Fazla kimsenin bilmediği bir müzik grubu keşfedersiniz. Bazen de kıyıda kalmış bir film ya da kitap bulursunuz. Hem başkaları bilmesin size özel kalsın istersiniz hem de bir iki kişiyle de olsun bu garip keşfinizi paylaşmayı dilersiniz.
Yeni Şafak’ta yazan Yusuf Kaplan benim için bu çeşitten biriydi. Ne yalan söyleyeyim senelerdir gizli neşe kaynağımdı. Şöhreti yayılır da herkes ondan bahseder ve bu eğlence elimden alınır diye hep korktum. Yazıp ettiklerini sadece dar bir arkadaş çevresiyle paylaştım. Yusuf Kaplan’ı vicdanımda hep bir sır gibi sakladım.
Ancak kendisiyle yaşadığım mutlu anların hızla tükenmekte olduğunun da içten içe farkındaydım. Cevherlerin eninde sonunda parlaklıklarıyla göz almak gibi bir huyları vardır ve Sayın Kaplan da buna istisna değil.
Dün belki Aydın Engin’in köşesinde okumuşsunuzdur. Artık Sayın Kaplan, âlemi tenvir eden bir mücevher parçası. Hak edilmiş ancak biraz gecikmiş yazarlık şöhretine sonunda ulaştı. Bana da kıskançlıkla bilinmesin de bir tek ben ve birkaç arkadaşım eğlenmeye devam etsin diye üzerine titrediğim Yusuf Bey’i hüzünle karışık bir gururla izlemek düştü.
Evlenip de kendine yuva kuran ya da ilk maaşını kazanan bir evlat ne hissettirirse bana onu hissettirdi.
Benim kaybım ve fakat kitlelerin büyük kazancı.
Sayın Kaplan’ı gündeme taşıyan Erasmus programı hakkında yaptığı yorumlar oldu.
Efendim Erasmus Avrupa’da geçerli bir öğrenci programı. Bir memleketteki öğrenci bir ya da iki dönem başka bir memleketteki üniversitede eğitim görebiliyor. Gittiği yerde aldığı dersleri memleketinde saydırabiliyor.
İyi biliyorum zira üç sene üniversitede Erasmus koordinatörlüğü yaptım. Hem bizden giden öğrencilerin hem de oradan gelenlerin aldıkları dersleri onayladım, not karnelerini hazırladım.
Geçen hafta AB Komisyonu Sözcüsü Pia Ahrenkilde Hansen bir Erasmus değerlendirmesi yaptı.
Seneler boyunca programa katılanların yüksek bir oranının başka ülkelerde iş kurdukları, yabancı ülkelerde yaşamakta zorluk çekmedikleri anlaşılmış. Daha ilginci, Erasmus’a katılan öğrencilerin yaklaşık üçte birinin eşleri ya da sevgilileriyle Erasmus sayesinde tanışmış olması. Programın başından beri bu tanışmalar sonucunda dünyaya yaklaşık bir milyon bebeğin geldiği söyleniyor.
Geçen yüzyıl iki defa birbirini gırtlaklayan Avrupa halkları beraber eğitim görüyor, birbirlerine âşık oluyor ve evet sevişip çocuk yapıyorlar.
Dostça, barış içinde yaşayıp gidiyorlar yani.
Buraya kadar sorun yok. Sorun yok ama Yusuf Kaplan var. Siyasal İslamın entelektüel cephanesinin sınırlarını çizenlerden biri Yusuf Bey. Önce Twitter’da sonra da Yeni Şafak’ta konuyu ele alıyor ve diyor ki:
“Erasmus bursu alan öğrenciler arasındaki gayr-ı meşrû ilişkiden 1 milyon (!) çocuk doğmuş! Skandal bu!”
Yetmez ekliyor:
“Erasmus projesi, eğitim projesi değil, yozlaşma, cinselliği putlaştırma, cinsellik peşinde koşturan ‘ahmaklar sürüsü’ yetiştirme projesidir!”.
Yusuf Bey, öğrenciler yabancı ülkelere gitsin başka kültürleri tanısın istemiyor besbelli.
Bence sebebi açık. Kendisi 90’ların başında senelerce İngiltere’de kalıp doktora yapmış.
Belli ki artık ne olduysa orada olmuş. Yusuf Bey’i bu satırları yazmaya yaban ellerde başına gelenler sevk etmiş olmalı.
Yoksa yurtdışında bulunmanın bir “ahmak sürüsü” yetiştirmeyeceğini en iyi kendisinden bilmesi gerek.
Gülüm Yusuf Kaplan,
Gözüm Yusuf Kaplan.
Bir millet bu imdat çığlığına kulak kesildi. Hadi anlat da aş şu travmanı.
Bak, Aydın Engin oturdu hafta sonunu ve köşesini sana ayırdı. Babacan adamdır. Ben de hem yurtdışında okudum hem de Erasmusçuluk yaptım. Halden anlarız.
Neler yaptılar sana? Ne işler geldi başına?
Anlat bize vallahi açılırsın.
Hasretle gözlerinden öperim.
Anlat Açılırsın
Yazarın Son Yazıları
Tutuklu yargı
Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor
Kimiz biz?
Trump gidiyor mu?
Milli birlik
Gemi ve kaptan
Yazık ettiniz efendiler
Krizin faturası
Trump, Erdoğan, Brunson
Brunson meselesi
Yapalım yargıda şeyini...
Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken
Anayasa yok
Afrika tipi başkanlık
Muhalefet partilerinin hali
Yılgınlık
Soylu ne yapıyor?
Nasıl olacak?
Demokrasi. Şimdi!
Büyük uzlaşmaya doğru
Bir hafta kala
Az kaldı
İhtimaller
Adayı alkışlamak
En tuhaf seçim
Akıldışı
Nedir bu ‘senaryo’?
Gençlik Bayramı
Tekme
Seçime damgasını vuranlar
Bir umut
T A M A M derken
Sıkıcı manifesto
Devlet imkânı
100 bin imza?
Teşhis ve tedavi
İlk tur, ikinci tur
Biraz dinlen
Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi
Cin şişeden çıktı