Türkiye İstatistik Kurumu’nun sağlık araştırması, nüfusumuzun obez ve fazla kilolu yetişkin oranının yıllar itibarıyla artmakta olduğunu gözler önüne sermiş. İlki 2008 yılında yapılan araştırmada obezlerin yüzde 15.2’lik, fazla kiloluların yüzde 32.4’lük orana sahip olduğu belirlenmiş. 2010’da yapılan aynı çalışmada obez oranının yüzde 16.9’a, fazla kilolu oranının yüzde 33.0’a yükseldiği saptanmış. 2012 senesinde yapılan araştırma sonunda da yetişkinlerin yüzde 17.2’sinin obez, yüzde 34.8’nin aşırı kilolu olduğu anlaşılmış.

Ayrıca, 29 Nisan tarihli Akşam gazetesinde yer alan habere göre; yaşam tarzının kalp ve damar sağlığı ile metabolizmaya etkisini ölçen çalışma ise obezite konusunda çok daha çarpıcı sonuçlar ortaya çıkartmış. 12 ülkede yapılan, Türkiye ayağı Metabolik Sendrom Derneği tarafından üstlenilen araştırmada, obezite oranımızın yüzde 54.4’e ulaştığı belirlenmiş. Her iki kişiden birinin metabolik sendromlu olduğu görülmüş.

Bilim insanları, fiziksel aktivitenin önemine sıklıkla değiniyorlar. Öyle ki, Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksek Okulu Müdürü Haydar Demirel’in ilettiği bilgilere göre; hareketsiz yaşam, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2004 yılı raporunda; bütün dünyada bulaşıcı olmayan hastalıklardan meydana gelen ölümlerin temel risk faktörleri arasında obeziteden önce yer almış. 2008’de, bulaşıcı olmayan hastalıklardan kaynaklanan 57 milyon ölümün, 5.3 milyonundan hareketsiz yaşam sorumlu tutulmuş.

Yeterli fiziksel aktivitenin, iskemik kalp hastalığını yüzde 30, şeker hastalığı riskini yüzde 27, meme ve kolon kanseri riskini yüzde 21-25 azalttığı; düzenli egzersizin kan yağları ile kolesterolü düzenlediği, inme, hipertansiyon ve depresyonu azalttığı, kemik yapısını güçlendirerek osteoporoz ve düşmeye bağlı kemik kırıkları riskini aza indirdiği, kilo kontrolünde temel rol oynadığı tespit edilmiş.

Amerikan Spor Hekimleri Derneği (ACSM) ve Amerikan Tıp Birliği (AMA) “Egzersiz İlaçtır” platformu aracılığıyla hastalıkların önlenmesi ve risk faktörlerinin azaltılması için fiziksel aktivitenin yaygınlaştırılmasını, doktorların yetersiz aktivite gösteren hastalarına egzersiz reçetesi yazmalarını önermiş.

Hareket eden obezlerin, fit oldukları halde fiziksel aktivite yapmayanlardan daha az sağlık sorunu yaşadıkları bilimsel gerçeğine rağmen; Aktif Yaşam Derneği’nin 13 ilimizde yüz yüze yaptığı çalışmada 15 yaş ve üzerindeki vatandaşlarımızın sadece yüzde 25’inin yeterli düzeyde fiziksel aktivite yaptığı anlaşılmış. Yetersiz düzeyde fiziksel aktivite yapanların oranı yüzde 37 olarak belirlenmiş. Yaşamlarını hareketsiz geçirenlerin oranı ise yüzde 38 olarak ölçülmüş.

Bu toplumsal soruna, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın yanı sıra Sağlık Bakanlığı’nın da çözüm ortağı olması gerekiyor. Öncelikle, sağlığı korumanın, hastalıkları tedavi etmekten çok daha ucuz ve kolay olduğunu anlatmalılar insanımıza.