Ataol Behramoğlu
Ataol Behramoğlu ataolbehramoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Narin’i öldürmek

11 Eylül 2024 Çarşamba

Yazıya başlarken geçen haftaki dalgınlık sonucu hatamı düzelteyim. Sevgili Dağlarca yaşıyor olsa yüz değil yüz on yaşında olacaktı.

Bu satırları yazmakta olduğum sırada otopsi sonucu henüz açıklanmamıştı. Bu sonuç, şu anda karanlıktaki soruların aydınlanmasında kuşkusuz etkili olacaktır. Baro başkanının otopsi sırasında orada bulunması, açıklanacak sonucun doğruluğuna güvenimi artırıyor.

Narin’i kim ya da kimler ve neden öldürdü ya da öldürttü?

Katil(ler) bunu açıklıkla itiraf etmedikçe belki hiçbir zaman tam olarak öğrenemeyeceğiz.

Fakat kesin olarak ve çırılçıplak görülebilen, cinayetin işlendiği ortamın böyle bir cinayete yataklık etmiş olduğudur.

Fotoğraflarından, görüntülerinden görebildiğimizce, yaşam dolu, kıpır kıpır, pırıl pırıl bir çocuk. Başka çocuklarla birlikte olduğu bir videoda görüldüğü gibi, duruşuyla, giyim kuşamıyla, yerinde duramayışıyla yaşıtları arasında da farklılığıyla göze çarpıyor, seçkinleşiyor...

Öte yandan, böyle bir çocuğu benimseyemeyeceği, kendinden saymayacağı besbelli bir aile ve çevre ortamı.

Erkek kardeşler, amcalar, baba vb. ile erkek egemen bir kuşatılmışlık. 

Ve bu aile içinde adı gibi narin bir çiçek.

Doğrusu böyle bir ortamda ona Narin gibi bir adın konabilmiş olmasına bile şaşırdığımı itiraf ederim.

***

Yazımın adı bazı okurlarıma Amerikalı yazar Harper Lee’nin, yazarından da ünlü “Bülbülü Öldürmek” romanının adını anımsatmış olabilir.

Zaten ben de yazıma bu adı, söz konusu romanı çağrıştırmasını isteyerek koydum.

Konuyu anımsayalım...

Bu konu özetle, kapkara bir Amerika taşrasında; ırkçılığın, yalanın, korkaklığın ve ikiyüzlülüğün, egemen olduğu bir toplumsal ortamda, üzerine işlemediği bir suç yüklenen bir insanın, genç bir kara derilinin ölüme gönderilmesidir.

Ve roman boyunca işlenen karşıt kavramlar:

Adalet ve adaletsizlik...

Cesaret ve korku...

Vicdan ve vicdansızlık...

Narin’in öldürülmesiyle ona benzeyen bir küçük kızın anlattığı “bülbülün öldürülmesi” öyküsü arasındaki benzerlik, cinayete yataklık eden bu kapkara toplumsal ortamlar arasındaki benzerliktir.

***

Başta belirttiğim gibi otopsi raporu henüz açıklanmadı.

Cinayetin kim ya da kimler tarafından işlenmiş olduğuna ilişkin kanıt değerinde ya da zaten var olan kanıtları pekiştirici bulgular umarım elde edilecek ve toplumla paylaşılacaktır.

Sonucu herkes gibi kaygı ve üzüntü dolu bir merakla beklerken kuşkusuz birçok kişi gibi benim de bu çok acıtıcı konuda önsezilerim var. 

Fakat doğru ya da yanlış, isabetli ya da eksik, bunlar ne yazık ki çok fazla önem taşımıyor.

Çünkü asıl suçlu, bu ve benzer suçlara kaynaklık eden ve yenilerine kaynaklık edecek olan karanlık ortamdır.

Günümüzde her zamankinden daha da karanlık olan bu ortam, her zaman ve her yerde olduğu gibi, gücünü, cesaretini var olan siyasal erkten almaktadır. 

“Bülbülü Öldürmek”te adalet için savaşan tek bir kişi, bir avukat vardı. Öyküyü anlatan kızın babasıydı bu.

Günümüzde adalet savaşımcıları ne mutlu ki çok daha fazla sayıdadır.

Fakat bütün kötülüklerin kaynağı olan zehirli ortamı temizleyecek olan ise Narin çocuk ve benzerleri için Diyarbakır sokaklarını dolduran kadınlı erkekli adalet, özgürlük ve eşitlik savaşımcılarının varlığıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Türkiye kimin? 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları