Çaltıözü’de sabah
Feridun Andaç
Son Köşe Yazıları

Çaltıözü’de sabah

28.01.2025 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Uyanışın diliyle karşılaştım burada. Tarçın ile yola düştüğümüzde günün doğuşuna tanıklık ediyorduk. O, rehberimdi. Patileriyle çizdiği güzergâha doğru ilerliyorduk. Yönümüz dağa doğruydu. Sabah sisi dağılırken Akdağ’ın zirvesindeki kar benekleri de belirmeye başlamıştı. Kanal boyunca ilerliyorduk. Suyun ağır aksak akışını seyirden kopmuş, tarlalardaki kırağının aklığına dönmüştüm yüzümü. Bir anda, insanın içine işleyen bu görüntüyü dağıtan toprak yığıntılarına takıldı bakışlarım. Köstebeklerin kaza kaza dışarı çıkardığı küçük toprak tümseklerine... 

Tarçın, bakışlarımı kendine çekmek isteyen hareketlerini çoğaltınca onunla ilgilenmeye başlamıştım. İlle de kendisine dokunmamı, onunla oynamamı istiyordu ama ben yine de sakınımlıydım. Bunu anlamışçasına o da bir yaklaşıyor bir geri gidiyordu. Ona tekrar ilgi gösterince yeniden yanımda yöremde dolaşmaya, hatta sırnaşmaya başlamıştı. Benimle birlikte ilerliyor, gelen seslere cevap veriyor ve beni de adeta kendisiyle birlikte hareket etmeye davet ediyordu. Koşar adım ilerliyorduk. Sonra kendimi ona katmayı bıraktım ve yüzümü taşlı yola doğru döndüm. 

Aradığım taşı bulacakmışçasına bayır aşağı indim, çamurun kayganlığı sanki beni çekeleyip yolun ötesine sürüklemişti. Parıltısı gözlerimi alan taşa kavuşunca, günün ilk dokunuşunun soğukluğunu parmak uçlarımda hissettiren parıltılı kütleyi çoktan avucuma almıştım. Sevinmiştim nedense! Kendimi bir an maden avcısıymışım gibi hissetmiştim. Oysa, gittiğim her yerden gezinti nişanem olan taşı seçip alma gibi bir ritüelim vardı ve taşlara hiç yabancı değildim ama bu sabah farklıydı; karşıma çıkan o küçük taş kütlesi, her şeyiyle beni büyülemişti. 

Tarçın’ı unutmuştum bir anda. Dahası o kendisini unutturmuş, başka bir kokunun, sesin ardına düşmüştü. Henüz tam bir yol arkadaşı olamamıştık onunla. Çünkü daha karşılaşmamızın ilk günü bile dolmamıştı. Kokumu benimsemiş olsa da ona tam olarak kendimi odaklamadığım için sitem ediyor gibiydi. Gene de bakışlarımın onu aradığını fark etmişti ki ansızın yanı başımda bitiverdi. 

Sabahın ilk ışıklarında günümü başlatan sessizliğe doğru yürüyordum. Horoz sesleriyle yola düştüğüm anın arasındaki süreyi ardımda bırakmıştım. İçimi ürperten sabah soğuğuna hazır değildim. Gene de inatla Akdağ’a doğru yürüyüşüme devam ettim. Beliren sabah güneşi umutlandırmıştı beni. Biliyordum ki dönüşümde sırtımdaki güneş sıcaklığıyla bu kez günbatısına doğru rahatlıkla yolları adımlayacaktım. 

İnatla çamurlu yola kadar ilerledim. Ötesine gidebilmek için bir patika aradım. İnsan izlerine baktım, ancak geçitsiz bir yerdeydim. Bunu bana göstermeye çalışan Tarçın’nın üstündeydi şimdi bakışlarım. O, benden ileriye gitmişti bile. Koklayıp duruyordu taşı toprağı. Sanki kılavuzluk ediyor, aradığım patika için bana yardımcı olmak istiyordu. 

