Konya’ya gider ve yüzlerce caminin önünden geçer de iki rekat namaz kılmazsan..
Suudi aşçılara bile bile parmak ısırtan mucizevi zemzem çorbasından bir kâse içmezsen..
Hiç zemzemli dondurma yalamadan dönersen..
“Zemzemin bile suyunu çıkarmış bu Konya” diye yazarsan..
Yüzlerce km yapıp partili partisiz onlarca Konyalı ile görüşerek yazdığın, “seçim nabzı” yazısı da elbet..
Balta ile sünnet edilmiş zürafaya döner.
Gazeten de casuslukla suçlanır..
Tarafsız Tayyip Bey de, Can’ın çanına ot tıkamaya yemin eder!

***

“Sayfaların Efendisi Ali Acar”ın Babıâli’ye kazandırdığı vecizedir:
“Kısalmayacak yazı, basılmayacak haber yoktur!”
Yeter ki hukuka, gazeteciliğin usul erkânına uygun olsun.
IŞİD bile kafayı koparmadan önce kurbanı haberdar ediyor.
Cumhuriyet için “Yeni Cumhuriyet” eleştirisi yapan yapana.
Bu gazetede ilk imzam kırk yıl önce çıkmıştı;
Korumaya çalıştığım inancım hâlâ şudur:
Cumhuriyet’in “yeniliği” ancak “bendenizdeki yenilik” kadardır!.

***

Komşu bir ülkeye sokulmuş tonlarca silahın elbette haberi olacak!
Bu gazetenin tarihi, bu tür haberlerin de tarihidir.
Ama “Yeni Cumhuriyet” kırk yıllık bir adamını, Başbakan’ın iline gönderip de yazdığı yazıyı, üstelik nezaketen de olsa uyarmadan hoyratça budamışsa bu anlamda sahiden “yeni”dir. (Üstelik, artık “Yazının devamı- tamamı ‘cumhuriyet. com. tr’de” gibi bir yol bile varken!)

***

Neyse...
Bura Babıâli’dir..
“Tam da Cumhurbaşkanı gazeteye savaş açmışken..”
Ve “Koyun can, kasap et derdinde!” durumuna da kolayca düşme / düşürülme tehlikesi vardır..
Uzatmayalım!
Tasalluta uğramış yazıdan bir iki parça sunmakla yetinelim..
Konya defterini kapatalım.

Kesik kesik Konya
Konya deyince “cami yaptırma- yaşatma sektörü”nden söz etmeden olmaz. Önce bir cami yaptırma derneği kuruluyor, sonra bağışlar toplanıyor.
Cami açılıyor.
Bu kez “cami derneği, yaşatma derneği”ne dönüşüyor.
Altındaki dükkânla da sürekli bir rant kapısı.
Bir de umre sektörü varmış!
Başarılı öğrencilere “takdirname” yerine “umrename”!
- Ne işe yarar bu “nane”? demeyin.
Sevap kazandırıyor. İlk avans da Mekke- Medine!
Konya her alanda sevap hesabı yapan bir kent.
Zemzem çorbası lokantaları var.
Hem karın doyuruyor, hem sevap kazanıyorsunuz.
Üstüne “zemzem suyu ile yoğurulmuş dondurma” yiyebiliyor, 2 liraya büfeden, pet şişede zemzem de içebiliyorsunuz.
Zemzemin suyunu çıkaran Konya elbette Davutoğlu gibi de bir başbakan çıkaracaktır!

***

Konya gerçekten iki kaleden biri:
Tayyip Bey Rize (yüzde 80.5); Konya (yüzde 74.6).

***

CHP adayı Dr. Hüsnü Bozkurt’un bir müjdesi de şu:
“Sandıkların yüzde 96’sına görevli bulundu!”
Ya kalan yüzde 4?
Ona da Allah kerim.
Ne de olsa bura Konya!

***

Davutoğlu’nun doğum yeri 4 bin 771 seçmenli Taşkent ilçesi.
Konyalılar sevindirik. İlk kez bir başbakan çıkıyor.
Erbakan aslen Sinoplu imiş!

***

Davutoğlu,“altın vuruşu” seçime 15 saat kala bu cumartesi Konya’da yapacakmış:
Konya’ya metro?
Elektrikli oto fabrikası?
Yolcu uçağı fabrikası?
Antalya’dan Tuzlu Su Tüneli ile Tuz Gölü’nü kurtarmak!?
MHP’li Prof. Gönen yemin billah, “Hiçbirinin planı, programı, fizibilitesi yok!” diyor.
Olsun!
Yok ama Konya’nın geleneğinde var.

***

CHP -MSP döneminde Erbakan da “100 bin tank- 100 bin uçak sözü” vermişti.
Başbakan Ecevit, paniğe kapımış, İskandinav gezisini yarıda bırakıp yurda dönmüş, nefes nefese sormuştu:
“Sayın Erbakan, ama biz bunları hiç görüşmemiştik. Hem o kadar uçak için önce yüzlerce havaalanı gerekiyor!”
Erbakan’ın yanıtı mı?
Bunu da yıllar sonra genel sekreteri iken, bizzat Ecevit’ten dinlemiştim:
Erbakan, “Merak buyurmayınız efendim” demiş, “Siyasette her zaman temenniye yer vardır!”

***

Bu seçim Tayyip Bey’in ağzındaki - aklındaki her şeyi temenniden ibaret bırakmak için son fırsattır!