Karıncalar/Bir Savaş Vardı” başlıklı oyunun hüzünlü bir öyküsü var. İzmir Devlet Tiyatrosu’nda 2020’de sahnelenen bu tek kişilik ve tek perdelik oyunun yapım çalışmaları sırasında kadrodan pek çok kişinin koronavirüse yakalandığı belirlenmiş, buna karşılık tiyatro kapatılmamıştı. Dekor tasarımcısı Ali Cem Köroğlu 2020 yılı sona ermeden Covid19’a kurban gitti. Beşinci yılına giren bu yapım, 62 yaşındayken yitirdiğimiz deneyimli sanatçının son çalışmasını içeren bir anı-oyun niteliği taşıyor.
Gökhan Aktemur’un John Steinbeck’in (Çev. Ülkü Tamer) ve Boris Vian’ın (Çev. Işıl Yüce) birer öyküsünü buluşturarak sahneye uyarladığı “Karıncalar/Bir Savaş Vardı” metni, uluslararası güç yarışında savaş çıkartarak üstün gelmeyi hedefleyen dünya egemenlerinin, cepheye ilk aşamada fırlattıkları, düşleri, duyguları, istekleri hiç mi hiç umursanmayan isimsiz askercikler için yazılmış bir ağıttır.
Akif Yeşilkaya’nın rejisiyle sahnelenen oyunun ışık tasarımı Kerem Çetinel, müziği Dengin Ceyhan imzasını taşıyor. Dramaturg Füsun Ataman. Oyunun tek kişisi olan Asker’i Akın Kurt canlandırıyor.
Oyun, savaşla kuşatılmış cehennem ortamında, kişisel esenliğinin simgesi saydığı Jacqueline’e olan aşkını ön düzeye koymuş bir askerin öyküsünü anlatır. Onun, bilincinde olmadığı savaş dünyasına girişini, sonra da attığı her adımda, kendisi gibi savaşa sürüklenenlerle birlikte, yaşama ve varolma hakkını yitirişini izleriz. Sevdiği kadına seslenişinin içerdiği iyimserlik, göğüslemeye çalıştığı yıkılışı nereye dek geciktirecektir?
YALIN BİR ÖLÜM KALIM SERÜVENİ
Oyun, cephedeki yalnızlığını bir deftere yazdığı yaşantılarını Jacqueline’le paylaşarak gidermeye çalışan Asker’in öyküsünden dekor, ışık, müzik, hareket kullanımına ve oyuncu yorumuna dek, bütünüyle yalın bir düzleme oturtulmuş.
Gökhan Aktemur’un metni şiirsel bir kıvamda olsa da dramatik gerilimden yoksun kalmış. Bir başka deyişle iki öykü metninin buluşması vurucu bir sahne olayına evrilememiş.
Ali Cem Köroğlu dekor çalışmasını metnin yalınlığını destekleyecek bir tasarımla gerçekleştirmiş: Sahneye, oyuncunun hareket alanı olarak üç platform yerleştirmiş. Platformların arasında siper olarak iş görecek su dolu çukurlar var. Oyuncu için bir başka hareket alanı oluşmuş böylece. Yönetmen Akif Yeşilkaya, baştan sona “söz”e dayalı bir metnin rahatça izlenebilmesini sağlamak için sahne olayını savaş sesleri ve görüntüleriyle doldurmaktan çekinerek oyuna yeterli boyutta görsel-işitsel dinamikler getirmemiş. Işık ve ses efektlerini ve müzik dozunu geri düzlemde değerlendirmiş. Savaşın dehşetini etkili kılacak sinevizyon tekniğine de başvurmamış.
OYUNCU SAHNEDE YALNIZ KALMIŞ
Geriye oyuncunun bir saat on dakikalık bir metni sahnede tek başına seyirciye iletirken platformlara çıkması, siperlere inmesi gibi cephedeki bir askerden beklenecek bir hareket düzeni kalıyor. Yönetmen Yeşilkaya oyundaki hareket öğesini bu yönde sağlamayı seçmiş. Böylece sahne olayındaki yalınlık tamamlanmış.
Genç oyuncu Akın Kurt hem söz düzeyinde hem de hareket boyutunda çok sıkı çalışarak soluklu ve enerjik bir performans ortamı yaratıyor. Oyunu baştan sona rahatlıkla -hiçbir yorgunluk belirtisi göstermeden- götüren Kurt, doğal ki alkışları hak ediyor. Ne ki yorumu gerekli nüanslara ulaşmıyor. Sanatçı yaşadıklarını içselleştirmeden oynuyor; birbirine benzer ses tonları ve mimiklerle “dışa dönük” bir yorum getiriyor Asker’e. Çevresindeki olaylara gülerek baktığı, olan biteni şaşkınlıkla izlediği, dehşete düştüğü, bir ayağını mayın üstünde uzun süre kımıldamadan tutmak zorunda kaldığı “karıncalanmalı” anlar -birbirinden pek de farklılaşmadan- ardı ardına kayıp gidiyor sahnede. Oysa sahnede yansıyan durumlara ve söylemlere göre konuşma temposunun değişmesi, sesin çeşitli tonlarla çeşitlenmesi, kısacası Asker’in değişken duyarlıklarının ayrıntılanması, metnin içermediği dramatik etkiyi sağlayabilirdi.
Sahne devinimi yeterince boyutlandırılmış olmasa da düzgün çalışılmış bir yapım izliyoruz. Düzeltme ve özür: 28 Ocak’ta bu köşede yayımlanan “Heiner Müller’den Medea” başlıklı yazımda sanatçı Sükun Işıtan’ın soyadını yanlışlıkla Işıtman olarak yazmışım. Düzeltir, oyuncumuzdan özür dilerim.