Henüz onun dilini, duygularını keşfetmiş değildim. Bahçedaşları Çiko ile Maya’yı saf dışı bırakmıştı benimle yola çıkarken. Son anda sezinlemiştim onların bize eşlik etmesini istemediğini. Kendi aralarında garip bir iletişim vardı onların. Bunu gözlemleyebilmiştim her şeye rağmen. Konuk geldiğim evin ilk karşılayanları onlar olunca ister istemez ilgisiz kalamamıştım. Yakınlık ötesi bir duygululukla birkaç günümü geçireceğim yerin rengini, biçimini, kokusunu anlamaya kendimi böylesine vermek doğal gelmişti bana. Bir yerin yabancısı hissetmemek için ilk yaptığım budur benim ve bu yanımla sanki biraz da Tarçın’a benziyordum. 

Heidegger’i okumaya devam ediyordum burada da. Yol boyunca aklımdaydı onun “Varlık ve hiçlik karşısında ürpermeye devam etmeliyiz” düşüncesi. 

Ondan aldığım bir diğer düşünce de şuydu: Etrafınızı çevreleyen şeylerle gezintiye çıkmak. 

Şimdi bu düşünceye vermiştim kendimi. Yürümek, yolda olmak, bir yerin/mekânın diline tutulmak; saf gerçekliğin dilini yakalamaktan yana olduğumun nişanesiydi. 

Sonra, şunu da anlatmıyor muydu Heidegger; “insanın varoluşu” olgusu, yaşama uğraşı içinde ihmal edilmemeli, bilakis bütün canlılığı ve çeşitliliğiyle yaşamın esası olarak hep anımsanmalıdır.* İşte bu görüşten hareketle, yol boyunca başka düşüncelere taşındım durdum. 

Gelip kız kardeşimin Çaltıözü’ndeki bu düşevinde geçireceğim iki günümün ilk sabahında geçmişin izlerine dönme duygumun kabarması ise kuşkusuz nostalji ötesi bir duyguydu. 

Okuduğum kitabın aklımda kalan şu satırlarını yürüyüşüm sonrası eve döndüğümde kardeşimle paylaşmak istemiştim: “Geçmişin geri dönüşü her zaman kurtarıcı bir hatırlama anı değildir, bugünün baş göstermesi, bugünün yakalanmasıdır.”** 

İster istemez, ona bir önceki gün izlediğim France*** filmini anlatmak ve bir başınalığın bazen neden iyi gelebileceğini ona da hatırlatmak isteği doğdu içime; yemyeşil kırların ortasında dumanı tüten çayımızın eşliğinde, derin bir sohbet de böylece başlamış oldu... 

* Mimarlar İçin Heidegger, Adam Sharr; Çev.: Volkan Atmaca, 2013, YEM Yay., 130 s. 

** Geçmiş Zaman: Bellek Kültürü ve Özneye Dönüş Üzerine Bir Tartışma, Beatriz Sarlo; Çev.: Peral Bayaz Charum-Deniz Ekinci, 2012, Metis Yay., 106 s. 

*** Yönetmen Bruno Dumont’un “France” (2021) filmi.

Yazarın Son Yazıları

Türkiye’nin Doğu sorunu: Bu bir ‘Kürt reformu’ mu?

Yıllardır “sorun” olarak, temcit pilavı gibi ısıtılıp duran Kürt realitesi palyatif öneriler, siyasi manevralarla bugüne kadar taşındı.

Devamını Oku
05.12.2025
Kendi sesini bulmak

- Bu yazıyı bekleyen okuryazara

Devamını Oku
21.11.2025
Farkında olmak da erdemdir!

Bir çıyanı kınayamam.

Devamını Oku
07.11.2025
‘Labirent’ neyi anlatır?

Amin Maalouf, bir dünya romancısı.

Devamını Oku
24.10.2025
Suçlar, suçlular, müritler

Baştan başlayalım dilerseniz.

Devamını Oku
10.10.2025
Yazı yordamı

Her şey bir şeydir, belki de!

Devamını Oku
26.09.2025
Karanlığınız kadarsınız!

Borges, kendi körlüğünden söz ederken şunu diyordu...

Devamını Oku
12.09.2025
‘Ah, bu sessizliği anlat!’

'Nefes almak isteyen okur için...'

Devamını Oku
29.08.2025
Çürümenin göstergeleri

Türkiye’nin bugünkü gerçeği birçok açıdan irdelenmeye değer.

Devamını Oku
15.08.2025
Türkiye’den çürüme manzaraları: (1) Sayın dolandırıcı!

Size hanımefendi ya da beyefendi demeyeceğim çünkü siz bir hırsız, bir dolandırıcısınız!

Devamını Oku
01.08.2025
İroni değil, gerçek!

Bugün size, Anadoluhisarı’ndaki Şeyhülislam Yasincizâde Abdülvehhap Bey Yalısı’nda bir sabah kahvaltısında buluştuğum Ali Rıza Bozkurt ile yaptığımız uzun sohbetten söz etmek istiyorum.

Devamını Oku
18.07.2025
Cicero’nun cesareti var mı?

Lucius Cornelius Sulla dönemi; Roma’nın yozlaşmaya, siyasal erkin de çürümeye başladığı bir dönemdir.

Devamını Oku
04.07.2025
Geleceği kurmak için: Kütüphane

Şunu hemen söyleyeyim ki kütüphanem ile oldukça özel belgeler barındıran arşivimin bazı “açgözlü sahaflar”ın eline düşebileceği düşüncesinden dolayı endişeliyim!

Devamını Oku
20.06.2025
Aydınlanma nerede başladı, değişim nereye kadar?

Köy Enstitüleri bir uyanış hareketiydi. Tarım toplumu olan Türkiye’nin kırsal kalkınmasıyla değişim dönüşüme uğrayabileceğinin ilk hamlelerindendi.

Devamını Oku
06.06.2025
Kendimizi unutmamak için

Annem öldü.

Devamını Oku
23.05.2025
Benim İstanbul çağım

Benim İstanbul çağım

Devamını Oku
09.05.2025
‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

Devamını Oku
25.04.2025
Hayal değil, gerçek!

Hayal değil, gerçek!

Devamını Oku
11.04.2025
Sen beni dönüştür

Sen beni dönüştür

Devamını Oku
28.03.2025
‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

Devamını Oku
14.03.2025
Görebilseniz eğer...*

Görebilseniz eğer...*

Devamını Oku
25.02.2025
Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Devamını Oku
11.02.2025
Çaltıözü’de sabah

Çaltıözü’de sabah

Devamını Oku
28.01.2025
Kendi ‘kör kuyu’larımız

Kendi ‘kör kuyu’larımız

Devamını Oku
14.01.2025
Uğultulu zamanlar

Uğultulu zamanlar

Devamını Oku
31.12.2024
‘İlgilen ve ilişkilen’dir

‘İlgilen ve ilişkilen’dir

Devamını Oku
17.12.2024
‘Sen bana neler öğrettin?’

‘Sen bana neler öğrettin?’

Devamını Oku
03.12.2024
Anlatısız toplum

Anlatısız toplum

Devamını Oku
19.11.2024
‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

Devamını Oku
05.11.2024
Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Devamını Oku
22.10.2024
Edebi buluşmaların anlamı

Edebi buluşmaların anlamı

Devamını Oku
08.10.2024
Kötülüğü nerede aramalı?

Kötülüğü nerede aramalı?

Devamını Oku
24.09.2024
Kapitalizmin çirkin yüzü

Kapitalizmin çirkin yüzü

Devamını Oku
10.09.2024
Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Devamını Oku
27.08.2024
Belleğin çağrısı

Belleğin çağrısı

Devamını Oku
13.08.2024
Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Devamını Oku
30.07.2024
Eski sözlerde, yeni bakışlar

Eski sözlerde, yeni bakışlar

Devamını Oku
16.07.2024
CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

Devamını Oku
02.07.2024
Bir bahçe kurmak

Bir bahçe kurmak

Devamını Oku
18.06.2024
Bize dokunan hikâyeler...

Bize dokunan hikâyeler...

Devamını Oku
04.06.2024