İç dökümü

İç dökümü

01.03.2025 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Geçtiğimiz pazartesi günü İstanbul’da Kadıköy Belediyesi Yeldeğirmeni Kültür Merkezi’nde Türk Tabipleri Birliği’nin Sivas katliamında öldürülen şair Dr. Behçet Aysan anısına düzenlediği Behçet Aysan Şiir Ödülü Töreni vardı. Karlı bir kış günü çıktım yola. Çocukken İstanbul’a gitmek için meşhur mavi trene binerdik. Tren, büyülü bir serüven duygusu yaratırdı bende. Demiryolu memurlarının keskin bakışları arasında telaşlı bir koşuşturma içinde nice ayrılıklar, nice kavuşmalar... Vagonların önünü saran satıcıların sesleri.Bilet kontrolörünü beklerken uyuyakalırdım. Sabahın ilk ışıkları vururken İzmit’te denizle gözümün kamaşması heyecan verirdi. Mola veren trenin etrafını saran pişmaniye satıcılarına gülümserdim. Sonra ver elini Haydarpaşa. Oysa yıllar sonra aynı yerlerden bu defa hızlı trenle geçerken ödül kazanan şair Egemen Berköz’ün dizelerindeydim: “içim./ yeşil sarı ovada/ ilkyaz selleri, gecenin hüznü olur ve sığmaz,/ sığmaz odama./ içim./ binlerce hasır şapka,/ güneş yakar ve divan sazı kırmızı şarap./ türkümü söyler./ içim./ benim türkümü söyler.”

*

Tören, dostlarla birlikte olmak, onları kucaklamak, kötü günlerde şiire sığınmak, Devrim Evin, Gaye Alacacı, Cansu Demirci ve Bennu Yıldırımlar’ın sesinden şiir dinlemek, Turgay Fişekçi ve Akif Kurtuluş’la dizelerin dünyasıyla bağ kurmak, Güvenç Dağüstün’ün ve Burçin Büke’nin incelikli şarkıları arasında gezinmek, TTB Başkanı Alpay Azap ve İstanbul Tabip Odası yönetiminden Okan Toygar’ın örgütçülüğüyle geleceğe bakmakla geçti. Şair Egemen Berköz tek dizelik konuşmasında yine bir şiir emanet etti bize: “Onlar öldüğü için ben yaşıyorum!”

*

Peki sonra ne mi oldu? Bir dize gibi... “Ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi.” Kardeşim Zeynep Altıok’la kucaklaşıp babalarımız için bir arada olmanın sevinci boğazımızda bir kılçık gibi kaldı. Çünkü, Sivas katliamı hükümlülerinden idamla yargılanıp müebbet cezası alan 23 kişi tahliye ediliverdi. Böylece şükürler olsun ki babalarımızı yakanları değil, bir kere daha istisnasız bizi cezalandırmayı amaçlandıran bakışla, “halk düşmanı” olarak göründüğümüzü anlamış olduk. Sadece biz mi? Bu ülkede düşünen, üreten, bilime sanata sırtını yaslayan, aydınlıkçı ve özgürlükçü kim varsa onları da paketleyip ortadan kaldırmayı öngören bakış açısının kurbanı olduğumuzu bir kere daha anladık.

*

Önden buyuralım. Önceki gün bu tahliyelere karşı çıkan bir açıklamayı, ben, Zeynep Altıok ve Mazlum Çimen yazdık, tarihe bir not bırakmak istedik. Bir bölümü gazetemizde de olan açıklamadan satır başları şöyle:

“Bizler üç evlat olarak, katliamı unutturmamak için yılmadan, usanmadan çalıs¸tık, çabaladık. Firari sanıkların ısrarla ve bilinçli s¸ekilde yakalanamadıgˆı bir sistemin içinde zamanas¸ımı dayatmasıyla sınandık. Her durus¸ma bas¸ka bir skandal yaratmasıyla sınav oldu bize. Yıllardır aranan sanıkların evlerinde, karakola metrelik mesafelerde yas¸adıgˆını ögˆrendik. Ölümü dahi bizden saklanan azılı sanıgˆın, bu katliamın arkasındaki gerçeklerin açıgˆa çıkması için kilit isim olan en karanlık adamın kimlik tespiti için karısından DNA alındıgˆına tanık olduk. I·nterpol tarafından kırmızı bültenle aranan sanıkların iadesini istemek yerine, görev tanımı dıs¸ında mahkemeye zaman as¸ımı öneren bir idari birimin usulsüzlügˆü ile kars¸ılas¸tık. Her duruşma bir iki dakika sürdü ve bu rutini kalıcı kılmakla görevlendirilen hukuk bükücülerce aylar sonrasına atıldı. ‘Hayırlı olsun’ sözü bizim utancımız olarak saklı kaldı. Katliamın bir başka sanığı, hukuka bile başvurma gereği duyulmadan bir fetva ile ‘dede’ denilerek cezaevinden alkışlarla çıkartıldı. (...)

Ancak bizi elimizde ve avcumuzda bir tek babalarımızın mezar taşıyla bırakanlar bilsinler. Size sesleniyoruz: Ey babalarımızı yakanlar, katiller, onların işbirlikçileri ve işverenleri... Gününüz kutlu olsun! Radikal İslamcılarla her türlü çıkar işbirliğine giren yapılar... Sizin de kutlu olsun gününüz! Midas’ın kulaklarını ifşa etmeyi sürdüreceğiz. Tek bildiğimiz, inadına, bir gün, son sözü söyleyecek taraf olacağız. Bir gün, Behçet Aysan’ın ve Metin Altıok’un dizelerini, Nesimi Baba’nın türkülerini yüzünüze haykırarak söyleyeceğiz! Gözleriniz gözlerimizde olacak. Bu sözümüzü unutmayın!”

*

Önden buyuralım. Yenildik biz. Beckett’in “Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil” deyişiyiz artık! Vazgeçmedik! Sadece daha iyi yenilme sırasının ilk neferiyiz. Hadi buyuralım!

Yazarın Son Yazıları

Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025
Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Devamını Oku
15.02.2025