“Bundan santrfor mu olur? Direği koysanız daha fazla gol atar” şeklinde yakışıksız olduğu kadar kişi haklarına saldırı içeren karalamalara karşı Hakan Şükür’ü nasıl savunduğum Cumhuriyet’in 90’lı yıllarındaki sayılarında kayıtlıdır. 1986 yılında henüz Sakaryaspor genç takımı oyuncusuyken F. Bahçe’ye önerdiğim yazı da gazetemizde var. Hakan Şükür’ü savunurken yalnız kaldığım günleri hiç unutmam. Sonra zaten herkes sahiplendi, onu savunmama gerek kalmadı. Futbolculuktan sonra yorumculuğa soyundu. Bu işi çok da iyi yapıyordu. Akıcı konuşması ve olayları birbiriyle ilişkilendirmedeki zekâ kıvraklığı, herkesin yorumcu olduğu bir ortamda onun farkını ortaya koyuyordu. Çok az televizyon izleyen biri olarak Hakan Şükür’ün TRT’deki yorumlarını kaçırmamak için özen gösteriyordum.
Ona iki kez gücendim. Biri yaptığı ‘kral düğünü’yle ilintiliydi. O zaman çok büyük bir servet sayılacak, 150 milyarlık bir para karşılığında düğün yapmış, ben de bir eleştiri yazısı yazmıştım. Böyle bir parayı harcayarak gösteri yapmak Şükür’ün dünya görüşüyle de bağdaşmıyordu. Bir iş yaptığı zaman çoğunlukla dış baskıdan gelebilecek tepkileri hesaplayabilen Hakan Şükür’ün öyle bir düğün gerçekleştirmesini yadırgamış, kaygılanmıştım.
Şimdilerde de başka bir büyük yanlışa imza atıyor Şükür. Spor dünyasına mal olmuş bir futbolcunun milletvekili olması zaten baştan yanlıştı. Hakan Şükür gibi ‘sporcu’ların partili olması benim anlayacağım bir durum değildir. Bu söylediğim sanatçılar için de geçerlidir. Haydi oldun. O zaman bari olduğun yerde kal. Ulusla sözleşme imzalamış bir milletvekilinin bir özel kanalla yeni bir anlaşma yapması etik de değil, politik de... Sporu ve sporcu haklarını korumak için milletvekili olan hiçbir eski sporcu, spor adına anlamlı bir adım atmamıştır. Hakan Şükür Meclis’te yapamadıklarını Lig TV’de mi gerçekleştirecek? Peki, o zaman Meclis’te onun görevini kim üstlenecek? Sözü uzatmanın hiçbir anlamı yok. Hakan Şükür ikisinden birini seçmek zorundadır. Ya Meclis ya da Lig TV... Eğer ikisini birlikte yürütmeye kalkarsa benzersiz bilge devrimci büyük Atatürk’ün Meclisini de, kendisine oy ve gönül verenleri de hafife almış olur...
