Sol’un ‘alternatifler’ meselesi
Erinç Yeldan
Son Köşe Yazıları

Sol’un ‘alternatifler’ meselesi

27.05.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

“Covid-19 salgınının etkileri küresel ekonomide kapitalizmin sonunu getirir mi?” “Küreselleşmenin yeni bir dönüşümüyle, başka bir kapitalizm (‘yeni’ normal) oluşacak mı” ve buna benzer sorular, salgının ekonomik ve sosyal tahribatının boyutları şiddetlendikçe daha sık duyulur oldu. Salgınla mücadele, kuşkusuz, salt bir sağlık hizmetleri mücadelesinden ibaret değil, küresel ekonomi politik dönüştürülmesine yönelik tahayyül ve tartışmalarımızı da uyarmış durumda.

Bu doğrultudaki çabalardan birisi geçen hafta yaklaşık 4 bin uluslararası akademisyen, düşünür ve aktivistin imzasıyla yayımlanan “işin demokratikleştirilmesi” (https://democratizingwork.org) çağrısı idi. Meslektaşlarımız Halil Sabancı ve İmge Kaya Sabancı tarafından “İş: Demokratikleştirme, Meta Olmaktan Çıkarma Ve Çevresel Sürdürülebilirlik” başlığıyla Türkçeye çevrilmiş olan metin, özü itibarıyla “umutsuzca beklemektense, dünyadaki yaşamın sürdürülebilirliğini sağlamak için şirketleri demokratikleştirmek, işi meta olmaktan çıkarmak ve insanı ve emeğini sadece bir ‘kaynak’tan ibaret görmekten vazgeçmek” çağrısını yapmaktaydı.

İlgili metinde geçen birçok öneriye katılmakla birlikte, metnin çağrılarının daha radikal öğeler içererek, kapitalist sistemin daha sert ve tutarlı eleştirileriyle zenginleştirilmiş; ve hedefine kapitalist sistemden çıkışı koyan; kısacası, sosyalist toplum tahayyüllerimize odaklanan bir biçimde sunulmasını kuşkusuz arzu ederdik. Ancak, Sol’un alternatiflerinin sunulması, yaşamın somut gerçekliğinde her zaman bu kadar basit ve yalın bir eylem olamıyor. 

Öncelikle vurgulayalım ki, kapitalizmi idare etmek niyetinde veya iddiasında değilim; zaten böyle bir becerim de yok. Ama sadece beklentileri karşılamak adına, bir köşe yazısı sınırları dahilinde bu alternatif meselesi konusunda bir deneme yapmak arzusundayım.

‘Alternatif’ tasarımı ne için? Kim için?

“Alternatifleriniz ne?” sorunsalı karşısında Sol’un şöyle bir tehlikeli ikileminin söz konusu olduğunu gözlüyorum: Verili koşullar altında, aciliyet gerektiren gerçekçi ve somut alternatif öneriler çoğu kez “sistem-içi” olarak eleştirilmekte. Bunlar “kapitalist sistemin yıkılması ve sosyalizmin gerçekleştirilmesi” hedefleriyle örtüşmüyor suçlaması yapılmakta. Ancak, krizin bahane edilerek emeğin sosyal kazanımlarına yönelik saldırıların püskürtülmesi ve krizin bedelinin emekçilere ödettirilmesi çabalarına karşı önerilen birçok politikanın “sistem-içi” unsurlar içermesi de kaçınılmaz.

Kuşkusuz ki bir yanda da sınıf pusulasını yitirmek tehlikesi var. Hedeften sapma ve nihai çözümün kapitalist sistemin dışında, sosyalizmde olduğu ufkunu yitirmemek gerekli. Ancak, burada söz konusu olan “bu sistemde hiçbir şey değiştirilemez, sosyalizm gelecek sorunlar çözülecek” yaklaşımı da sorunlara karşı çok soyut düzeyden bakmak ve emekçi insanlara herhangi bir umut aşılayamamak tehdidiyle yüzleşmek zorunda. Üstelik bu yaklaşımla kitleleri ikna etmek, onları soyut idealler uğruna harekete geçirmek çok zor gözüküyor. Diğer yandan da emekçilerin acil çözüm bekleyen sorunları var; onların sorunlarına göz kapayıp her şeyi uzun döneme havale etmek taktiği Sol’u kitleler nezdinde yalnızlaştırıyor, yabancılaştırıyor ve giderek marjinalleştiriyor. 

Bu arada “sistem içi” diye nitelendirilen önerilerin bambaşka bir işlevi de olabileceğini düşünmekteyim. Çok somut olarak, sistem-içi nitelendirilebilecek önerileri sıralayalım: Emek gelirlerinin işsizlik sigortası veya başka kaynaklarla korunması, istihdamın korunması, emekçilerin ve ailelerinin sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlerden dayanışma ve kamucu bir paylaşım içerisinde yararlanabilmesi... Biraz daha “radikalleşmek” gerekirse: İmar rantlarının vergilendirilmesi; finansal işlemlerin düzenlenmesi, spekülatif finansal akımların dizginlenmesi... Mesela koronavirüs salgını boyunca spekülatif işlemlerin azaltılması için tüm dünyada borsaların kapatılması... Zaten bir kumarhane oyununa dönüşmüş finansal işlemlerin ana merkezi olan borsalardan reel ekonomiye kaynak aktarılması durmuş ve finansal sistem reel ekonomiden kopmuş iken, bunların salgın boyunca kapatılması son derece devrimci bir adım olmaz mı?

Şimdi gerçek şu ki, bu tür somut politikaların hiçbirine sermaye örgütleri ve onun teknikerleri tahammül dahi edemeyeceklerdir. Finansın ve imar rantlarının vergilendirilmesi önerilerine hemen “ama sermaye kaçar, yatırımcının hakkı” vs. vs. diye karşı çıkılacaktır. Çünkü artık kârların ve sermaye birikiminin ana kaynağı rant ve finansal spekülasyona indirgenmiş haldedir. Bu ana damarın kesilmesi kapitalizmi susuz bırakacak, sermayenin küresel ölçekte birikim kanallarını kapatacak niteliktedir. İlk bakışta masum ve “sistem içi” gibi duran bu tür önerilere kapitalizmin tahammülü dahi yoktur.

İşte bu noktada, kanımca Sol’un kitlelere dönüp, “kapitalizm artık sistem içi ve son derece haklı biçimde savunulmuş dahi olsa, bu tür politikalara tahammül edemiyor” diyebilmesinin de çok önemli olduğu görüşündeyim. Kapitalizmin kendi hukukuna, kendi sisteminin rasyonalleştirilmesine ve “insancıllaştırılmasına” tahammülü kalmamıştır - aslında hiçbir zaman da olmamıştır. Bu nokta bir görsel efekt gibi kullanılıp, buradan hareketle sosyalizmin tek alternatif olduğu teması daha gerçekçi ve somut olarak işlenebilecektir.

Lenin’den sol komünistlere

V.I. Lenin 1920’de, Bolşevik Devrimi’nin ölüm kalım günlerinde Sovyet iktidarının almak zorunda kaldığı çoğu reformist sayılabilecek öneriyi eleştiren sol örgütlere karşı kaleme aldığı “Sol Komünizm, Bir Çocukluk Hastalığı” başlıklı çalışmasında Engels’in Blankist-Komüncülerin manifestosuna eleştirisinden şu alıntıyı paylaşıyordu: 

Blankist-Komüncüleri, “biz amacımıza ve zafer gününü uzaklaştırmaktan ve kölelik dönemini uzatmaktan başka bir sonuç vermeyen aradaki aşamalardan, uzlaşmalardan geçmeden ulaşmak istiyoruz” demektedirler. (Blankist-komüncüler) Aradaki aşamaları ve uzlaşmaları yakıp kül ettikleri anda sorunun çözümleneceği ve günün birinde “ihtilal yeniden başladığı” ve iktidar ellerine düştüğü takdirde “komünizmin hemen ertesi gün kurulacağını” hayal etmekteler. Eğer bu iş hemen yapılamıyorsa, diğerlerini yeterince komünist olmamakla suçlamaktalar... 

Lenin ekliyor, “kendi sabırsızlığını teorik iddia olarak ileri sürmek ne çocukça bir saflık!”  

***

Değerli sosyal bilimci hocamız, sevgili İşaya Üşür’ü kaybettik. Ailesine, tüm sevenlerine, dostlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Şimdi yaşıyor olsaydı bu yazıma kim bilir ne çok katkı yapardı; ışıklar içinde uyu İşaya Hocam.

Yazarın Son Yazıları

Amerika’da enflasyon yeniden

Amerika’da enflasyon yeniden

Devamını Oku
19.05.2021
Kârların aşısından halkların aşısına...

Kârların aşısından halkların aşısına...

Devamını Oku
12.05.2021
Girişimci fabrikası üniversiteden enflasyona...

Girişimci fabrikası üniversiteden enflasyona...

Devamını Oku
05.05.2021
Halkın ekonomisi, ‘Özgür İktisat’

Halkın ekonomisi, ‘Özgür İktisat’

Devamını Oku
28.04.2021
Rakamların anlattığı: 128 milyar dolar ve 60 milyar TL

Rakamların anlattığı: 128 milyar dolar ve 60 milyar TL

Devamını Oku
21.04.2021
Mundell ve açık makroekonomi

Mundell ve açık makroekonomi

Devamını Oku
14.04.2021
2018 Ağustos sonrasında enflasyon ve ücretler

2018 Ağustos sonrasında enflasyon ve ücretler

Devamını Oku
07.04.2021
Üniversiteler küresel tehdit altında

Üniversiteler küresel tehdit altında

Devamını Oku
31.03.2021
Halkların Merkez Bankası tarihi

Paranın ve merkez bankacılığının serüveni, insanlık tarihinde görece yeni bir olgu.

Devamını Oku
24.03.2021
Bitmeyen masal: Yapısal reform

Bitmeyen masal: Yapısal reform

Devamını Oku
17.03.2021
Türkiye’de kadın olmak

Türkiye’de kadın olmak

Devamını Oku
10.03.2021
Büyüme, istihdam, bölüşüm üstüne

Büyüme, istihdam, bölüşüm üstüne

Devamını Oku
03.03.2021
Aşı emperyalizmi

Aşı emperyalizmi

Devamını Oku
24.02.2021
24 Haziran 2018 ve sonrası

24 Haziran 2018 ve sonrası

Devamını Oku
17.02.2021
Türkiye İşçi Partisi 60, DİSK 54 yaşında

Türkiye İşçi Partisi 60, DİSK 54 yaşında

Devamını Oku
10.02.2021
Biden’ın üçlemi

Biden’ın üçlemi

Devamını Oku
03.02.2021
Kapitalizmin 1980 dönemeci ve 24 Ocak’lar

Kapitalizmin 1980 dönemeci ve 24 Ocak’lar

Devamını Oku
27.01.2021
Üniversite nedir, ne değildir?

Üniversite nedir, ne değildir?

Devamını Oku
20.01.2021
‘Yeni’ Türkiye’de mutfağın enflasyonu

‘Yeni’ Türkiye’de mutfağın enflasyonu

Devamını Oku
06.01.2021
Ücretli emek, küresel ekonomide ve Türkiye’de

Ücretli emek, küresel ekonomide ve Türkiye’de

Devamını Oku
30.12.2020
Leo Panitch ve ütopyalarımız

Leo Panitch ve ütopyalarımız

Devamını Oku
23.12.2020
Paris Sözleşmesi’nin beşinci yılı

Paris Sözleşmesi’nin beşinci yılı

Devamını Oku
16.12.2020
Salgın günlerinde asgari ücret gerçekleri

Salgın günlerinde asgari ücret gerçekleri

Devamını Oku
09.12.2020
Krize karşı paketler ve büyüme

Krize karşı paketler ve büyüme

Devamını Oku
02.12.2020
19 Kasım öncesi ve sonrasıyla sanayi

19 Kasım öncesi ve sonrasıyla sanayi

Devamını Oku
25.11.2020
19 Kasım’ı beklerken

19 Kasım’ı beklerken

Devamını Oku
18.11.2020
Sınırsız sömürü, dibe doğru yarış

Sınırsız sömürü, dibe doğru yarış

Devamını Oku
11.11.2020
ABD seçimleri

ABD seçimleri

Devamını Oku
04.11.2020
Cumhuriyetin 97. yılında sanayileşme sorunumuz

“Son dönemin en kritik yapısal reformu hayata geçti. Cumhurbaşkanımızın başkanlığında Sanayileşme İcra Komitesi’ni kuruyoruz. Ekonomi tarihimizde böyle bir vizyon ilk defa hayata geçmiş olacak. Bu komitede, sanayimize seviye atlatacak ve ülkemizi geleceğe hazırlayacak kararlar, ilgili bakanlıklarla birlikte alınacak. (...) Uzun vadeli kamu alımlarını destekleyebileceğiz, böylece sanayide ölçek oluşumunu teşvik edeceğiz. Finansman, gümrük, çevre, altyapı, lojistik ve enerji gibi alanlarda kurumlar arası koordinasyonu hızlandırıp yatırımcının önünü çok net görmesini sağlayacağız. Tedarik zincirlerindeki kritik ürünlerin yerlileşmesini teşvik edip yurtiçi üretim çeşitliliğini zenginleştireceğiz.”

Devamını Oku
28.10.2020
IMF’den dünya ekonomisinin görünümü

IMF’nin yılda iki kez yayımladığı “Dünya Ekonomisi Görünümü” (WEO) raporunun ardından Dünya Bankası ile birlikte düzenlediği yıllık toplantılarının ardından gözler bir kez daha dünya ekonomisinin Covid-19 krizi ve sonrasındaki olası seyrine çevrildi.

Devamını Oku
21.10.2020
Amerikan emekçisinin sağlığı ve yoğunlaşan sömürüsü

Amerika Başkanı Trump’ın Covid-19 virüsüne yakalanması ve neredeyse mucizevi bir biçimde kısa sürede sağlığına kavuşarak görevine geri dönmesi, geçen haftanın önemli başlıklarından birisiydi.

Devamını Oku
14.10.2020
Kalkınmayı planlamak

Ülkemizin yoğun ve yıpratıcı gündemi arasında, geçen hafta sessiz sedasız bir yıldönümü kutlandı: Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) bundan 60 yıl önce 30 Eylül 1960’ta 91 sayılı kanun ile kurulmuştu. Böylece Türkiye, kalkınmasını artık “iktisadi ve toplumsal hayatın bütününü göz önünde bulunduran ve en son tekniklere dayanan yeni ve ileri bir planlama anlayışı içinde gerçekleştirilecekti”.

Devamını Oku
07.10.2020
Eskimiş bir ‘Yeni Ekonomi Programı’

2020-2023 yıllarını kapsayan Yeni Ekonomi Programı Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından dün açıklandı.

Devamını Oku
30.09.2020
Türk Tabipleri Birliği nedir? Ne yapar?

Türk Tabipleri Birliği (TTB) 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu’na dayanarak 23 Ocak 1953’te kuruldu. Altmış beş ile yayılmış tabipler odalarına kayıtlı yüz bini aşkın hekimi bünyesinde barındırmakta. Üyelerinin yarısı kamuda çalışan, üyeliği zorunlu olmayan hekimlerden oluşuyor.

Devamını Oku
23.09.2020
K-tipi büyüme: Gelirin eşitsizliği

Ulusal ekonominin seyrindeki inişli çıkışlı dalgalanmaların alfabenin harflerine benzetilerek açıklanmaya çalışılması ekonomi gündemimizin renkli ve popüler uğraşları arasında. Özellikle ilgi çeken harf, V ! Bununla daralan bir ekonominin, aynı hız ve kararlılıkla çıkışa geçeceği vurgulanıyor. Örneğin, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak geçen hafta içerisinde yaptığı açıklamada, “tüm öncü göstergeler Türkiye açısından en kötünün geride kaldığını gösteriyor. 2. yarıda ‘V’ şeklinde toparlanma bekliyoruz” sözleriyle bu beklentiyi dile getirmekteydi.

Devamını Oku
16.09.2020
Türk Tabipleri Birliği Uyarıyor

Bu satırların yazıldığı sırada dünyada toplam olgu sayısı 27 milyon 436 bin kişiyi aşmış; virüs nedeniyle yaşamını kaybedenlerin sayısı 896 bin kişiye ulaşmış idi. 7 Eylül itibarıyla, Sağlık Bakanlığı’nca yayımlanan resmi verilere göre, ülkemizdeki aktif olgu sayısı 281 bin 509 kişi; yaşamını kaybedenlerin sayısı ise 6 bin 730 idi.

Devamını Oku
09.09.2020
Milli gelirin normal halleri

Türkiye’nin milli geliri 2020’nin ikinci çeyreğinde bir yıl öncesine oranla yüzde 9.9 azaldı.

Devamını Oku
02.09.2020
Türkiye’nin enerji sorunu

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, geçen hafta “Türkiye, tarihinin en büyük doğalgaz keşfini Karadeniz’de gerçekleştirdi” sözleriyle kamuoyunda bir süredir beklenmekte olan müjdeyi açıkladı. Erdoğan, 320 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulunduğunu belirterek “Hedefimiz 2023’te Karadeniz gazını milletimizin kullanımına sunmaktır” dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da söz konusu müjdeyi “Artık cari fazlayı ve döviz fazlasını konuşacağımız yeni bir dönem başladı” sözleriyle karşıladı.

Devamını Oku
26.08.2020
Döviz kurunda rekabetçi olmak

Türk Lirası’nın uluslararası paralar karşısında hızla değer yitirdiği günlerin ardından konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, dövizdeki pahalılığın vatandaşlar açısından önemli olmadığının altını çizerek “Önemli olan kurun seviyesi değil rekabetçi olup olmamasıdır” dedi ve “Turizmin gelmesi için ihracatçı için benim para birimim daha cazip, daha rekabetçi olsun” görüşünü savundu.

Devamını Oku
19.08.2020
Türk Lirası’nı ve TC Merkez Bankası’nı anlamak

Başlığımızdan yola çıkalım: “Türk Lirası’nın seyrini ve TC Merkez Bankası’nın ne yapmak istediğini anlamak” hiç de zor değil aslında… Bu sorulara yanıt verebilmek için çok derin iktisat bilgisine de ihtiyaç gerekmiyor. Biraz sağduyu, en temel birkaç veriyi izlemek ve önyargılı, bağnaz inançlardan uzak, akılcı düşünmek yeterli. Ama bu saydıklarımız içinde de en zor olanı sonuncusu: Bağnazlık ve kör inançlara değil, bilimsel şüpheye ve aklın üstünlüğüne dayanmak.

Devamını Oku
12.08.2020