Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisini cumhurbaşkanı adayı yaptırma şapkasından çıkardığı milletvekilleri teker teker AKP’ye giriyor.
Son örneklerden biri Serap Yazıcı Özbudun.
Kendisi, casusluk cemaatinin düzenlediği Abant Platformu toplantılarının gediklilerinden.
Casusluk cemaatinin başı Fethullah Gülen’in onursal başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın gerçekleştirdiği Abant Platformu’nun 2012’de yapılan toplantısında yer almıştı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun görevlendirmesiyle CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak ile PM üyesi Muhammed Çakmak’ın da katıldıkları o toplantıda “Yeni Anayasa Platformu üyesi” olarak bir başka isim daha dikkat çekiyordu: Bugünün Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum.
Serap Yazıcı Özbudun, aynı platformun 2010’daki toplantısında da boy göstermişti. Kılıçdaroğlu’nun son seçimlerde CHP listesinden milletvekili seçtirdiği dönemin AKP’li Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in konuşmasıyla açılan toplantının başlığı “Vesayet ve Demokrasi”ydi. Toplantıda, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararların TBMM’nin iradesine ipotek koyduğu gerekçesiyle Meclis tarafından tanınmaması önerisi de gündeme gelmişti. (Bu öneri, yıllar sonra AKP-MHP-HÜDA PAR ittifakı tarafından yerine getirildi.)
Orada yaptığı konuşmada yeni bir anayasaya gerek duyulduğuna değinen Serap Yazıcı, işte bu düşüncesini yaşama geçirmek ve dolayısıyla Saray’dakini bir kez daha seçtirmek amacıyla AKP’ye yönetici atanmıştır.
Bu arada... AKP’nin FETÖ ile mücadele ettiği masalı yutturulmaya devam etmektedir.
YENI TÜRKİYE SÖYLEMİ KİMİN?
Türkiye’deki soruşturmalar, tutuklamalar, yasaklamalar, İmralı ile pazarlıklar gibi gelişmeleri Saray’ın “yeni Türkiye” yaratıldığına ilişkin sanrısı ile özdeşleştirmek gerekiyor.
Son kongrede dile getirdiği “Bu yeni Türkiye’ye alışmak zorundasınız” sözü de zaten bu sanrıya dayanıyor.
Okuyucularımız anımsar; Turgut Özal da “alışacaksınız, alışacaksınız” diyerek iktidarının sonsuz olduğunu düşünüyordu. Oysa, halk çok geçmeden onun iktidarını alaşağı etmişti.
Saray’dakinin, hiç alışmayacağımız “yeni Türkiye”den ne kastettiği çeşitli konuşmalarından biliniyor: 1923 devrimi ile kurulan demokratik, laik, çağdaş Cumhuriyet yıkılacak, yerine Saray düzeni konacak.
Bir yerde şöyle demişti:
“İdeolojilerine uygun suni bir tarih icat etmeye çalışıyorlardı. Milletimizi inancından ve kültüründen uzaklaştırma peşinde koşuyorlardı.”
Benzer bir değerlendirmeyi, İmralı’daki, son çağrısında Cumhuriyete yönelttiği suçlamalarla yaptı.
Bu “yeni Türkiye” söylemini biz, ülkemizde CİA operasyon şefliği yapmış olan Graham Fuller’in “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” kitabından anımsıyoruz. Fuller’e göre Atatürk, “Türkiye üzerinde ülkenin İslami ve Osmanlı geçmişi hakkında bir ulusal hafıza kaybına yol açmış bir tür ‘kültürel lobotomi’ (beynin bir kısmını çıkarma)” sergilemişti.
Kitabında bol bol Fethullah Gülen güzellemesi yapan Fuller, Türkiye’nin, Kemalist ideolojik aşırılıkları törpüleyen, milletin Cumhuriyet öncesi geçmişiyle daha rahat ve normal ilişkiye geçmesini sağlayan bir sürece girdiğini de yazmıştı.
İşte son günlerde, artırılan baskı ile birlikte daha sık gündeme getirilen, Cumhuriyeti reddederek dinci-etnikçi temele dayanan “yeni Türkiye” budur.
YENİ TEKERLEME
Bir diplomasız bir diplomalıya, bre diplomalı, gel sen diplomasız ol, ben diplomalı; bir benbenistan açayım, demiş.
