Tek Başına Ölmek

18 Eylül 2012 Salı
\n

\n

Hans Falladanın Küçük Adam Ne Oldu Sanaromanından Yılmaz Onayın sahneye uyarladığı müzikli oyunu, 1981de ASTta izlemiştim. Hikâye 1930larda, Almanyada, işsizliğin arttığı, sol arayışın yaygınlaştığı, gerginliğin çatışmalara yol açtığı, buna karşın faşizmin güçlenmeye başladığı ortamda geçer. Bir işçi kızla küçük burjuva gencin aşkı ve evliliği temelinde ekonomik, siyasi, toplumsal karmaşanın sıradan insanların hayatını nasıl altüst ettiğini görürüz.

\n

Fallada, geçen yıl neredeyse unutulmuş eseri Herkes Tek Başına Ölürile yeniden gündeme geldi. Roman kimi elyazmalarının bulunmasından sonra 2011de yeniden düzenlenerek ilk kez tam metin olarak basıldı. Almanyanın ardından da hemen tüm dünyada ve bu arada Ahmet Arpadın usta işi çevirisiyle Türkçede yayımlandı. Bu 607 sayfalık kitabı yeni okudum. Başlayınca hızla akıyor. Çünkü romandaki olaylar bugün hem dünya halklarının hem de bizim yaşadıklarımıza çok benziyor.

\n

***

\n

Anna ve Otto Quangel kendi hallerinde bir çift. Tek çocukları Nazi ordusunda asker. Bir gün yaşamlarını değiştirecek acı haber gelir. Oğulları savaşta ölmüştür. Yüreği yanan Anne Quangel, mektuptaki Oğlunuz vatanı uğruna canını vermiş bir kahraman, cesur bir askerdiyolunda sözlere isyan eder: Örnek askermiş, kahramanca şehit olmuşmuş... Yalan, her şey yalan. Bunlara, lanet olası savaşa sizler neden oldunuz!

\n

Baba Quangel oğlunun ölümüne tepki olarak küçük kartpostallar hazırlamaya karar verir. Amacı halkı Nazi vahşetine karşı uyarmaktır. Karısı da katılır ona. İlk kartpostallarına Führer oğlumuzu öldürdü yazarlar. Çabalarının amacına ulaşacağından emin değildirler. Ama iki kişi de olsalar boyun eğmeyeceklerdir. Kartı alan kişilerin çoğunun hemen polise götüreceği kesindir. Yine de ister istemez okunacaktır ve insanlar herkesin Führerin peşinden gitmediğini, ona karşı çıkan, direnenler olduğunu göreceklerdir.

\n

Toplumda, büyük bir korku hâkimdir. Gerçekten de çiftin iki yıl boyunca hazırlayıp dağıttığı yüzlerce kartın tamamı polise ulaştırılır. Yaptıkları önceleri önemsemez ama sonunda yakalanıp Gestaponun eline düşerler.

\n

Sorgulamalar sırasında Ottoya; arkasına partiyi, orduyu, SS ve SAyı almış olan Führerle savaşmanın bir farenin bir fille savaşmasına benzediğini söyler polis komiseri. Öyledir. Dar gelirli, yapayalnız, yaşlıca bir ana baba, körlemesine Hitlerin peşinden gidenlerden ayrılmış, kendilerini Nazi devletinin dev çarkına karşı umutsuz bir savaşın içine atmışlardır. Ama bir süre sonra fil fareden rahatsız olmuş, uykuları kaçmıştır ya!

\n

***

\n

Küçükinsanların avukatı olarak tanımlanan Fallada, Nazilerin tehlikeli saydığı bir yazardı. Zor bir hayatı oldu, baskı gördü, parasızlık çekti ama yazarlık vicdanı hep diri kaldı. 1946’da savaş bittiğinde kısa süre içinde yazdığı ve ölümünden az önce basılan Herkes Tek Başına Ölürü, Berlinli işçi bir karı kocanın 1940-1942 arasında sürdürdüğü yasadışı eylemin Gestapo dosyalarındaki kayıtlarına dayanarak kurguladığını söylemişti. Roman, baskıcı düzenler tarafından ezilen küçük insanın ahlaki zorunluluk ve insan haklarına sahip çıkmak adına elinden gelen her şeyi yapması gerektiğini savunuyor. Öte yandan, küçük çıkarlar, duygusal şartlanmalar ve verilen yalan sözlerle büyülenen sıradan çoğunluğun zulmün egemenliğini nasıl kabullenip desteklediğini, insani duygularını nasıl olup da yitirdiğini çok iyi anlatıyor.

\n

Herkes Tek Başına Ölür / Hans Fallada

\n

Everest Yayınları, Ekim 2011

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 8 Ocak 2013
Burhan Günel 1 Ocak 2013
Edebiyatın Sağı Solu 25 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları