktılar.” 

- Özgürlük, ortadan kaldırılsa bile düşüncesiyle var olmaya devam eder. 

***

2022, özgür ruhlara kavuşacağımız bir yıl olsun.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yoksulların savaşı 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları