Koalisyon ve taksimetre

11 Haziran 2015 Perşembe

Siyasetçinin iki durumda, “devlet adamı” olma şansı ayağına gelir:
• Koalisyon görüşmeleri sırasında.
• Ülkesini yurtdışında temsil ederken.
Bunlara bir tane daha eklendi:
Seçim sonrası şokuna giren Cumhurbaşkanı’nı kapandığı sarayından çıkartan siyasetçi de “devlet adamı”dır.

***

Eski Dışişleri Bakanı Deniz Baykal, “Halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı” sıfatlı ve Başkomutan unvanlı Tayyip Erdoğan’ı ayağına değilse bile Dışişleri Konutu’na getirdi.
“Devlet Adamlığı”nın konjonktürel değil “fıtratında” olduğunu kanıtladı.
Bu sayede, seçimlerin en önemli sonucuna milletçe tanık olduk. Sadece burnu değil gövdesi de Kaf Dağı’nda olan Tayyip Bey’in süngüsünün iyice düştüğünü gördük.
Bize bu olanağı sağlayan Baykal’a teşekkür etmek ama yine de çok dikkatli omak gerek.
Tayyip Bey’in Saray’dan çıkıp bir anlamda Baykal’ın ayağına gitmesi, o hastalıklı “itibar ve iktidar aşkından tasarruf” edeceğini göstermiyor.
Onun bu aşamada amacı, zihinlere kazınan gözü kara ve partizan Cumhurbaşkanı izlenimini mümkünse Baykal’ın eli ile silmek.
“Her türlü koalisyona sıcak baktığını” ve “erken seçim yanlısı” olmadığını da Baykal’a verdiği izlenim üzerinden kamuoyuna ilan etmek.

***

Allah’ın sopası zaten yok ama seçmenin de yok.
Sadece oyu var.
Vakti saati gelince azgın muktedirleri oyum oyum oyacağı oyu.
Seçim sonuçları elde Kuranıkerim meydanlarda dolanan Tayyip Bey’i “mushaf çarpmışa” çevirdi.
Ve ancak 3. günün sonunda kendine gelebildi.
Şimdi, kaçak sarayında ne tür bir şeytani hesapla partisini yeniden toparlamanın hesabını yapıyor.
Ama artık çok geç.
Kendi eliyle yırttığı, lime lime ettiği toplumsal ve siyasal doku artık dikiş tutmayacak.
2002 ve 2007 seçimlerinde “Menderes’in, Özalın devamıyım” diye oy topladı.
Ağzına Erbakan’ı hiç alamadı.
Amacı Demirel’in deyimi ile “tapulu araziye” konmaktı.
Bunu “baraj” sayesinde başardı da...
2002’de sadece yüzde 34 oy aldı ve 363 milletvekili çıkardı.
Meclis’in 2/3’ünü ele geçirdi.
Şimdi yüzde 41 aldığı halde aynı barajda boğulmak üzere.
Onu tek kurtaracak, CHP içinde patlak verecek tartışmalar ile MHP- HDP’nin şımarıklıkları olacaktır.

***

Tayyip Bey’in elinde bir koz daha vardır:
Rakip partilerin “Nafile turlarla oyalanması ve 45 gün kuralının işletilmesi!”
Çünkü Bülent Arınç’ın dediği gibi “AK Parti, iktidar olmaya hem mecbur hem mahkûm!”
İktidar olmak derken “iktidarın parçası” olmayı kastediyor elbette.
13 yılın onca pisliğinin ortaya saçılmasını önlemenin, hakara-makaracılardan ayakkabı kutularının hesabını sormaya engel olmanın tek yolu budur!..
Çünkü koalisyon için protokol ve ortak bir hükümet programı kabul etmeyi gerektiriyor.
Bu programa elbette Saray’ın tahliyesi, örneğin Et Balık Kurumu’na veya Çocuk Esirgeme Kurumu’na verilmesi, Burak’ın gemilerine el konulması veya Bilal’in vakfının Vakıflar’a devredilmesi yazılamayacak.

***

CHP’de “En uygun ortaklık MHP ile mi, yoksa HDP ile mi, peki ya AKP?” tartışması sürerken Abdullah Gül’ün eski danışmanı Ahmet Takan, Tayyip Bey’in “AKP’de kongre hazırlığına ve Davutoğlu’nun koltuğu Binali Yıldırım ve Numan Kurtulmuş’a devretme hesabına” dikkat çekti.
Elbette böyle bir kongrenin yeni bir hatta iki parti birden doğurması mümkün.
Türk siyasi tarihi iktidar partilerinin doğurganlığının da tarihidir.
Demokrat Parti CHP’den çıkmıştır.
Ve daha sonraki yıllarda nicesi: Hürriyet Partisi, Güven Partisi, Halkçı Parti, Sosyal Demokrat Halkçı Parti ve Demokratik Sol Parti...
Sağda da doğurganlık fena değildir:
Hür Demokrat Parti (1986), Büyük Değişim Partisi (1994) , Yeni Parti (1997), Yeniden Doğuş Partisi (2002), Genç Parti, Demokrat Türkiye Partisi (2005), Hürriyet ve Değişim Partisi, Aydınlık Türkiye Partisi, Halkın Sesi Partisi.

***

Hangi partilerle nasıl bir hükümet formülü gerçekleşecek?
Bunu taraflar bile bilmiyor.
Zamana karşı bir yarış ve şeytana bile parmak ısırtacak hesaplar var. Hangi hesabın sonu nelere gebe?
Aceleye gerek yok.
Henüz 45 gün için taksimetre çalışmıyor?
Hangi partilerle nasıl bir hükümet formülü gerçekleşecek?
Bunu taraflar bile bilmiyor.
Zamana karşı bir yarış ve şeytana bile parmak ısırtacak hesaplar var.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erdoğannâme... 14 Nisan 2024
At binenin 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları