Hikmet Altınkaynak

Son olsun artık!

20 Ekim 2022 Perşembe

Yönetsel bölünümle 1980 yılına kadar Türkiye, 67 ilden oluşuyordu, günümüzde ise 81 ile ulaştı. 82. il için adaylar sırada. Önce Zonguldak’a bağlı ilçe olan Bartın, 1991’de il yapıldı. Geçen hafta cuma günü hepimizi yasa boğan maden ocağının patladığı Amasra ise Bartın’ın dört güzel ilçesinden biri. Buradaki maden ocağı patlamasında 41 işçimizi yitirdik. Bu ilk değildi. Ama son olsun artık!

Daha önce yine bu iktidar döneminde 2014’te Soma’daki patlamada 301 emekçimiz can verdi. Yargılama sekiz yıl sürdü. Geç gelen adalet, adalet değildir denir. Tıpkı öyle oldu. Geç gelmesi bir yana, suçlular ödüllendirildi!

Bu yetmedi, işçilerimizin yitirilmesi, 21. yüzyılda bilim ve teknolojinin olağanüstü geliştiği bu dönemde suç “kader planlaması”na atıldı!? Devleti anayasasıyla, yasalarıyla, kurallarıyla değil de kendi inançlarıyla yönetmeye kalkanların böylesi açıklamaları insan aklıyla alay etmek değil mi?

Zonguldak öteden beri kara elmasın merkezi olsa da teknolojinin kurallarına uyulmuyorsa, gereken önlemler alınmıyorsa, hep felaketin merkezi oldu/olacaktır. Grizu patlaması olması gerekmez. Madende ya da değil, tüm çalışanların sağlık koşulları titizlikle yerine getirilmezse, anayasal suç işlenmiş olur. Çünkü herkesin “sağlıklı yaşamaya hakkı” vardır. Bu uluslararası yasalarla, anayasamızla güvence altına alınmıştır.

RÜŞTÜ ONUR

Zonguldak adı geçince iki değerli şair Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu’yu anmamak olmaz. Bu iki şair arkadaş Zonguldak Kömür İşletmeleri’nde memur olarak çalıştılar. Grizu patlamalarında değil ama sağlıksız koşullar yüzünden vereme yakalanıp iyileşemeyerek öldüler. Rüştü Onur 22, Muzaffer Tayyip Uslu 24 yaşında yaşama veda ettiler. Onların dramatik öyküsünü Yılmaz Erdoğan, Kelebeğin Rüyası adlı filminde anlattı (2014). Gözyaşlarınızı akıtmadan izlemek olanaksızdı.

Bu iki şairin edebiyat öğretmeni Behçet Necatigil, geleceği görmüş olmalı ki şu dizleri yazmıştı:

“Bir şair yaşamıştı Zonguldak’ta

Adı Rüştü Onur’du

Bilseydi hatırlanacağını

Ölümden sonra

Memnun olurdu.”

Adı değil hatırlanmak, adına dernek kurulan sayılı edebiyatçılarımızdan biri oldu Rüştü Onur. Şiire de yaşama olduğu gibi, büyük bir tutkuyla bağlıydı. Ne var ki genç yaşta yaşamını yitirişi edebiyat dünyasını çok sarstı. Salâh Birsel’den Necati Cumalı’ya Oktay Akbal’dan Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya, Nurullah Ataç’tan Behçet Necatigil’e onun üstüne yazılar, şiirler, kitaplar yazdılar. Sağlığında Rüştü Onur’un yayımlamayı düşündüğü ama bir türlü gerçekleştiremediği Şehir adlı dergiyi 18 yıldır yayımlayan şair, yazar, gazeteci İbrahim Tığ, hemşerisi şaire ve bu konuya yıllardır emek harcıyor. Kutlamamız gerekir.

İBRAHİM TIĞ

Rüştü Onur gibi İbrahim Tığ da Zonguldak Devrek doğumlu (1970). Okudu mimar oldu, gazetecilik yaptı. Devrek’te, günlük Bölge Haber gazetesini kurdu, yönetti. Sürekli basın kartı sahibi. Beş şiir, iki öykü, iki derleme kitabı var. Yerli ve yabancı dört ödülü bulunuyor. Şu anda elimde 3. baskısı olan (Kaynak Yayınları, Mart 2020) Rüştü Onur kitabını yayımladı. Rüştü Onur’un Şiirleri, Yazıları, Mektupları ve Ardından Yazılanlar’ı bu kitapta bir araya getirdi. Şairin çok kısa yaşamını bizlere anımsattı, unutturmadı. Eline, yüreğine sağlık.

Rüştü Onur ve Cumhuriyet’in birinci kuşak şair ve yazarlarının, ortaya koyduğu yapıtlar, yaydığı ışıklar gibi, umarım günümüzün şair ve yazarlarının ürünleri de çok etkin olur da ülke ufkunu taşkömürü gibi kapkara kaplayan katmerli cahillik, derin yoksulluk, savrulan yönetim sona erer; güneşli günler gelir. Maden ocağı patlamaları sona erer. Canımız da paramız da değerlenir, yaşam koşulları ucuzlar...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Okullar tatildeyken... 26 Ocak 2023

Günün Köşe Yazıları