Ukrayna savaşının arka planı
Alev Coşkun
Son Köşe Yazıları

Ukrayna savaşının arka planı

27.02.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Putin: Başka çaremiz kalmamıştı, hedeflere ulaşınca çekileceğiz

Zelenski: Hiçbir yerden yardım alamadık

Lavrov: Ateşkes için hazırız

Geçen salı günü Rusya, Ukrayna’ya karşı dört bir yandan hava ve kara saldırılarıyla savaş başlattı. 

Batı dünyası bu savaş hareketine karşı olduğunu sert bir biçimde belirtiyor, ancak askeri yönde eylemli bir harekette bulunmuyor, sadece Rusya’ya karşı ekonomik yaptırımlar uygulayacağını açıklıyor.

Bu işin esası nedir? Bu savaşı tetikleyen gelişmeler nelerdir? Konunun arka planında neler var? Bir çözümleme yapalım.

1991 yılında Sovyetler Birliği dağıldı, tek kutuplu bir dünya düzeni oluştu, ABD giderek dünyanın tek egemeni durumuna geldi.

‘RENKLİ DEVRİMLER’ 

Bu tek kutuplu dünya düzenini güçlendirmek amacıyla, Soros’un maddi ve Batılı devletlerin siyasal destekleriyle renkli devrimler öne çıktı…

Yugoslavya’da 2000 yılında “Buldozer Devrimi”, 2003 yılında Gürcistan’da “Gül Devrimi”, 2004’te Ukrayna’da, ”Turuncu Devrim” 2005’te Kırgızistan’da “Lale Devrimi” gerçekleşti.

Bu ülkelerde büyük ölçekli sokak gösterileri sonrası tartışmalı genel seçimlerle iktidarlar devrilmiş, Batı yanlısı, liberal kökenli siyasal iktidarlar oluşmuştu.

Rusya güçsüz kalmıştı, arka bahçesindeki bu gelişmelere karşı çıkamıyordu.

Avrupa’da eski Varşova Paktı üyeleri, Romanya, Polonya, Çekoslovakya ve Bulgaristan NATO’ya üye olarak kabul edildiler. Üçüncü dünya düşüncesinin ileri ülkesi Yugoslavya dört parçaya bölündü.

Bunlar yetmedi, NATO’nun 2008 tarihinde Bükreş toplantısında Gürcistan ve Ukrayna’nın da NATO’ya üye olma istemlerinin olumlu karşılanmasına karar verildi.

KUŞATMA POLİTİKASI

Sovyetler’in dağılması sonrası Rusya bir askeri çerçeveye alınmak isteniyordu. Yinelersek Çekoslovakya, Macaristan, Polonya, Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya, güneyde Arnavutluk, dağılan Yugoslavya, Slovenya, Hırvatistan, Karadağ ve Kuzey Makedonya ya NATO’ya alındı ya da AB’ye alındı.

ABD ve NATO, Rusya’ya karşı bir kuşatma politikası izliyor, özellikle Karadeniz’de denetimi ele geçirip Karadeniz’i bir NATO kapalı denizi durumuna sokma çabası içine giriyordu.

RUSYA’NIN TOPARLANMASI

Ancak zaman içinde Rusya kendisini toparlamış, ekonomisi göreceli olarak güçlenmiş, petrol ve doğalgaz alanında Avrupa’nın gereksinmelerine cevap verebilir düzeye ulaşmıştı..

2000’li yılların başında göreve gelen Putin yönetimi, deneyim, birikim ve süreklilik kazanmıştı… Nitekim, Rusya gelişmelere artık duraksamadan yanıt verebiliyordu. Gürcistan’da 2003 yılında başlayan renkli devrime karşı, Rusya karşılık vererek sınırda Ahbazya ve Güney Osetya’yı önce Gürcistan’dan kopardı ve ardından bağımsızlıklarını ilan eden bu özerk yönetimleri tanıdı…

Özellikle Ukrayna’nın NATO’ya alınmak istemesi ve Karadeniz’in NATO gölü durumuna getirilmesi karşısında Rusya stratejik kararlar almak durumunda kalıyordu.

RUSYA’NIN ÇEMBER İÇİNE ALINMASI

Bu gelişmeler karşısında, Rusya doğuda bir yandan Orta Asya Türk cumhuriyetleri, güneydoğuda Kafkaslar, Karadeniz’de Kırım ve Gürcistan, batıda ise Ukrayna sınırında önlemler alıyordu.

ABD Savunma Bakanı L. Austin, daha birkaç ay önce bu durumu şöyle belirtmişti: “Karadeniz, NATO’nun Doğu kanadıdır ve Karadeniz’in güvenliği ABD’nin ulusal çıkarıdır.” 

Unutulmamalıdır ki ülkelerin coğrafi konumları aslında o ülkenin stratejik önceliklerini de saptar ve dikta ettirir. 

Bu durumda Rusya için en önemli stratejik bölgeler Kafkasya, Kırım Yarımadası ve batıda Ukrayna sınırı olarak ortaya çıkıyordu. Rusya kendisine dayatılan bu çemberi kırmak gerektiğini değerlendiriyordu. Nitekim yukarıda belirtildiği gibi Rusya, bu çemberi Kafkaslar bölgesinde 2008’de Abhazya ve Osetya’ya özerklik vererek güvenceye almış, kendisi için son derece stratejik öneme sahip Kırım Yarımadası’nı ise 2014’te kendi topraklarına katmıştı. 

Rusya, Ukrayna’nın doğusunda, Rusya ile sınırdaş olan iki özerk bölgenin (Donetsk ve Lugansk) kendi çıkar bölgeleri içinde olduğunu öteden beri belirtiyor. İşte yaklaşık bir haftadır süren Ukrayna savaşı aslında, Rusya’nın bir bakıma Avrupa ile var olan sınırını güvence altına alma amacını taşımaktadır. 

ORTA ASYA

Rusya’nın doğuda, Orta Asya’da ise sınırını sağlama almak için geçen ay Kazakistan’da gelişen olaylar unutulmamalıdır. Kazakistan’daki kalkışmaya karşı hükümet, Rusya’nın başını çektiği KGAÖ’yü yardıma çağırdı. Askeri birlikler hızla gelip geniş coğrafyayı denetim altına aldılar, sonra yavaş yavaş çekildiler. Ardından Kazakistan Başkanı Tokayev, Moskova’ya gidip Putin’e teşekkür etti.

Bu tablo, Rusya’nın kendi sınırları çerçevesinde, kendi çıkarlarını tartışmaya açmak istemediğinin açık bir göstergesidir. 

BATI’NIN TAVRI

Rusya’nın eylemli savaş hareketine karşı ABD ve Avrupa sıcak bir çatışmadan kaçınıyor, ekonomik yaptırımlar üzerinde duruyorlar. 

Tüm bunlar olurken Putin amaçlarının işgal olmadığını, hedeflere ulaşılınca savaşı bırakacağını ve işgal ettiği topraklardan geri çekileceğini açıklayarak ateşkes ve barış yolunu açık tutmuş oluyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, ateşkesin bir an önce sağlanmasını istiyor. Kremlin ise ateşkes ve uzlaşma görüşmeleri için Putin’in bir heyet göndermeye hazır olduğunu açıkladı.

Rusya bir yandan askeri hareketi sürdürerek hedefine doğru ilerlerken öte yandan dünya kamuoyu dengesini sağlamak amacıyla barışçı açıklamalar yapıyor.

TÜRKİYE’NİN TUTUMU

Türkiye için Rusya ve Ukrayna, gerek güvenlik, gerekse ekonomik yönden çok önemli iki komşudur. Savaşın başladığı ilk gün, Erdoğan’ın “Her iki devletin dostluğundan vazgeçmeyiz” açıklaması yapması ve Rusya’nın Avrupa Konseyi’nde temsil haklarının askıya alınmasının oylamasında çekimser oy kullanması çok doğru ve milli çıkarlara uygun bir yaklaşımdır. Sertliklerden uzaklaşarak böylesi dengeli bir tavrın devam etmesinde yarar vardır. 

SONUÇ

Rusya kendi ulusal çıkarları için harekât başlattığını ileri sürüyor. NATO’nun giderek Rusya’yı çembere aldığı değerlendirmesini yapıyor. ABD ise bunu savaş açmak olarak görüyor.

Rusya’nın bu ilerleyişini durdurmanın iki yolu var. Birincisi, Batı’nın aynı şiddetle sıcak savaşa girmesidir ki bu bir çılgınlık olur. Aslında dünya kamuoyu da bunu kabul etmiyor. İkinci yol, Rusya ile uzlaşma masasına oturmaktır. Bu durumda: 

1- Rusya’nın Ukrayna, Kırım ve Dombay bölgesiyle ilgili görüşleri kabul edilecektir. 

2- Rusya, Ukrayna’da işgal ettiği topraklardan geri çekilecektir. Böylece Batı dünyası diplomatik bir başarı kazanmış olacaktır.

