Cenk Akyol’un, Galatasaray Basketbol Takımı’nın 23 yıl aradan sonra lig şampiyonluğunu elde ettiği karşılaşmanın sonundaki röportajda NTV mikrofonunu yere bırakmasının ardından Avrupa Şampiyonası’na katılacak A Ulusal Basketbol Takımı kadrosuna davet edilmemesi Gezi Parkı Direnişi’nin akıllarda kalacak anıları arasında yer alacak.
Akyol’un, gelişmelerin ardından yaptığı açıklama ise “Tüm Türkiye’nin üzüntü ile takip ettiği Gezi Parkı olayları sırasında sessiz kalan bir televizyon kanalına kendi özgür irademle konuşmama hakkımı kullandım. Konuşmak kadar bazen konuşmamak da demokratik bir tepkidir. Saygısızlık değildir” onun sağduyu sahibi bir sporcu olarak hatırlanmasını sağlayacak.
En formsuz olduğu dönemlerde bile ulusal takımlara seçilen Cenk Akyol’un, en formda olduğu sezonun ardından aday kadroya bile davet edilmemesine yönelik eleştriler üzerine yapılan açıklamalar; Fındık Üreticileri Birliği’nin, başlıktaki ‘yerseniz’ kelimesini mecaz anlamını da ima ederek kullandırdığı TV reklamını getiriyor akıllara.
Federasyonun “Devletin hiçbir kademesinden milli takımın kadro seçimine müdahale olmamıştır” açıklaması, siyasi erki bu işin dışında tutma çabası sadece. Ancak, birilerine şirin gözükme uğruna durumdan vazife çıkaracakların hayli yüksek sayıda olduğunu biliyoruz hepimiz.
Kadronun koç tarafından belirlendiğinin söylenmesi ise federasyon başkanının riskli durumlarda topu ona atmasından başka bir şey değil. Karadağlı teknik adamın göreve tekrar getirilme nedenleri arasında bu konulardaki başarısının yattığı konuşuluyor camiada.
2001’den itibaren basketbol ulusal takımlarının ana sponsoru olan, ‘12 Dev Adam’ lakabını yaratan Garanti Bankası’nın açıklaması da bela defetmek amaçlı. ‘Ben bilmem, beyim bilir’ gibisinden. A Ulusal Basketbol Takımı’nın kazanacağı başarının kurumsal markalarına ve itibarlarına yapacağı olumlu etkiyi dikkate almamışlar. “Parasını veriyoruz, gerisi bizi ilgilendirmez” demişler. Sözleşmelerin, taraflara ait hak ve yükümlülükleri yazmasının yanı sıra birbirlerine serzenişte bulunma fırsatı da tanıdığını unutmuşlar. Ulusal takımın formda oyunculardan kurulu olması gerektiğini söyleyememişler. En azından, “Cenk Akyol’un da seçilmiş olmasını isterdik” bile yazamamışlar açıklamalarına.
Bu arkadaşlara, algıların gerçek olarak kabul edildiğini, duyguların hafıza üzerinde önemli bir rol oynadığını, bu tür olayların yıllar boyu hatırlanacağını ve nesilden nesle aktarılacağını öğretmek gerekiyor.
\n
