Yılbaşında sevdiklerimize kitap almak, çok güzel bir armağan değil mi? Ama bir de armağan kitap var ki bu daha da güzel bir armağandır.

Armağan kitap, genellikle bir büyük başarıya imza atanlar için hazırlanır. Üniversitesi, kurumları, arkadaşları, dostları, öğrencileri, sevenleri tarafından kaleme alınan kitaptır. Bunun üniversite dışında da çok güzel örnekleri vardır. Örneğin bu yıl kuruluşunun 40. yılı olan Tüyap İstanbul Kitap Fuarı, 1988’den başlayarak her yılın onur yazarı için bir de armağan kitap yayımladı, bu konuda da bir öncülük yaptı.

Biliyorsunuzdur, Tüyap 1981’de Bülent Ünal, Bülent Tanla tarafından kuruldu. Demirtaş Ceyhun, danışmandı. Onun danışman olduğu dönemde Tüyap, Alpay Kabacalı tarafından ilki 1987 yılında Fazıl Hüsnü Dağlarca, ikincisi 1988’de Nadir Nadi için olmak üzere yılın onur yazarına armağan kitap yayımlamaya başladı.

Daha sonraki yıllarda Tanla ayrıldı, Bülent Ünal tek başına Tüyap’ın sahibi oldu, kitap aydınlığını Türkiye’ye yaymaya çalıştı. Demirtaş Ceyhun’dan sonra koordinatör olarak Deniz Kavukçuoğlu, danışman olarak Doğan Hızlan sorumluluk üstlendi. 

Armağan kitapların editörlüğü de Alpay Kabacalı’dan Enver Ercan’a geçti. Bu görevi şimdi Faruk Şüyün yürütüyor. 

Tüyap İstanbul Kitap Fuarı, iki yıldır pandemi yüzünden açılamıyor. Ama armağan kitap geleneği sürüyor. 38. Tüyap İstanbul Kitap Fuarı’nın Adnan Özyalçıner’e, 24. İzmir Tüyap Kitap Fuarı’nın da Hidayet Karakuş’a armağan kitapları yayımlandı.

BELGESEL FİLM GİBİ

Bugünlerde bir armağan kitap da gazeteci Gökmen Ulu’nun yazdığı Bir Kar Tanesinin Çığa Dönüşümü Müjdat Gezen (Sözcü Kitabevi) adını taşıyor. Müjdat Gezen çok yönlü ve tüm yaşamına tanık olanların tanıklıklarıyla ve yazarının anlattığına göre “analitik düşünceyle, puzzle gibi bir kurguyla” yazılmış. 

Gökmen Ulu, Alanur Olalı’dan Zülfü Livaneli’ye 45 sanatçıyla, Cansu Canan Cengiz’den Sırma Erman’a beş MSM öğrencisiyle kamera karşısında konuşmuş ve arşiv taraması yapıp kimi sanatçıların görüşlerini aktarmış. Sonra da bir belgesel film akışı gibi, benzerlerinden çok farklı bir kitap ortaya çıkmış.

MÜJDAT ADI NEREDEN GELİYOR?

Sanatçı bir aile içinde büyüyen Müjdat Gezen ve iki kardeşi, birer bayram günü doğmuşlar. Kendisi 29 Ekim Cumhuriyet, ağabeyi 30 Ağustos Zafer, ablası da Şeker Bayramı’nda dünyaya gözlerini açmış.

Kitapta ilk konuşan tanık Müjdat Gezen’in arkadaşı Halit Kıvanç. Kıvanç’ın ağabeyi Kemal Kıvanç, Müjdat Gezen’in babası Necdet Gezen ile arkadaşmış. Doğum odasının kapısı önünde birlikte merakla beklerken bir hemşire kucağında bir bebekle “Müjde müjde! Nur topu gibi bir oğlunuz oldu” diye haykırınca Necdet Gezen, coşkuyla atılmış, “Müjde değil, Müjdat, Müjdat” demiş. Böylece adı Müjdat olarak konmuş. 

Müjdat Gezen kitabını okudukça gerçekten bir kar tanesinin nasıl çığa dönüştüğünü görüyor, verdiği mücadeleye hayran kalıyorsunuz... Tepeden tırnağa Atatürk ve Cumhuriyet sevgisiyle dolu; demokrasi, laiklik, çağdaş eğitim, insan hakları, insan sevgisi için sanat yapan Müjdat Gezen’i tanıdıkça daha çok seviyorsunuz.

Bu arada geçen hafta başladığım bana gelen kitaplardan bir demeti daha teşekkürlerimle birlikte sunuyorum: Osman Şahin 47 Hadisesi/Kuvayi Milliye Köyü Arslanköy’de Sandık Olayı, Prof. Dr. Hikmet Sami Türk Devrim Kanunları, Göknur Gündoğan/Murat Yankı Türkiye Onoturizm Rehberi, Meliha Akay Doğu İstanbul’un Batısı, Erkan Özerman İzmirli Dario, Mehmet Güler Taş Üşümesi, Kirkor Yeteroğlu Kırık Çan, Ebru Çaloğlu Arkabahçe, Aynur Kuzu Güven Son Yaprak, İbrahim Tığ Göl... Şimdilik de bu kadar.

Kitap armağan etmek de almak da armağan kitap konusu olmak da ayrı ayrı çok güzel! En güzeli de Müjdat Gezen olmak... Ya da Müjdat Gezen gibi devrimci, yürekli sanatçı olmak...