
İmralı’daki, iktidardakilerin yere göğe sığdıramadığı çağrısında, ulusdevlete karşı kalkıştığını açıkça itiraf etti. Cumhuriyet ve ulus devlet “tek tipçi” imiş. O yüzden on binlerce insanın ölümüne yol açmışlar.
Hayretler içinde kalmamak olası değil!
Şiddetle ayrılıkçılığa yol açmış bir adam ve örgüt, Türkiye’de sanki yokmuş, hiç olmamış gibi kardeşliğin ve barışın simgesi durumuna getirildi.
Bir yandan muhalif belediye başkanları örgüt üyesi olmakla suçlanıp tutuklanırken diğer yandan örgütün başındaki hükümlüye, diğer hükümlüler ile birlikte cezaevinden kamuoyuna poz verdiriliyor. Dahası, barış ve kardeşlik meleği yerine konuyorlar.
Kim izin veriyor, kim olanak tanıyor bütün bunlara?
CHP lideri Özgür Özel açıkladı: Devlet adına tam yetkili bir kişi ve dört kişilik heyet, İmralı’daki ve PKK ile 1 yıldır görüşmeleri sürdürüyormuş. Dahası, Anayasa Mahkemesi’nin bir üyesi, Yargıtay’dan üyeler, 20’nin üzerinde hukukçudan oluşan bir masa da çalışma yapıyormuş.
Oysa terör örgütü PKK ile görüşmeleri başlatan Devlet Bahçeli’ye kulak verirseniz ortada pazarlık filan yok! Şöyle diyor:
“Devletin pazarlık yapmayacağını bilmeyecek kadar fikren, kalben, aklen ve vicdanen kurumuş ve kokuşmuş çevrelerin absürt hamaset tuzaklarına düşmeden Türk ve Türkiye Yüzyılı elbirliğiyle, güçbirliğiyle tesis ve temin edilecektir.”
Madem pazarlık yok, DEM’li Tuncer Bakırhan neden, “Artık hukuki ve siyasi düzenlemeler de bir an önce hayata geçirilmelidir. Bu konuda Meclis’e tarihi bir rol düşüyor” diyor?
“Hukuksal ve siyasal düzenlemeler”den kasıt, AKP’li eski Başbakan Binali Yıldırım’ın anayasadaki vatandaşlık tanımının değiştirilmesi önerisi mi, umut hakkı mı, örgüt üyelerine af mı, Saray’daki AKP’linin ömür boyu seçilmesi mi?
Yoksa bu dile getirilenlerin hepsi, MHP sözcülerinin vatandaşlık tanımını tartışmaya açan Binali Yıldırım’a karşı söyledikleri gibi bir saçmalama hali mi?
İş saçmalamaya kadar gidecekti, öyleyse niye başlatıldı bu pazarlıklar?
Saray’dakine bakarsanız, emperyalizmin kanlı oyununu bozuyorlarmış.
Emperyalizmin kanlı oyuncağı olmuş adamla oyun kuruyorlar, bunu yutmayanlar da “aklen ve vicdanen kurumuş ve kokuşmuş çevre” oluyor, öyle mi?
Ortada aklen kurumuşlar varsa eğer onlar, siyasi çıkarlar uğruna terör örgütü ile pazarlık edenlerdir.
KOZMİK ODAYI AÇANLARIN YASASI
İfade özgürlüğüne ve özel yaşama karışmaya neden olacak bir siber güvenlik yasası getiriyorlar.
Getirenler kim?
Casusluk cemaati FETÖ aracılığıyla devletin kozmik odasına girip devletin en gizli bilgilerinin yabancıların eline geçmesine neden olanlar.
Meclis’te yasayı savunan kim?
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dedikleri için gencecik subayların ordudan atılması için perde gerisinde en çok kulis yaptığı dile getirilen, Türk subaylarının başına çuval geçirmiş ABD generalinin elinden göğsüne “liyakat” madalyası takılmış eski Genelkurmay başkanı!
Ne günlere kaldık!
BAHAR GELECEK
Anayasaya ve de Anayasa Mahkemesi kararlarına bile uyulmayan ülkede, gazeteci Suat Toktaş, yaklaşık bir ay hapiste boşu boşuna tutulduktan sonra beraat etti.
Yattığının hesabını kim soracak?
Bir şey söyleyeyim mi?
Ankara’nın dağlarında sarı çiğdemler açtı. Bahar geliyor demektir.
Baharlar, kışın hesabını sorarlar.