3- Ukrayna’nın NATO’ya alınması bu durumda ertelenecektir. Zaten Ukrayna, Batı’nın ipine tutunarak NATO’ya girmenin ne kadar sakat bir iş olduğunu da anlamış bulunmaktadır. 

Putin’in temel amaçlarından birisi, aslında Ukrayna’nın tümünü işgal etmek yerine Kiev’de Rusya yanlısı bir hükümet değişikliğini sağlamaktır. Bu çatışmaların sonucu Kiev’de Zelenski hükümetinin istifa etmesi de beklenmelidir. Onun yerine Moskova yanlısı bir hükümet gelirse Rusya için önemli ikinci bir başarı sağlanmış olacaktır. 

Bu krizde Çin’in Rusya’nın yanında yer alması ABD için düşündürücü olmalıdır. Bugün artık tek kutuplu değil, çok kutuplu bir dünya düzeni ile karşı karşıya olduğumuz gerçeği unutulmamalıdır.

Türkiye, dengeli tutumuyla Rusya, Ukrayna ve Batı dünyasıyla ilişkileri iyi tutarak milli çıkarlarımızı korumalıdır.

ANAHTAR ATATÜRK’TE 

Türkiye’nin kuzeyinde gelişen, üstelik temellerinde Karadeniz’in denetim ve egemenliği konusu olan çatışma, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin önemini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Burada tarihi bir anektodu anımsatmak istiyorum. İkinci Dünya Savaşı’nın en sıcak günlerinde Dışişleri Bakanı Şükrü Saracoğlu, 21 Eylül 1939’da Karadeniz üzerinden Rusya’ya gitti. Moskova’da Sovyet lideri Stalin ile görüştü. Saracoğlu’nu dostça karşılayan Stalin, gülerek “Umarım boğazların anahtarlarını da birlikte getirmişsinizdir” dedi. Saracoğlu “Maalesef eksalans Stalin, Mustafa Kemal Paşa anahtarları beraberinde götürdü” yanıtını verdi. Bu yanıt, boğazlar konusunun Türkiye için ne derece önemli ve stratejik olduğunu gösterir. Bugünkü sorumlu yöneticilere ve diplomatlara da ders olmalıdır.

Yazarın Son Yazıları

Hukukun üstünlüğü ve hukukta karmaşa...

Hukuk devleti öncelikle yargı organlarının hukuk kurallarına uymasıyla gerçekleşir.

Devamını Oku
04.12.2025
Atatürk ve Vahdettin üzerine

Osmanlıcı, halifeci, ikinci cumhuriyetçi yazarlar zaman zaman “Atatürk’ü Anadolu’ya Padişah Vahdettin”in gönderdiğini ileriye sürerler.

Devamını Oku
14.11.2025
Cumhuriyet ve karşıdevrim

Milli Mücadele’de Kuvayı Milliyeciler Mustafa Kemal liderliğinde üç cephede birden savaştılar.

Devamını Oku
29.10.2025
CHP Meclis’e girmiyor

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) yeni dönem toplantısı bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması ile açılacak.

Devamını Oku
01.10.2025
CHP’ye karşı savaş ve son durum

19 Mart 2025 bir dönüm noktasıdır.

Devamını Oku
20.09.2025
30 Ağustos Zaferi'ni kutluyoruz

30 Ağustos 1922’de kazanılan zafer, tarih sahnesinden silindiği düşünülen bir ulusun şahlanması ve modern bir devletin kuruluşunun müjdesidir.

Devamını Oku
30.08.2025
Yeni bir devlet kurma projesi mi?

ABD Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack yaptığı konuşmalarla gündemi belirlemeye çalışıyor.

Devamını Oku
17.07.2025
Cetvelle çizilen sınırlar... Vatandaş kanıyla çizilen sınırlar...

ABD Ankara Büyükelçisi Tom Barrack aynı zamanda ABD’nin Suriye özel temsilcisi ve ABD Başkanı Trump’ın yakın arkadaşıdır.

Devamını Oku
11.07.2025
Tarihten bir yaprak: Kumpaslar halk gücü ile yenilir

Genel başkan İnönü, genel başkanlıktan, ardından CHP’den istifa ediyor. CHP’nin içinde yıllarca siyaset yapmış önemli siyasi liderler CHP’den ayrılmışlar ve yeni bir siyasi parti kurmuşlar... Askeri vesayet CHP’nin karşısında, muhafazakâr iktidar ve yandaş basın her gün CHP aleyhine propaganda yapıyor ama CHP’yi sıfırlayamıyorlar. İşte CHP böyle köklü bir siyasal partidir.

