Müjde... Yine AB’ye giriyoruz!

12 Temmuz 2023 Çarşamba

Litvanya’nın başkenti Vilnius’taki NATO zirvesi, uzun süredir buzdolabına kaldırılmış olan Türkiye-AB ve Türkiye-ABD ilişkilerinin yeniden şekillendiği bir sürece dönüştü.

Erdoğan, birbiriyle doğrudan bağlantısı olmayan konuları yana yana, üst üste koydu. Bunların ne anlama geldiği belli olmasa da medyası aracılığıyla büyük bir başarı elde ettiğini duyurdu.

AB-ABD’ye kafa tutuyormuş gibi yaparak seçimlere giren Erdoğan, seçimden sonra da onlara çanak tutarak yeni bir yol haritası oluşturmaya çalışıyor.

Öncelikle altını çizelim, bu tam da Batı’nın istediği bir durum. Zira Erdoğan’la Türkiye, müzakere edilen ülke değil, pazarlık yapılan ülke durumuna geldi.

Pazarlık konularının tümü kamuoyuna açıklanmış değil. 7 maddelik özel bir protokolden söz ediliyor.

***

İktidar medyası iki gündür Türkiye’nin bütün isteklerinin yerine getirildiğini, bunun karşılığında İsveç’in NATO üyeliğine Erdoğan’ın “evet” dediğini yazıyor. Yerine gelen istekler özetle şöyle:

-İsveç terör örgütlerine destek vermeyecek, Türkiye’nin mücadelesine omuz verecek.

-NATO’da terörle mücadele koordinatörü atanacak.

-Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinin önü açılacak.

Bunların hiçbiri somut, ölçülebilir, denetlenebilir şeyler değil.

Gerek İsveç gerekse AB, terörle mücadele bağlamında daha önce de defalarca destek mesajı vermişti.

AB’ye tam üyelik ise yeninden raflardan inip vitrindeki yerini almış görünüyor. AKP iktidarının 2002’den 2007’ye dek başlıca tutamağı AB’ye tam üyelikti. Kendisini iktidarda tutmak ve yaptığı her şeyi yasalmış gibi göstermek için AB sürecini eldiven ve merdiven olarak kullandı. Bu yolla devlet kurumları içindeki bütün denetleme mekanizmalarını yok etti. Devlete hâkim olmak için AB sürecine muhtaçlığı bitince de elinin tersiyle itti.

Bu durum elbette AB’nin de işine geliyordu! AB, içine almayacağı ama kol mesafesinde duracak bir Türkiye istiyor.

NATO zirvesi sonrasında AB’de önümüz nasıl açılacak?

Bugüne kadar nasıl açıldıysa öyle!

2002’den 2007’ye yılda iki kez AB’ye giriyorduk. Haziran ve aralık zirvelerinde verilen her fotoğraf, aynı zamanda AB’ye girişin göstergesiydi.

Fotoğrafa girdin mi AB’ye de girmiş oluyorsun!

ABD ile de F-35’ler için verdiğimiz 1.5 milyar doların üzerine soğuk kola içtikten sonra başlayan “buzlaşma”, pazar akşamı Erdoğan-Biden telefon görüşmesinden sonra “uzlaşma” havasına girmiş görünüyor.

Düne kadar yapılan açıklamalar, perde gerisinde başka ne tür pazarlıkların yapıldığı sorusuna yanıt vermiyordu. Öngörümüz o ki iş Türkiye’nin ekonomik darboğaza girmesinde düğümlendi!

***

Erdoğan’ın yeniden AB sürecini anımsaması, akla ister istemez şu soruyu getiriyor:

20 yılda aldığımız yol, bir arpa boyuna ulaştı mı?

Hayır... Tam tersine ileriye değil geriye doğru hayli mesafe kat edildi!

20 yıl önce “reformcu” olarak görülen bir Erdoğan vardı. Şimdi AB-ABD-NATO da biliyor ki karşılarında bir “şahsım” var. Her şeyi onunla görüşüp, gerekli pazarlığı yapıp halledebiliyorlar.

Batı kurumlarını Türkiye’nin ne kadar demokratikleştiği ilgilendirmiyor, Türkiye’yi hangi alanda ne kadar kullanabilecekleri ilgilendiriyor.

AKP ve Batı bir kere daha Türkiye’ye karşı anlaştı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yargıtay’da kanun kim? 16 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları