1977 seçimleri, Cumhuriyet Halk Partisi’nin tek başına iktidar olmaya en fazla yaklaştığı seçim oldu. Alınan yüzde 41 oy ile 213 milletvekili çıkarılmış ve sadece 13 eksikle hükümet kurulamamıştı.

Elde edilen başarıda en büyük pay, partinin halktan ve emekten yana slogan ve politikalarla seçime gitmesiydi. Ortanın solu fikrinin savunucularından Bülent Ecevit’in liderliğe gelmesiyle kullanılmaya başlayan “Toprak işleyenin su kullananın” veya “Ne ezen ne ezilen insanca hakça düzen” gibi sloganlar seçmeni partiye çekmiş ve CHP uzun yıllar sonra yüzde 40 barajını aşarak seçimi önde bitirmişti. 

SİYASETE YANSIMASI

12 Eylül, CHP de dahil olmak üzere solun bütün unsurlarını yok etti ve toplum üzerinde sistemli bir muhafazakârlaştırma politikası izledi. Bunun politikaya yansıması sol fikirlerin marjinalleştirilmesi ve merkez sol partilerin her geçen gün biraz daha sağa kayması şeklinde gerçekleşti. Yetmişli yılların CHP’sinin haktan emekten yana lideri Ecevit bile partisinin kapısına kilit vuran Kenan Evren’i ziyaret etmiş ve darbenin liderini bir bakıma meşrulaştırmıştı. 

1992’de yeniden kurulan ve Deniz Baykal’ın liderlik ettiği CHP ise izlediği politikalarla soldan ve sosyal demokrasiden gittikçe uzaklaşıyor ve nihayetinde parti 1999’da baraj altında kalıyordu.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığa gelmesi partide bu bakımdan bir değişim sağlamadı. Aksine partinin üst kademelerine sağ kesimden ciddi katılımlar oldu. Milli Görüş kökenli, eski AKP’li ve merkez sağdan birçok isim önemli görevlere getirildi ve izlenen politika da bu şartlara göre belirlendi.

Fakat herkesin de gördüğü gibi sağa açılmak CHP’ye seçim kazandırmadı. Aksine bu politika, özellikle de seçim sonuçlarıyla birlikte parti içerisinde önemli tartışmaların kapısını açmış oldu. Görülüyor ki önümüzdeki kurultay sürecinde en çok dile getirilecek sorunlardan biri de bu olacak.

CHP artık sağa açılarak seçim kazanamayacağını anlamalıdır. Çünkü halk nezdinde, CHP’nin gelmeye çalıştığı noktada seneler boyunca bir milim bile kıpırdamadan duran sağcı adresler fazlasıyla mevcut olup bunun bir benzerine yönelmek gereksiz görülmektedir. 

Gelir dengesinin günden güne bozulduğu, emekçi kitlelerin gittikçe fakirleştiği, nasıl para kazandıkları bile tam olarak belli olmayan birtakım yeni zenginlerin alabildiğince pervasızlaştığı günümüz Türkiye’sinde emekten yana tavır almak CHP’nin öncelikli görevidir. 

YİTİRİLEN BAĞLAR

1977 seçimleri bir tesadüf değildi. Halk, CHP’nin kendi hak ve çıkarlarını savunduğunu hissetmiş ve aradaki bağ bu şekilde kurulmuştu. Bugün partiye oy verenlerin önemli bir bölümü de dahil olmak üzere ne yazık ki bu bağdan eser yok. Yakınlaşmanın sağlanabilmesi için en önemli şart ise emekten, eşitlikten, Aydınlanmadan yana tavrın tekrar su yüzüne çıkarılmasıdır.

KADİR SERKAN SELÇUK