Devamını Oku
01.07.2025
İsmet İnönü’nün cevapları

Geçen günlerde CHP’nin ikinci genel başkanı İsmet İnönü’yü hedef alan konuşmalar yapıldı.

Devamını Oku
29.05.2025
27 Mayıs ve 1961 Anayasası

1960-1980 tarihleri arasında ülkemizde üç askeri darbe oldu.

Devamını Oku
27.05.2025
19 Mayıs ve Atatürk

19 Mayıs 1919 Türk İstiklal Savaşı’nın başlangıcı ve dönüm günüdür.

Devamını Oku
19.05.2025
Cumhuriyet gazetesi 101 yaşında: Mücadeleye devam

Cumhuriyet gazetesi 101 yaşında: Mücadeleye devam

Devamını Oku
07.05.2025
23 Nisan 1920’nin önemi

23 Nisan 1920’nin önemi

Devamını Oku
23.04.2025
CHP ve Cuntacılık

CHP ve Cuntacılık

Devamını Oku
10.04.2025
Alev Coşkun yazdı

3 Mart Devrim Yasaları Din Devletinin Yıkılışı

Devamını Oku
03.03.2025
Alev Coşkun yazdı...

Yakın tarihten bir yaprak...

Devamını Oku
21.02.2025
'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' ve siyasal tarih

'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' ve siyasal tarih

Devamını Oku
20.01.2025
2024’ten 2025’e bakış

2024’ten 2025’e bakış

Devamını Oku
02.01.2025
Alev Coşkun yazdı...

Aydınlanma Devrimleri ve emperyalist kurgular- Alev Coşkun

Devamını Oku
29.11.2024
Alev Coşkun yazdı...

Atatürk ve karşıdevrim

Devamını Oku
10.11.2024
Atatürk ve Cumhuriyet (Bir özet)

Atatürk ve Cumhuriyet (Bir özet)

Devamını Oku
29.10.2024
Alev Coşkun yazdı...

İş Bankası ve Atatürk

Devamını Oku
12.09.2024
Alev Coşkun yazdı...

CHP 105 YAŞINDA

Devamını Oku
05.09.2024
30 Ağustos Zaferi ve anlamı...

30 Ağustos Zaferi ve anlamı...

Devamını Oku
30.08.2024
Alev Coşkun yazdı...

Anayasaya aykırı mıydı? Ali Fuat Başgil ve Tahkikat Komisyonu

Devamını Oku
03.06.2024
Alev Coşkun yazdı...

27 Mayıs Devrimi ve 1961 Anayasası

Devamını Oku
27.05.2024
Alev Coşkun yazdı...

19 Mayıs ve Kuvayı Milliye Destanı

Devamını Oku
19.05.2024
74 yıl önce: Demokrasi zaferi

74 yıl önce: Demokrasi zaferi

Devamını Oku
14.05.2024
Alev Coşkun yazdı...

23 Nisan 1920 Millet egemenliğinin başlangıcı

Devamını Oku
23.04.2024
Alev Coşkun'un yazısı...

Cumhuriyet, halk iradesi ile kuruldu

Devamını Oku
15.04.2024
Alev Coşkun yazdı...

Halifeliğin Kaldırılışı - Din Devletinin Yıkılışı

Devamını Oku
03.03.2024
Alev Coşkun yazdı...

İsmet İnönü

Devamını Oku
25.12.2023
Alev Coşkun yazdı...

Kissinger, darbeler ve örtülü dış operasyonlar

Devamını Oku
02.12.2023
Atatürkçü Bilâl Şimşir’i kaybettik

Atatürkçü Bilâl Şimşir’i kaybettik

Devamını Oku
21.11.2023
Alev Coşkun'un yazısı...

Hukuk devleti-Hukukun Üstünlüğü

Devamını Oku
13.11.2023
Alev Coşkun yazdı...

Atatürk ve Emil Ludwig

Devamını Oku
10.11.2023
Sonsuza kadar yaşayacaktır...

Mustafa Kemal, tüm Ortadoğu’da, tüm İslam dünyasında benzeri g rülmemiş bir devrim ger ekleştirdi

Devamını Oku
29.10.2023
Bu başarılar tesadüf mü?

Atatürk'ün kızları

Devamını Oku
12.09.2023
CHP bu tarihi gerçeği bir kenara itemez...

CHP 104 yaşında...

Devamını Oku
09.09.2023