Uğur Mumcu’nun Yakaladığı İpucu

23 Ocak 2021 Cumartesi

Nakşibendi tarikatına bağlı Turgut Özal’ın ANAP’ı iktidardaydı. Uğur Mumcu, 4 Temmuz 1985’te, Cumhuriyet okurlarına, “nur ayini” yaptığı savı ile gözaltına alındıktan sonra yargılanıp aklanan eski İzmir Milli Eğitim Müdürü Aysal Aytaç’ın Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’ne atandığını duyuruyordu...

Uğur Mumcu, birçok konuda olduğu gibi, o gün Aysal Aytaç’ın adını yazmakla, ileride Türkiye’nin başına örülecek çorapların ilk ipucunu yakalamış oluyordu. Aysal Aytaç, Fethullahçıların önemli adamlarından biriydi.

Oğlu Önder Aytaç da babasının izini sürdü. AKP döneminde Polis Akademisi Dekan Yardımlığı’na yükseltildi. Yine AKP iktidarında, CHP’den ayrılıp AKP’ye geçen Ertuğrul Günay’ın bakanlığı sırasında Kültür Bakanlığı Müsteşar  Yardımcılığı’na getirildi. Taraf gazetesinde yazılar yazdı. Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’nda Emniyet amiri olan Emrullah Uslu’nun da yakın arkadaşıydı. 

Her ikisi de, TSK’nin yurtsever kadrolarının tasfiyesine ve birçok laik Cumhuriyet yanlısı ismin yıllarca cezaevlerinde tutulmasına neden olan uyduruk soruşturmaların başrollerini üstlenen Fethullahçı casusluk cemaatinin önde gelenlerindendi. 

Önder Aytaç, yurtdışına kaçtı. Bugün kırmızı bültenle aranıyor.

Bizse yarın, bu yurdun aydınlık geleceği için yaşamını yitiren Uğur Mumcu’yu derin bir özlemle, saygıyla, sevgiyle bir kez daha anacağız. 

AİHM Kararına Uymayan Yargıç

Fikri Sağlar duruşmaya türban ile giren yargıcı eleştirince hem kendi partisi CHP dahil siyaset alanında yalnız bırakıldı hem de hakkında soruşturma açıldı.

Oysa hukuk, Fikri Sağlar’ın yanında. Sağlar’ı yalnız bırakanlar ve soruşturma açanlar da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği ve Türkiye’nin uygulaması zorunlu olan karara aykırı davranıyorlar.

AİHM, 2004 yılında TC Anayasası’nın 2, 4, 10/1, 24/1-4 maddelerine, laiklik ve eşitlik ilkelerine dayanarak, kamusal alanda türban takılmasına sınır getirilmesini “İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Koruma Sözleşmesi”ne uygun bulmuştu.

Dönemin AİHM Başkanı Jean Paul Costa, 2010’da Habertürk’e yaptığı açıklamada, AİHM kararı çerçevesinde, TC Anayasası’nın ilgili maddelerinde değişiklik yapılmadığı sürece, Türkiye’de türbanı serbest bırakan bir düzenlemeye gidilemeyeceğini vurgulamıştı. Costa, yine anayasada bir değişiklik yapılmadığı sürece türban serbestisinin AİHM kararının ihlali anlamına geleceğini de söylemişti.

Aradan geçen süre içinde AİHM kararına dayanak olan TC Anayasası’nın ilgili maddelerinde hiçbir değişiklik yapılmamasına karşın, türban Saray iktidarınca kamusal alanda serbest bırakıldı.

Böylece, “kadın haklarına ve laik yaşam anlayışına sıkı bir şekilde bağlı olduğunu belirten bir toplumda, diğerlerinin haklarının korunması ve kamu düzeninin devamı”nı sağlayan değerleri ve ilkeleri savunmak için kişinin dinini ifade etme özgürlüğüne kısıtlamalar getirilebileceğine ilişkin AİHM kararı ihlal edildi ve edilmeye devam ediyor. 

Fikri Sağlar’ın eleştirdiği türbanlı yargıç da bu ihlale eylemli katılmış oluyor. Hem de Saray’daki AKP’linin “Kendimizi başka yerlerde değil, Avrupa’da görüyor, geleceğimizi Avrupa ile birlikte kurmayı tasavvur ediyoruz” dediği bir dönemde.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları