Usmanbaş: Sükûnetler denizi
Evin İlyasoğlu
Son Köşe Yazıları

Usmanbaş: Sükûnetler denizi

05.02.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Geçen hafta, 30 Ocak’ta aramızdan ayrılan çağdaş müziğimizin öncülerinden Prof. İlhan Usmanbaş için bu yazıyı hazırlamak gerçekten zor oldu. Çok yönlü bir dost, sabırlı bir hoca, sohbetine doyum olmayan, her sefer ziyaretinden ayrılırken bilgi hazinenize yenilikler eklediğiniz bir bilge ve karşısındakine huzur veren bir “sükûnetler denizi” idi. Yaşı 103, hatta 104’e yaklaşmıştı. Son günlerine kadar da aklı başındaydı. Nezaketini ve yaşama bağlılığını hiç yitirmedi. Sevgili eşi, Ankara operasının sanatçısı soprano Atıfet Usmanbaş ile bir süre önce Ayvalık’taki evlerini Darüşşafaka’ya bağışlayıp Darüşşafaka Maltepe Rezidansı’na taşınmışlardı. Kendilerini hem rezidans yetkililerine hem de yıllardır onların kızı gibi olmuş yardımcıları Nihal Yıldız’ın emin ellerine teslim etmişlerdi. Atıfet Hanım 3 Şubat 2022’de ilk Covid-19 kurbanlarından biri oldu. 74 yıl birilikte yaşamışlar, birbirlerinin üstüne titremişlerdi. Atıfet Hanım 25 yıl boyunca genç kuşak operacıları eğitmiş, aralarında Zehra Yıldız (1956-1997) gibi Avrupa’nın nice sahnesinde üne kavuşmuş sanatçılar yetiştirmişti. İlhan Bey bu büyük acıyı nasıl atlatır, diye kaygılıydık. Ama o, yaşının verdiği sabır ve olgunlukla, güçlü mantığının elverdiği ölçüde dayandı. Hasan Uçarsu, Özkan Manav, İpek Mine Sonakın, Mehmet Nemutlu, Aykut Köksal, Ahmet Altınel ve Kıvılcım Yıldız gibi öğrencilerinin onu sık sık ziyaretleriyle enerjisini topluyordu. İlhan Bey bir besteci, bir eğitimci olduğu kadar bir bilge, hatta bir filozoftu. Ayrıca öz Türkçeyi çok güzel kullanırdı. Şiire meraklı olduğu için de şiirle müzik bağdaşması üstüne birçok panele katılmış, yazılar yazmıştı. Örneğin, Adnan Benk, Edip Cansever, Tuğrul Tanyol, Çağdaş Eleştiri dergisinde onun müziğini sorgularlar: “Sen besteciliğe başladığında önceki kuşak (Türk Beşleri) Batı Müzik geleneğini sürdürüyordu. Ne oldu da sen ve bazıları bu gelenekten koptunuz, 12-ton, dizisellik ve raslamsallığa yöneldiniz?” Usmanbaş bu soruyu şöyle yanıtlar: “Bizden öncekilerin kullandığı gereci benimsemek bizler için dünyaya kapanmak demekti!

Onunla yaptığım pek çok söyleşiden birisine şöyle başlamışım: “Bugün 1 Aralık 1999. Bir çağı kapatıp yenisine başlamamıza birkaç gün kaldı. Bundan yüzyıl önce, bugünlerde, özellikle müzik dünyasında bir çağ sonu duyarlılığı yaşanmış. Sizce bu yüzyıl biterken de benzer coşku yaşanıyor mu?” Usmanbaş’ın yanıtı: “Keşke 110 yaşımda olsaydım, o zaman hem 1900’lerden önceki yılları yaşamış olurdum hem de şimdi 2000’lerden öncekini. Belki 1900’lere gelirken yaşanan duyarlılığı, bugün başka şekilde tanımlamak lazım. Ben böyle hızla bir yere girmemizin pek farkında değilim. Etrafımdaki aşağı yukarı yetmiş yaşını aşmış bestecilere de bakıyorum. Acaba yeni gelen hareketlerden çok mu yakınıyorlar? Acaba bu insanlar yanlış bir yere mi gidiyor, diyorlar? Hayır öyle bir şey de yok. Mesela 19. yüzyıl sonunda Brahms epey yakınıyordu: Artık müziğin aslı yok oldu, yanlış şeyler geldi, diyordu. Şimdi 1990ların sonundayız. Yeni bir şeyler olacaksa 1990’ların başında başlamış olması lazımdı. Benim kuşağımdaki besteciler, Boulez, Ligeti, Xenakis, Stockhausen gibi hiç böyle yakınmıyorlar. Öyle anlaşılıyor ki çok daha rahat bir 2000’e doğru giriyoruz.

ŞİİRİN İÇİNDEKİ MÜZİK

Radyoda “Çağdaş Müziğin Öncüleri” başlıklı program dizisini hazırlarken, aynı stüdyoda benden önce Usmanbaş da “Çağlar Boyu Müzik” dizisini hazırlıyordu. Bir gün stüdyonun kapısında karşılaştık. Ne kadar heyecanlandığımı anlatamam. Bir çırpıda şöyle dedim: “Stüdyo bir çağdaş müzik programından bir başka çağdaş müzik programına geçiyor.” Sakin bir sesle beni düzeltti: “Evet bir çağdaş besteci, ama programı tüm çağları kapsıyor.” Hâlâ bana o karşılaşmamızı anlatırdı İlhan Bey. O sıralarda onun Behçet Necatigil, İlhan Berk ve Ece Ayhan’ın dizelerinden kaynaklanan besteler yapması beni çok etkilemişti. Şiirin içindeki müziği yeniden müzik olarak yaratıyordu.

Usmanbaş bir besteci olduğu kadar bir filozoftu. Ona göre yerel/evrensel, Osmanlı/Cumhuriyet gibi karşıtlıkların sanatta yeri yoktu. “Sanatçı her yerde, her dönemde sanatçıdır” diyordu. O, neo klasik biçemden raslamsallığa, özgür değerlere, ton dizisine, ses alanlarının karşıtlığından yığma seslerden kaydırmalara, mikrotonal aralıklara, minimal düzene kadar birçok tekniği içeren, yüzü aşkın yapıtıyla kendine özgü bir yazı tekniği geliştirmişti. “Asıl işin dönüm noktası 1950’lerden sonra oluştu. Manyetik bantın keşfedilmesi, ses dünyasına yeni renkler getirdi. Yani saf ses bozulmaya başladı. Elimizdeki çalgılardan daha farklı sesler elde etmeye çalıştık. Benim Üçüncü Senfoni’min 3. bölümünde raslamsallık (şansa bırakılmış) müzik örneğini duyabilirsiniz.

Şimdi umarım sevgili İlhan Bey de Atıfet Usmanbaş’ın yanında huzur içinde yatıyordur.

Yazarın Son Yazıları

Aya İrini: İKSV Festivali’nin tanığı

Aya İrini: İKSV Festivali’nin tanığı

Devamını Oku
03.12.2025
Aykal-Darmar-Hornung ve Saygun

Geçen haftaki İDSO/DenizBank konserleri çerçevesindeki konseri değerli şefimiz Gürer Aykal yönetti.

Devamını Oku
26.11.2025
A.A. Saygun ve Gürer Aykal

Uzun yıllar önce maestro Gürer Aykal ile yaptığım bir söyleşide şöyle anlatıyordu...

Devamını Oku
19.11.2025
Tekfen Filarmoni ve Borusan İstanbul Filarmoni’den unutulmaz konserler

Geçen hafta Aziz Shokhakimov yönetimindeki Tekfen Filarmoni Orkestrası’nın İşSanat’taki açılış konserini dinledik.

Devamını Oku
12.11.2025
Erdal İnönü ve Zehra Yıldız

Erdal İnönü geçen hafta ölümünün 18. yıldönümünde mezarı başında anıldı.

Devamını Oku
05.11.2025
O ne güzel heyecandı

Bizim çocukluğumuzda Cumhuriyet Bayramı kutlamaları ilkokulda, ortaokulda yapılan törenlerle, marşlarla, okunan şiirlerle dolu dolu geçerdi.

Devamını Oku
29.10.2025
Howard Griffiths’i yeniden dinlemek

İngiliz orkestra şefi ve viyolacı Howard Griffiths ile dostluğumuz yıllar öncesine dayanır.

Devamını Oku
22.10.2025
Yeni mevsim hızlı başladı

Eskiden orkestraların mevsime başlarken ilk konserleri için “Daha üyeler yaz mahmurluğunu üstlerinden atamamış” diye eleştiriler çıkardı.

Devamını Oku
15.10.2025
İstanbul’da yeni mevsim rengârenk

Yaz yavaş yavaş bitiyor.

Devamını Oku
08.10.2025
Türk Dil Kurumu ödülüm

Türk Dil Kurumu ödülüm

Devamını Oku
01.10.2025
Leylâ Pamir’i anmak

Leylâ Pamir (1930-2023) çok değerli bir müzik insanıydı.

Devamını Oku
24.09.2025
Pekineller bir ilki gerçekleştirdi

Geçen hafta Atatürk Kültür Merkezi’nde 6-12 Eylül tarihlerinde yapılan “Pekinel Uluslararası Masterclass”ın AKM Tiyatro Salonu’ndaki kapanışını izledim.

Devamını Oku
17.09.2025
Dört günde iki kent ve bol müzik

Geçen hafta dört günlük bir Polonya turundaydım.

Devamını Oku
10.09.2025
Cem Mansur ve gençler

Cem Mansur’u uzun yıllardır tanırım. Özellikle gençlerin elinden tutması, onlara güvenmesi; orkesta programı hazırlarken bildik yapıtların yanı sıra çağdaş ya da az bilinen tarihi yapıtları izleyiciye ve orkestra üyelerine tanıtması onun en önemli başarılarındandır.

Devamını Oku
03.09.2025
Nehir söyleşisi nedir?

Bilmem dikkat ediyor musunuz son yıllarda ortaya çıkan “nehir söyleşisi” alt başlığı ile bir edebiyat türü var.

Devamını Oku
27.08.2025
Bülent Tarcan: Bir cerrah ve besteci

Kimi isimler, tarihe bir değil, iki imza atmıştır. Örneğin Bülent Tarcan!

Devamını Oku
20.08.2025
Sabah mutlu uyanmak

İnsan ne zaman mutlu uyanır?

Devamını Oku
06.08.2025
Müzikte Turquerie

Osmanlılar 14. yüzyılda Balkanlar’a girmiş, 15. yüzyılda Konstantinopolis’i fethetmiş ve 16. yüzyılda Viyana kapılarına dayanmış, uzun süre Avrupa’nın korkulu rüyası olmuşlar.

Devamını Oku
30.07.2025
Mizah, tango ve Scarlatti

Son zamanda yayımlanan üç kitaba değinmek istiyorum...

Devamını Oku
23.07.2025
53. festival de sona erdi

Bizim kuşak çok genç yaşlarındaydı İstanbul Müzik Festivali ile tanıştığında. Festivalin başlaması ilkbaharın gelmesiydi.

Devamını Oku
02.07.2025
Alfred Brendel’ın ardından

Çağımızın efsane piyanisti Alfred Brendel, ne harika bir çocukmuş ne de ailesinde bir başka müzisyen varmış.

Devamını Oku
25.06.2025
İstanbul’un her köşesi müzik

Önceki hafta 53. İstanbul Müzik Festivali güzel bir coşkuyla başladı: Yöneticiler, çalanlar, dinleyiciler hepsi yıllar içinde artık kocaman bir aile olmuş.

Devamını Oku
18.06.2025
Sessizlik-festival-Musa Bey

Geçen hafta Kurban Bayramı’ydı. Dört buçuk gün kadar sürdü.

Devamını Oku
11.06.2025
Elektra ve Nil Venditti

19. yüzyılın sonundaki post romantik besteci Richard Strauss (1864-1949) art arda iki opera birden besteler.

Devamını Oku
04.06.2025
Oya Başak’a mektup

Sevgili Oya’cığım, biliyorum, birazdan arayıp: “Bu hafta beni hangi konserlere götürüyorsun” diye soracaksın.

Devamını Oku
28.05.2025
BİFO’nun son konseri ve Gılgameş

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası Carlo Tenan’ın yönettiği seçkin bir programla mevsimi kapattı.

Devamını Oku
21.05.2025
ENKA/Can Kiracı/ Opera Bale Festivali

ENKA/Can Kiracı/ Opera Bale Festivali

Devamını Oku
14.05.2025
Muhittin ve Gülseren Sadak

Muhittin ve Gülseren Sadak

Devamını Oku
30.04.2025
Aykal, Naz İrem ve Levendoğlu

Aykal, Naz İrem ve Levendoğlu

Devamını Oku
16.04.2025
Avrupa orkestralarında iki viyolacımız

Avrupa orkestralarında iki viyolacımız

Devamını Oku
09.04.2025
Dört dörtlük bir dinleti

Dört dörtlük bir dinleti

Devamını Oku
02.04.2025
Suna Korat’ı hiç dinlediniz mi?

Suna Korat’ı hiç dinlediniz mi?

Devamını Oku
26.03.2025
Aya İrini: Festivalin efsane tanığı

Aya İrini: Festivalin efsane tanığı

Devamını Oku
19.03.2025
BİFO’dan unutulmayacak bir dinleti

BİFO’dan unutulmayacak bir dinleti

Devamını Oku
12.03.2025
Maria Callas ve Leyla Gencer

Maria Callas ve Leyla Gencer

Devamını Oku
05.03.2025
Zehra Yıldız Vakfı’nın yeni atılımları

Zehra Yıldız Vakfı’nın yeni atılımları

Devamını Oku
26.02.2025
İstanbul Festivali sınırların ötesinde

İstanbul Festivali sınırların ötesinde

Devamını Oku
19.02.2025
Usmanbaş: Sükûnetler denizi

Usmanbaş: Sükûnetler denizi

Devamını Oku
05.02.2025
Boğaziçi’ndeki orgumuz

Boğaziçi’ndeki orgumuz

Devamını Oku
29.01.2025
Berger ve Ayla Erduran

Berger ve Ayla Erduran

Devamını Oku
22.01.2025