Tiyatroculuğu Hemen Öğrenenler - 2
Ülkü Tamer
Son Köşe Yazıları

Tiyatroculuğu Hemen Öğrenenler - 2

23.06.2012 03:41
Güncellenme:
Takip Et:
\n

Geçen haftaki yazım hiç ummadığım bir ilgiyle karşılandı. Birçok okurum devlet-tiyatro ilişkisini örnekleyen başka anılar olup olmadığını sordu. Var elbet... Hepsini yayımlamaya kalksam yıl sonuna kadar başka konuda yazamam. En iyisi bugün de dört ustadan birer örnek verip bu konuyu kapatalım.

\n

***

\n

Mehmet Karaca:

\n

Eskiden bir şehre gittiğimiz zaman oranın emniyet amirini ziyaret eder, oynayacağımız oyunların, topluluğumuzdaki sanatçıların adlarını verirdik. Liste dikkatle incelenir, sakıncalı bir ad olup olmadığı araştırılırdı.

\n

Adanada oynayacağız. Listemizi hazırladık, emniyet amirine gittik. Oyunlar ve yazarları: Bay/Bayan, Mahmut Yesari... Emir, Yusuf Sururi... Çardaş, Emmerich Kallman... Şen Dul, Franz Lehar...

\n

Emniyet amiri listeye baktı. Sonra, Sizin kanunlardan haberiniz yok mu?” dedi. Yabancı çalıştırıyorsunuz.

\n

Aman, efendim, dedik, aramızda hiç yabancı yok.

\n

Olmaz olur mu? Baksanıza, kendiniz yazmışsınız. Hadi, Mahmut Yesariyle Yusuf Sururiye bir diyeceğim yok. Türk oldukları belli. Ama bu Kallmanla Lehar ne oluyor? Üstelik itiraf bile etmişsiniz. Fransız Lehar diye.

\n

Ne kadar anlatmaya çalıştıysak olmadı. Emniyet amiri Çardaş ile Şen Dula izin vermedi. Biz de sadece Bay/Bayanla Emiri oynamakla yetindik.

\n

***

\n

Muzaffer Hepgüler:

\n

İstanbul Tiyatrosuyla İzmir turnesindeyiz. Fuar bahçesinde oynuyoruz. Bir gece Vali oyunu seyredecek dediler. Hoşumuza gitti tabii. İlk sırayı valiye, ailesine ve maiyetine ayırdık.

\n

Oyun saati geldi çattı. Vali yok. Beş dakika, on dakika bekledik. Seyirci başladı alkışlamaya, tempo tutmaya. Neden sonra, yirmi dakika gecikmeyle vali ve yanındakiler teşrif ettiler. Perdeyi açtık.

\n

Oyundan sonra vali kulise geldi. Geciktiği, bizi de, seyircileri de beklettiği için özür dilemeye bile gerek görmedi. Gülerek, Hani siz tiyatrocular Atatürkü bile beklemeden perdenizi açmışsınız dedi. Beni niye beklediniz?

\n

Celal Bey dayanamadı, “Beyefendi,diye gürledi, O Atatürktü. Sanata da, sanatkâra da hürmeti vardı. Kendisinin beklenmemesini, perdenin tam zamanında açılmasını anlardı. Bunun için tiyatrocuları bir de tebrik ederdi. Şimdi onun gibi devlet adamları nerede? Kim bilir ne kompleksler içindedirler. Hürmet, tebrik bir yana, bir de başımıza çorap örerler.

\n

***

\n

Aziz Basmacı:

\n

Konya Ereğlisi’nde oynuyoruz. Ben baba rolündeyim. Bir ara cinnet getiriyorum. Tabancamı çekip karımla kızımı vurmaya kalkıyorum.

\n

O sahne geldi. Ben tam tabancamı çekip kızıma doğrultmuştum ki, salondan Hooop! diye bir ses yükseldi. Çabuk! Engel olun!

\n

Ne olduğumu anlamadan üç polisle bir bekçi üşüştü tepeme. İkisi ellerimi tutuyor, biri boğazımı sıkıyor, fedakâr bekçi de kızımın önüne geçmiş, ona siper oluyor.

\n

Polislerden biri, Tesirsiz hale getirdik, amirimdiye bağırdı.

\n

Gayretle kendimi biraz toparladım. Ne oluyor? diye bağırdım. Biz burada temsil veriyoruz.

\n

Sonradan emniyet müdürü olduğunu öğrendiğim zat, salondan, Bırakalım da katil ol, öyle mi? diye seslendi. Sonra ekledi: Siz sanatkârlar belli olmazsınız... Kendini kaptırıp tabancayı ateşlersen ne olacak? Ben Ankaraya nasıl hesap veririm? Temsil bahanesiyle gözümün önünde adam vurdular mı diyeceğim?

\n

Kaymakamın araya girmesiyle iş tatlıya bağlandı. Biz de oyuna devam ettik.

\n

***

\n

Ulvi Uraz:

\n

Sansür dönemiydi. Oynanacak oyunların her sayfasında cumhuriyet başsavcılığının damgası bulunurdu. Karl Ebertin Ankara Radyosunda mikrofona koyacağı bir oyunun, Shakespearein Othellosunun sansür iznini almak için Basın-Yayın Genel Müdürlüğüne gittim.

\n

Bir yetkili izin verilmediğini söyledi.

\n

Nedenini sordum.

\n

Oyun müstehcenmiş!

\n

Karl Ebert, böyle bir şeyin olabileceğine inanamadı tabii.

\n

Oyunun sansürden geçmesi de yetmezdi. Devlet Tiyatrosunda Oktay Rifatın Kadınlar Arasındasını oynamak için gerekli izinleri almıştık. Ama oyun, dönemin Milli Eğitim Bakanının hoşuna gitmemiş. Sansürden geçmiş oyunu sahneden kaldırttı.

\n

Yine aynı Bakan, Amphitrionun sahnelenmesine de izin vermedi. Moliere sol propaganda yapıyormuş meğer!

\n\n

Yazarın Son Yazıları

Notlar...

Devamını Oku
05.01.2013
Yoksul Köylü

Devamını Oku
29.12.2012
Hep Andığımız Memet Fuat

Devamını Oku
22.12.2012
Mücap-Adile- Selim

Devamını Oku
15.12.2012
Bir Tiyatro Anısı

Devamını Oku
08.12.2012
Doğru Bir Seçim

Devamını Oku
24.11.2012
Yeni Bir Kitaplık

Devamını Oku
17.11.2012
AST Yarım Yüzyılı Devirdi

Devamını Oku
10.11.2012
Sağım Solum Şair

Devamını Oku
03.11.2012
Bir Bayram Anısı

Devamını Oku
27.10.2012
Anılar: Adnan Özyalçıner

Devamını Oku
20.10.2012
Şen Olasın Halep Şehri

Devamını Oku
06.10.2012
Yaşasın Kurşunkalem!

Devamını Oku
29.09.2012
Sıfırcı Hoca'nın Sazenuşhan'ı

Devamını Oku
22.09.2012
Önce Dilinizi Öğrenin

Devamını Oku
15.09.2012
'Güneşin ve Ateşin Tadı'

Devamını Oku
08.09.2012
Genç Yazarlara

Devamını Oku
01.09.2012
Antep

Devamını Oku
25.08.2012
Tiyatronun Büyülü Işığıydı

Devamını Oku
18.08.2012
Kitabevi-Okur DeğilKitapçı-Okur İlişkisi

Devamını Oku
11.08.2012
Arif Güzel'leri Yaşatmalıyız

Devamını Oku
04.08.2012
Frankfurt Hazırlıkları Başladı

Devamını Oku
28.07.2012
Güle Güle Dodo

Devamını Oku
21.07.2012
Hiç Ödün Vermedi

Devamını Oku
14.07.2012
Vüs'at O. Bener...

Devamını Oku
07.07.2012
Peride Celâl (30.06.2012)

Devamını Oku
30.06.2012
Tiyatroculuğu Hemen Öğrenenler - 2

Devamını Oku
23.06.2012
Tiyatroculuğu Hemen Öğrenenler

Devamını Oku
16.06.2012
Tiyatroya Destek

Devamını Oku
09.06.2012
Üç Ölüm

Devamını Oku
02.06.2012
Gece Kimin Sahibi?

Devamını Oku
26.05.2012
Öğretmen (19.05.2012)

Devamını Oku
19.05.2012
Altunizade Maçları

Devamını Oku
12.05.2012
Sanat Yaşamın Bir Parçası Olmalı

Devamını Oku
05.05.2012
'Kolayca Yayımlatan' Yazarlar (21.04.2012)

Devamını Oku
21.04.2012
'Kolayca Yayımlatan' Yazarlar (21.04.2012)

Devamını Oku
21.04.2012
Hakkı Telif Beyefendi Nerede?

Devamını Oku
07.04.2012
Ortalık Barbara Cartland'lardan Geçilmiyor

Devamını Oku
31.03.2012
Baskının Yaratıcısı ve Uygulayıcısıydı

Devamını Oku
17.03.2012
Gazanfer Özcan'ı Gülümseyerek Anmak

Devamını Oku
18.02.2012