İkiyüzlü olmak ayıp, birinci yüzyılı Cumhuriyetimizin. Kutluyoruz.
Son seçime göre yüzde 48’imiz candan gönülden kutluyor. Yüzde 52’imizin tümü değil ama temsilen AKP iktidarı da “kendi hedefi”ni kutluyor. Başarıyla karpuz gibi ikiye bölündük. İki tarafın da artık kendi hedefi var.
İktidarın dünkü mitingi çok kalabalıktı ve sembolikti. Devletler mesajlarını sembollerle verirler. Ama bu tür mesajlar kendi halkına değil, başka devletlere verilir.
Dün, asırlık en büyük bayramın arifesiydi. Adına olan nefret yüzünden yok edilen Atatürk Havaalanı arazisinde on binlerin katılımıyla bir miting yapıldı. Bebek, çocuk, yaşlı demeden dünyanın gözü önünde İsrail devletinin işlediği kitlesel cinayetler lanetlendi.
İyi de oldu.
Keşke seçilen zaman ve zemin, her zamanki bir taşla iki kuş fırsatçılığına kurban edilmeseydi!...
HEM KEL HEM FODUL
Bu iktidar neyse odur. Hem kel hem foduldur.
Aslında baştan beri hep açık oynadılar. “Dava, davamız” deyip durdular. Dava, dünya rekoru kırılan hakaret davaları ile “davasız mahkûmiyet” davaları değildi. Aslında “dava”yı 2011 seçim bildirgelerinde “Hedef 2023” diye açıklamışlardı.
“Laik Cumhuriyetimizin 100. yılını onurlandıracaklar!” diye sevinen iyimserlerimiz de oldu. Sıradan bir takıyye deyip geçildi.
Baklayı ağzından ilk çıkaran Reyiz’in o dönemdeki sağ kolu (kısa kolu) ve stratejik derinlik şeysi Ahmet Davutoğlu oldu:
“Son yüz yıl (1923-2023) kapatılması gereken bir parantezdir!” (Yeni Şafak, 28.02.2013)
Ardından Reyiz’in gözdesi olma sevdasıyla yanıp tutuşan bakan, vekil, danışman, yanaşman ne kadar zevat zerzevat varsa “Parantez kapanacak” diye tekrarladı durdu. “Parantez kapanacak” demek, “Laik Cumhuriyetin defteri dürülecek!” demekti. Affedersiniz, “Eşek değilseniz anlayın!” demekti.
Anlaşılsın diye bu kez ortalığı yerli yersiz “Dünya Lideri”, “Ümmetin Önderi” afişleri sardı. “Dünya Lideri” güzel de “Ümmetin Önderi” neyin nesi?
Anayasada “millet” var. “Ümmet” ise Diyanet İslam Ansiklopedisi’nde şöyle tanımlanıyor: “İmam kelimesi ile aynı köktendir. Her peygamber bir imam, bir rehberdir. Ona tabi olanlar da onun ümmetidir.”
HATİM VAR FATİHA YOK
Bu sözü kim piyasaya sürdüyse amacı Büyük Ortadoğu Projesi’ne hizmettir, ülkeyi Ortadoğu’nun ümmetler deryasına çekmektir. Bunu Reyiz de sezmiş olmalı ki “Ona dokunmak ibadettir!” diyen zırtapozlara pek yüz vermedi. Ancak bu kez de uyanık bir zırtapoz “Hedef 2023” ve “Parantezi kapatmak” gibi fazlasıyla iştah kabartıcı olan “narkoz” ile değiştirdi ifadeyi.
“Yüz yıllık narkozdan uyanmadınız” dedi. Tepkiler üzerine, sözüne perende attırıp kenara çekildi.
Parantezci resmi kurumlarımız da var. TC Ankara Valiliği, “Cumhuriyetimizin 100. Yılı Anma Programı” düzenledi: Kuranıkerim Tilaveti-100. yıl için 100 hatim duası, sergi vs.
Tilavet (yüksek sesle ve usülünce okumak) demek. Allah kabul etsin!
Ya hatim duası? Bitim, bitiş, sona eriş, son. Ölenin arkasından okunur.
Yani bir “parantezi kapama duası”! Yani iktidarın muradı olan “Hedef 2023”... Tam da 12’den!... Helal olsun TC Ankara valisine ve geçmiş olsun başkent ahalisine!
İkiyüzlülük Oscar Wilde’a göre kişiliği zenginleştirebilmenin en kestirme yoluymuş. Yüzüncü yılı ikiyüzlülükle kutlamak da maharet ister.
Bugün devlet zevatı Anıtkabir’e gidecek, çoğu da Anıtkabir tarihine geçmiş deyimle “sap gibi dikilecek”. Sonra da hep olduğu gibi on binler, yüz binler akın edecek. Yarından sonra da Cumhuriyetin 2. yüzyılından yemeye başlayacağız.
DEVLETLU DEVLET BEY
Partinin sabık kurucularından biri ile rastlaştık. Elini ayağını çekmiş siyasetten. Ama eski yuvasının dilini iyi biliyor:
“Rakamları sevmiyorlar. 13. cumhurbaşkanı da demediler. Niyetleri Cumhuriyeti sıfırlamak: TC, Atatürk’ten başladı, RTE’nin kurduğu Cumhuriyet de Erdoğan’dan başlayacakmış! Numara yok, numara çok. ‘Numarasız Cumhurbaşkanlığı’ numarası gibi bir de ‘Türkiye Yüzyılı’ diye tutturdular. 100. yılın önünü kesmek için!”
“Türkiye Yüzyılı”, “Ebed Müddet Devlet” demek. Maksat yüzüncü yılı perdelemek ve biraz da Devlet Bey’i memnun etmek
“İsimler kaderdir!” denir; Devlet Bey de sürekli “devletlu” olduğunu hissetmek istiyor. Devir “ittifak devri”, esas olan “müttefik memnuniyeti”!
Emeklisi, işçisi, işsizi, öğrencisi değil ama HÜDA PAR’dan DSP’ye herkes baş tacı!
