Buluşturan, dönüştüren anlatıcı
Feridun Andaç
Son Köşe Yazıları

Buluşturan, dönüştüren anlatıcı

18.07.2023 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Sözünü bir dilin, bir zamanın, bir çağın ötesine taşıyan bir anlatıcıdır Milan Kundera. Yazıp anlattığı zaman onun çağsayıcı bilincinin aydınlığını taşır. Onca karşı duruşlar, yasaklar karşısında köklerinden koparılmayı sindiremez. Gittiği yer ancak yaşadığı yer olarak tanımlara girer. O, asıl varlığını, varoluşunu kurduğu yapıtlarında bize anlatacaktır.

Dünyayı kavrayışı, algılayışında tasarım düşüncesi baskındır. Hiçbir şeye yazgısal bakmaz. Kavramlar, imgeler onun yazı yordamının kurucu öğeleridir. Esinleyici alanların başında müzik gelir. Babası müzikolog Ludvík Kundera ona yorumlama sanatıyla birlikte bir eserin nasıl kurulabileceğini, anlam bütünlüğünün nasıl sağlanabileceğini göstermiştir. Notanın yerine sözcükleri koyarak kavramlar ve imgelemle kurgu sanatının tözünü var edebilme bilinci/bilgisi Kundera’yı romana yöneltmiştir. Yakalanan zaman düşüncesiyle anlatılan/yaşanan zaman kavramını buluşturma; onun anlatıcılığında “bilme tutkusu”nu, “varlığın unutuluşu”nu, “yaşam dünyasına” bakışını pekiştirmiştir.

Şaka (1965/67) ile başlayan roman yolculuğu 1985’te yayımlayacağı Roman Sanatı’yla 20. yüzyıl romanına getirdiği açılımı ufuk açıcı bir hesaplaşma olarak değerlendirmek gerekir. Öyle ki bunu izleyen süreçte kültleşen romanlar yazmayı sürdürürken (Ölümsüzlük, bu anlamda bir başyapıt); Saptırılmış Vasiyetler, Perde, Bir Buluşma denemeleriyle roman sanatı üzerine yeni düşünceler dile getirmesi, Kundera’yı hafiflik ve ağırlık konusunda protest bir duruş sergilemeye yöneltir.

Bir söyleşisinde Philip Roth’a şunu söyleyecektir: “Totalitarizm yalnızca cehennem olarak kalmaz; aynı zamanda bir cennet hayalidir.

İkinci Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında kurulan Üçüncü Çek Cumhuriyeti el değiştirirken yeni dönemin tanığı Kundera, ileride yazacağı romanlara (Şaka, Yaşam Başka Yerde, Gülüşün ve Unutuşun Kitabı, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği) bu süreci yansıtır. Özellikle Gülüşün ve Unutuşun Kitabı ülkesinin bu süreçteki tarihsel/toplumsal seyrine tanıklığı içermesi bakımından önemlidir. Kundera’nın protest tavrının en belirgince öne çıktığı romanıdır.

Yıl: 1971.

Prag Baharı” bitmiştir artık. Romanın kahramanı Mirek şunu söyleyecektir: “İnsanın iktidara karşı savaşımı, belleğin unutuşa karşı savaşımıdır.

Romanın kurgusu bir yanıyla o geçiş dönemine tanıklığı getirir, diğer yanıyla da “yeni roman”ın asıl nasıl yazılabileceğini örnekler:

Bu kitap, çeşitleme biçiminde bir romandır. Çeşitli bölümleri, bir temanın, bir düşüncenin, sonsuz büyüklükler içinde kapsamı benim için kaybolmuş bulunan, eşi benzeri olmayan tek bir durumun içine götüren bir yolculuğun değişik durakları gibi birbirini izler.(1)

1975’te bir sürgün olarak Fransa’da yaşamaya başlar, burada yazdığı ilk romandır. Anlatının politik dokusu, Kundera’nın Çek geçmişiyle sorgulamayı içerir. Sosyalizmin Çekoslovakya’daki inşa sürecinin ağırlığından söz eder. Devrim çocuklarını yemeye başlamıştır bile... İlk romanı Şaka, getirdiği eleştirellikle hiç de “iyi” karşılanmamıştı! Şiirle başlayan edebi yolculuğu, romanının yayımlanıp kabul görülmesiyle onu bu alana yöneltti.

Dönemin kültürel ortamındaki çeşitlilik Kundera’yı etkilemiştir. Taşradan gelen biri olarak Prag’ın egemen bakışına itiraz eder. Moravyalı kökeninin taşıdığı zenginlik yapıtlarında kendini gösterecektir. Bu yanı öne çıkınca gözler ona çevrilir.

Göçe, sürgünlüğe kendini hazırlaması da siyasi otoritenin, baskın egemen kültürel çevrenin yaşattıklarıyla oluşur. Her şeyi bırakıp gitmeyi seçerken yaşadığı tüm bu çelişkiler, zamanın ruhunun taşıdığı gerçeklik yapıtlarına yansıyacaktır. Anlatılarının grotesk yapısını ironi ile bütünleştiren bakışı yüzyıl romanına açılım getirmiştir. Kendini Cervantes, Rabelais, Sterne geleneğine bağlayan Kundera, evinden çıkarak modern dünya ile yüzleşen Don Kişot’un serüvenine eş bir anlatı rotası çizer kendine. “Avrupa’nın ortasında sınır tanımayan bir uzam”a yerleştirir anlatıcılığını. Bir gelenekten beslenirken yepyeni bir geleneğin (modern çağın) anlatı evreninin yaratır. Hiçbir şey artık eskisi gibi değildir, roman ise “tekrarın tekrarı”nı kaldıramayacak ölçüde bu yeni çağın başat anlatısıdır artık.

Kundera’nın, romancılığının iyiden iyiye kanıtladığı bir süreçte Roman Sanatı’nı (1985) yazması, bunun tümleyicisi olan Saptırılmış Vasiyetler (1992), Perde (2005), Bir Buluşma (2009) deneme kitaplarında kendi yazınsal varoluşunun düşünsel arka planını yansıtması getirdiği roman sanatı tanımı/yorumları üzerine düşünmemize kapı aralamıştır. Kavramsızlaştırmak yerine, tam tersi yeni kavramlarla belirlenmiş kalıpların dışında bir söyleyiş biçimi geliştirmiştir.

Hüzünlü kahkaha” dediği şeyin yaşanan çağın dramını anlatmada başat öğe olmasıdır aslında.

Kundera’nın romanlarında “kitsch” kavramı neredeyse anahtar bir niteliktedir. Kundera, “Kitsch tavrı diye bir şey vardır” der. Bu davranışın insanını da şöyle niteler: “Bu her şeyi güzel gösteren yalancı aynadan kendine bakmak ve orada heyecanlı bir hoşnutlukla kendini tanımak ihtiyacıdır.(2)

Hafif, değersiz, zevksizlik... İşte asıl bunu göstermektir amacı.

Onun Kafka’dan, Musil’den, Joyce’dan, Broch’tan taşıdığı “yeni gerçekçilik”in adıdır: “Hüzünlü kahkaha.

Roman sanatını bilgiye, bilime yaklaştırma; romancıyı da adeta bir “kâşif” gibi görmesi yabana atılır düşünce değildir. Kundera’yı buluşturan/dönüştüren anlatıcı kılan da işte bu özelliğidir.


1 Gülüşün ve Unutuşun Kitabı, Milan Kundera; Çev.: Erhan Bener, 1998, Can Yay., s.308.

2 Roman Sanatı, Milan Kundera; Çev.: Aysel Bora, 2002, Can Yay., s.181.

Yazarın Son Yazıları

Farkında olmak da erdemdir!

Bir çıyanı kınayamam.

Devamını Oku
07.11.2025
‘Labirent’ neyi anlatır?

Amin Maalouf, bir dünya romancısı.

Devamını Oku
24.10.2025
Suçlar, suçlular, müritler

Baştan başlayalım dilerseniz.

Devamını Oku
10.10.2025
Yazı yordamı

Her şey bir şeydir, belki de!

Devamını Oku
26.09.2025
Karanlığınız kadarsınız!

Borges, kendi körlüğünden söz ederken şunu diyordu...

Devamını Oku
12.09.2025
‘Ah, bu sessizliği anlat!’

'Nefes almak isteyen okur için...'

Devamını Oku
29.08.2025
Çürümenin göstergeleri

Türkiye’nin bugünkü gerçeği birçok açıdan irdelenmeye değer.

Devamını Oku
15.08.2025
Türkiye’den çürüme manzaraları: (1) Sayın dolandırıcı!

Size hanımefendi ya da beyefendi demeyeceğim çünkü siz bir hırsız, bir dolandırıcısınız!

Devamını Oku
01.08.2025
İroni değil, gerçek!

Bugün size, Anadoluhisarı’ndaki Şeyhülislam Yasincizâde Abdülvehhap Bey Yalısı’nda bir sabah kahvaltısında buluştuğum Ali Rıza Bozkurt ile yaptığımız uzun sohbetten söz etmek istiyorum.

Devamını Oku
18.07.2025
Cicero’nun cesareti var mı?

Lucius Cornelius Sulla dönemi; Roma’nın yozlaşmaya, siyasal erkin de çürümeye başladığı bir dönemdir.

Devamını Oku
04.07.2025
Geleceği kurmak için: Kütüphane

Şunu hemen söyleyeyim ki kütüphanem ile oldukça özel belgeler barındıran arşivimin bazı “açgözlü sahaflar”ın eline düşebileceği düşüncesinden dolayı endişeliyim!

Devamını Oku
20.06.2025
Aydınlanma nerede başladı, değişim nereye kadar?

Köy Enstitüleri bir uyanış hareketiydi. Tarım toplumu olan Türkiye’nin kırsal kalkınmasıyla değişim dönüşüme uğrayabileceğinin ilk hamlelerindendi.

Devamını Oku
06.06.2025
Kendimizi unutmamak için

Annem öldü.

Devamını Oku
23.05.2025
Benim İstanbul çağım

Benim İstanbul çağım

Devamını Oku
09.05.2025
‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

Devamını Oku
25.04.2025
Hayal değil, gerçek!

Hayal değil, gerçek!

Devamını Oku
11.04.2025
Sen beni dönüştür

Sen beni dönüştür

Devamını Oku
28.03.2025
‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

Devamını Oku
14.03.2025
Görebilseniz eğer...*

Görebilseniz eğer...*

Devamını Oku
25.02.2025
Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Devamını Oku
11.02.2025
Çaltıözü’de sabah

Çaltıözü’de sabah

Devamını Oku
28.01.2025
Kendi ‘kör kuyu’larımız

Kendi ‘kör kuyu’larımız

Devamını Oku
14.01.2025
Uğultulu zamanlar

Uğultulu zamanlar

Devamını Oku
31.12.2024
‘İlgilen ve ilişkilen’dir

‘İlgilen ve ilişkilen’dir

Devamını Oku
17.12.2024
‘Sen bana neler öğrettin?’

‘Sen bana neler öğrettin?’

Devamını Oku
03.12.2024
Anlatısız toplum

Anlatısız toplum

Devamını Oku
19.11.2024
‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

Devamını Oku
05.11.2024
Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Devamını Oku
22.10.2024
Edebi buluşmaların anlamı

Edebi buluşmaların anlamı

Devamını Oku
08.10.2024
Kötülüğü nerede aramalı?

Kötülüğü nerede aramalı?

Devamını Oku
24.09.2024
Kapitalizmin çirkin yüzü

Kapitalizmin çirkin yüzü

Devamını Oku
10.09.2024
Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Devamını Oku
27.08.2024
Belleğin çağrısı

Belleğin çağrısı

Devamını Oku
13.08.2024
Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Devamını Oku
30.07.2024
Eski sözlerde, yeni bakışlar

Eski sözlerde, yeni bakışlar

Devamını Oku
16.07.2024
CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

Devamını Oku
02.07.2024
Bir bahçe kurmak

Bir bahçe kurmak

Devamını Oku
18.06.2024
Bize dokunan hikâyeler...

Bize dokunan hikâyeler...

Devamını Oku
04.06.2024
Ev duygudur, hafızadır da

Ev duygudur, hafızadır da

Devamını Oku
21.05.2024
Kime anlatsam...

Kime anlatsam...

Devamını Oku
07.05.2024