Bir ülkenin tarihindeki en yeni olay, insanlarının belleğinde en çok yer etmiş olandır. Bunun zaman kavramıyla ilgisi yoktur. Bazen bir yıl önce yaşanmış bir olay insanların belleğinden silinir gider. 

Tam tersi de mümkündür... Bir asır önceki olay ve onun kahramanı halkın belleğinde o kadar tazedir ki dün olmuş gibidir. Kuşaktan kuşağa aktarılır. Efsaneleşmekten öte halkın bilincine yerleşir. Öyle yerleşir ki, geçmiş değil, gelecek olur!

Öyle yerleşir ki akıl olur, bilim olur, kitap olur, pusula olur...

19 Mayıs 1919 öyle bir tarihtir. 

O gün Mustafa Kemal Atatürk’ün başlattığı geleceğe yolculuk, dün başlamış kadar yeni, yarına uzanacak kadar günceldir!

***

Nedir 1919 ruhu?

Her şeyden önce bağımsızlıktır... Dünya savaşından yıkımlarla çıkmış, 17 milyonluk nüfusu 12 milyona inmiş, bütün ordularını yitirmiş, devlet organlarının tümü emperyalizme teslim olmuş bir ülkede, “Bağımsızlık benim karakterimdir” diyebilmek ancak Mustafa Kemal’in harcıdır.

Her şeyden önce umuttur... İnsan korktukça tutsaklaşır, umut ettikçe özgürleşir. Korku bedene girdi mi her şeyden korku üretir. O yüzden korkunun gözleri çoktur. İnsan korkuyla bakmaya başladı mı elindeki gücün de farkına varmaz. Korku onu yer bitirir. Uğur Mumcu o yüzden, “Korkak bin kez, cesur bir kez ölür” sözünü şiar edinmiştir. Buna karşın umut da üretkendir. Korkunun gözleri çoksa umudun da yüreği büyüktür. Bütün zorluklar umudun önünde saygıyla eğilir. Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkarken yüreğinde taşıdığı umut bütün engellerden yüksekti.

Her şeyden önce başarıya inanmaktır... Yeryüzünde hiçbir enerji başarıya inanmak kadar güçlü değildir. İnsan başarıya inandı mı, sadece ona giden yolu bulmakla uğraşır. Yol yoksa açar. Yol engelliyse yıkar.

Her şeyden önce milletine güven vermektir. Güven, sadece arkadaş ilişkilerinin değil toplumsal hareketlerin de en önemli motorudur. Güven, bir kullanımlıktır. Yitirdiniz mi yerine koymanız zor olur. Mustafa Kemal milletine öylesine güven verdi ki, çünkü kendisine çok güveniyordu. O güveni aldı, milletine verdi ve seslendi:

Her şeyi seninle yaptım!

***

Bütün bunları aklın ve bilimin ışığında harmanlayan Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 104. yılı bize bir şey daha söylüyor:

O artık yüzyılın değil, yüzyılların lideri!

Yaptıklarının üzerinden on yıllar değil, yüzyıl geçti ve hâlâ belleklerde taptaze... 

Bu yıl 19 Mayıs’ı 28 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanı seçiminin atmosferinde kutladık. 

Sınırlarını kanla çizdiğimizi bu topraklarda hep birlikte barış içinde yaşamak istiyoruz. Sandıktan kutuplaşma değil, kucaklaşma çıksın istiyoruz. Seçmene sadece şu üç soruya vicdanında yanıt vererek sandığa mutlaka gitmesini öneriyoruz:

- Kurtuluş Savaşı’nı keşke Yunan kazansaydı diyen bir zihniyet Cumhuriyetin 100. yılını nasıl bir anlayışla kutlar?

- 21. yüzyılda da güncelliğini koruyan, Türkiye Cumhuriyeti devletinin tapu senedi olan Lozan’a, bu anlaşmanın kaybedenleri bile saygıyla bakarken ülke içinde şaşı bakan bir anlayışı benimsiyor musun?

- Yunan kazansaydı Lozan değil, Sevr uygulanacaktı. Lozan’ı mı istersin Sevr’i mi? 

Başka sorumuz yok!