Elçin Poyrazlar

Kutsal Öfke

30 Haziran 2021 Çarşamba

Gündemi izlerken gırtlağınıza yumru gibi oturan, nefesinizi kesen öfkenizi ne yapıyorsunuz?

Güçlü kas hareketleriyle yutkunup midenize inmesi için mi çabalıyorsunuz?

Yoksa kendi kendine geçer diye bekliyor musunuz?

Antalya'nın Finike ilçesinde 7 ve 10 yaşlarındaki kardeşlerin ebeveynleri tarafından cinsel istismara uğramasının ardından faillerin serbest bırakılmasının sizdeki etkisi ne oluyor?

Çocukların çubuk insan figürleriyle tecavüz kabusunu birebir anlatması kanınızı donduruyor mu örneğin?

Sosyal medyaya yansımayan, bastırılan, yasaklanan, erişim engeli getirilen daha ne aileler, ne çocuklar, ne kabuslar yaşandığıyla ilgili, buzdağının sadece görünen kısmı olduğu gerçeği içinizi eziyor mu?

Yetişkin insanların kime aşık olacaklarını, cinsel hayatlarını, medeni hallerini sürekli mesele eden bir yönetimin kadınlara, çocuklara yönelen sistematik şiddet konusunda sessiz kalması siyasetin dik alası değil mi?

Dünya genelinde kutlanan Onur Haftası’nı bir şenlik olarak görmek yerine LBGTİ+ bireyleri bir terör grubu olarak niteleyen, gökkuşağı renklerini yasaklayan, ağızları köpürerek nefret saçanların vıcık vıcık iki yüzlülüğü sizi çileden çıkarıyor mu?

Evde, sokakta, okulda, işte, mahallede…Hayatın her alanı ve aşamasında kadınları mülk, namus meselesi, hizmetçi, damızlık, cinsel nesne, ikinci sınıf bir varlık olarak tanımlayan…

Erkeklik iktidarının devamı için kadınların susması, geride kalması, görünmemesi, okumaması, çalışmaması, erkek sinirliyse ona yemek yapması, çok çocuk doğurması ve anneliğe sıkışmasını isteyen yapı sizi de boğmuyor mu?

Kadınların kasıtlı, sponsorlu, tepeden inisiyatifli bir cinayet sarmalında onar onar can vermesi ve faillerin hemen hepsinin az bir cezayla kurtulmasının bir tesadüf olmadığını görüyor muyuz?

Hukuksuz ve keyfi biçimde diğer erkekleri tatmin etmek için erkek bir siyasetçi tarafından verilen İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının sadece kadın ve çocukları hedefleyen bir hamle olmadığını, herkes için temel hak ve özgürlükleri baltaladığını anlamak gerekmiyor mu?

Ülke, talan, yolsuzluk, hırsızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik, baskı, gericilik, ahlaksızlık, istismar, tecavüz, cinayetle kaynarken yönetimin ‘Kutsal aile yapısı’ diye tutturması bir rastlantı değil.

Sömürü, tecavüz, cinayet ve suçla inşa edilmiş o yapı ne kadar opak olursa kurbanlarını kontrol etmek ve iktidarı sürdürmek o kadar kolay olur. 

Aile yapısını kutsallaştırmak, onu dokunulmaz, tartışılmaz, sorgulanmaz kılmak, toksik erkeklik iktidarını perçinlemek demek. 

Hızla çürüyerek hayatlarımızı imha eden, kötülüğün sıradan bir eyleme dönüştüğü, ahlaksızlığın yeni norm sayıldığı bir sistemde…

Ancak içimizde birike birike bizi patlama noktasına sürükleyen dev öfkemiz kutsal sayılabilir.

Sahi siz, göğsünüzü cayır cayır yakan öfkenizi ne yapıyorsunuz?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları