“Bir gün yeryüzündeki doğal hayat bitecek. Her şey insan kokmaya başlayacak. İşte o gün insan için hayatta kalma mücadelesinin başlangıcı olacak...”
19. yüzyılın ortasında Amerika’da “beyaz adam”ın yerlilerden toprak istemesi üzerine Kızılderili lideri Seattle’ın ABD başkanına yazdığı mektuptaki bu bölümün güncel hale geldiği bir süreçteyiz.
Kaz Dağları’ndan Murat Dağı’na insanın ulaşmakta zorluk çektiği için bir nebze doğallığını korumuş alanlar da tehdit altında.
Seattle’ın söylediği gibi bir an her yerin insan kokusu ile dolduğunu düşünün!
Yeryüzü yaşanmaz bir hal almaz mı?
AKP iktidarının en acımasız baktığı alanların başında doğa geliyor. Artık, “Yaş kesen baş keser” yok, “Yaş kesen hoş keser” var... Artık, “Türbe yeşili” yok, “Dolar yeşili” var...
AKP’nin doğal güzellikleri nasıl katlettiğinin en somut göstergesi, Uzungöl’dür. Artık çevresi yeşil halkalarla dolu bir Uzungöl yok, her tarafına beton pranga geçirilmiş bir Uzungöl var...

***

Gündemdeki göl, Salda...
Gölün özellikleri artık biliniyor; derinliğinden kumunun Mars özelliklerine kadar pek çok bakımdan dünya sıralamasında...
Salda Gölü halen mevcut yasalarımızla olabilecek iki güçlü koruma kalkanına sahip. 2873 sayılı Milli Parklar Koruma Kanunu çerçevesinde tabiat parkı. Bunun yanında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında 1. derecede sit alanı.
Bu iki yasal koruma çerçevesinde Salda Gölü’ne, çivi çakmak yasak.
Hal böyleyken burada “Millet bahçesi yapacağız” deyip gerekçesini de şöyle açıkladılar:
“Gölü korumak istiyoruz!”
Yalan söylemenin bile bir adabı vardır. Bunun adı yalandan öte, halkı hiçbir şeyden anlamayan, ne söylenirse inanan bir aptal yerine koymak...
1 Ağustos günü Salda Gölü’ne millet bahçesi yapılması için ihale açıldı. 7 şirket ihaleye sokuldu. Önümüzdeki günlerde, muhtemelen ihaleden önce işi almasına karar verilen şirket ya da şirketler ilan edilecek.
Türkiye’nin doğal güzelliklerine duyarlı herkesin Salda Gölü’ne göz göre göre saplanmaya girişilen hançeri tutması, buna izin vermemesi gerekiyor.

***

Salda Gölü, sadece derinliğiyle değil, iç akıntılarıyla da bilinir. Biraz açılırsanız sizi çeker alır. Yüzme bilmeyene acımaz. Nice kendine çok güvenen gençler, nice bilinçsizce kendisini mavi beyaz berrak sulara bırakan çocuklar Salda’ya açılmış, geri dönememiştir.
Doğa da Salda Gölü gibidir, yanlışa katlanmaz. Atalar sözüdür:
Doğa affetmez!
Salda Gölü’nde de doğanın kanunları geçerlidir. Bugün Salda’yı TOKİ ile kuşattığınızı sanırsınız...
Yarın Salda, bunun hesabını size sorar...
Toroslar’ın eteğinde açan bu güzelim Salda Gölü’ne, mavinin beyazın en berrak renkleriyle bezenmiş Salda gülüne kıymayın.
Gölün hemen kıyısındaki Sultan Pınarı’nın, soğuk gür suyu akmaya devam etsin. Yarın Sultan Pınarı’nın yerine Sultan Plaza açılırsa, torunlarınız daha mı mutlu olacak?
Gölün etrafındaki dağlarda doğan pınarların çoğu kurudu. Bu gidişle hiç kalmayacak. O pınarlar ki, elinizi soktuğunuzda tek tek beş taş alamazsınız, o kadar soğuktu.
Salda Gölü’nün yüzölçümü 44 kilometrekare. Beton ve Şehircilik Bakanlığı 300 kilometrekareyi kapsama alanı içine aldı.
Soruyoruz:
Millet bahçesi 300 kilometrekare olmayacağına göre, başka ne yapacaksınız?
Bölgeye gelip giden Katar kaynaklı emlak simsarlarının amacı ne?
Ortada bahçe, çevresinde özel siteler mi olacak?
İktidara sesleniyoruz:
Gelin Salda Gölü’ne büyük bir iyilik yapın; hiçbir şey yapmayın!