Jale Özgentürk

Hasar büyük olacak!

24 Aralık 2021 Cuma

İş dünyasında sarsıntılı bir hafta geçti. Dolar 18, Avro 20 TL’leri gördü. Şimdi dolar 10-13 TL arasında salınmakta. İş insanları yaşanan türbülanstan işletme ve bankaların ağır hasar gördüğünü söylüyor. 

Düşük faiz politikasında ısrar ederek arka kapı çözümleriyle sağlanan dövizdeki gerileme, istikrar bekleyen iş çevrelerini memnun etse de, belirsizliğin yarattığı kaygılar sürüyor. 18 TL’lere kadar çıkan dolar dün 10 TL’ye kadar geriledi. Ancak sürekli dalgalanma içindeki kurlar, gelecek belirsizliğini körüklüyor. 

İş dünyasının bir bölümü büyük ihtimalle ricaların etkisiyle “Kur korumalı mevduat sistemini” çok olumlu bulurken, bir kısım iş insanı ise bu sisteme güven sağlamak için en az üç ay gerektiğini söylüyor. Çünkü Hazine ilk faiz ödemesini yapacak. Bu kesimin güvencesi ve umudu “yolcu ya da hasta garantili yatırımlarda” devletin taahhütlerini “tıkır tıkır” yerine getirmesi. Sohbet ettiğim iş insanları kur paniğinin iç piyasadan çıktığını söylüyorlar ve “Şimdi önemli olan içeriyi yönetmek” diyorlar. En önemli konu ise “enflasyonun bir an önce düşmeye başlaması.” 

Düşmezse ne olur? Tabii ki yüzde 14 olan ve artırmamak için yeni icatlara girişilen faizler yukarıya doğru dönmek zorunda kalır. 

Bu arada iş insanları 18 TL’ye kadar çıkan doların yarattığı hasarın büyük olduğunu söylüyorlar. Özellikle de bankaların da bu gelişmelerden hasarlı çıkacağını belirtiyorlar. 

YENİDEN YAPILANDIRMA ZAMANI

Ekonomide hasar zaten büyük. Pandemi öncesinde başlayan ekonomik kriz şirketleri zaten sarsmıştı. Normalleşme ile birlikte sorun aslında çok ciddi. İflas konularında uzman bir avukat olan Şevket Çelik ile zaman zaman piyasadaki durumu konuşuyoruz. Önümüzdeki haftalarda iş dünyası için kredi yapılandırmalarında bankaların tavrının önemli olacağını ekliyor. “Yapılandırmalarda süre bitiyor. Yenilenmesi gerekiyor. Yenilenmezse iflas dalgası büyük olacak” diyor. 

Hükümetin pandemi öncesinde başlayan iflas ve konkordatoda üstü kapalı yasaklarının bu ekonomik koşullarda sürdürülmesi artık zor görünüyor. Bu da Çelik’in dediği gibi iflaslarda yeni bir dalga demek. Aslında yakın zamanda yapılan açıklamalara göre temmuz ile eylül ayları arasında üç ayda iflaslar yüzde 63 artmıştı. Şimdi daha büyük ölçekli iflaslardan söz ediliyor.

TURİZMDE SORUN BÜYÜYOR

Sıkıntısı büyük en önemli sektör turizm. Çelik, çok önemli bir rakam veriyor. Turizmde kredilerin yüzde 70’inin batık kredi olduğunu vurguluyor ve pandemi nedeniyle bankaların yüzdürdüğü bu kredilerin büyük sorun olduğunu söylüyor. Henüz temerrüde atılmayan ve yeniden yapılandırılarak yüzdürülen bir kısım kredinin yıl sonunda gündeme geleceğini ve sıkıntı yaratacağını belirtiyor. 

Türkiye ekonomisinin sorunları ciddi. Dolardaki oynama ise bu sorunları katlayarak büyütüyor. Hükümetin artık ekonomide normalleşme için “güven vermesi” şart. 

PAHALI TÜKETİM AYIPLANMALI!

Türkiye ekonomide sürekli yeni krizlerle günlerini geçirirken asıl gündem maddeleri unutuluyor. Dünyanın en önemli sorunu olan iklim değişikliği ve yeşil dönüşüm Türkiye’nin vakit geçirmeden ele alması, politikalarını belirlemesi gereken bir konu. Paris Anlaşması imzalandıktan sonra iş dünyasından birkaç açıklama, birkaç toplantı yapıldı sonra unutuldu gitti. 

Dün İnsani Gelişme Vakfı ve Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nin (İPM) ortak girişimi olan ActHuman Sosyal Kapsama İnisiyatifi bir rapor açıkladı. İNGEV Başkanı Vural Çakır, Paris Anlaşması ve Avrupa Yeşil Mutabakat’ın Türkiye’nin kalıcı gündemi olması gerektiğini söylüyor. Çakır’ın uyarıları şöyle:

- İyi yaşamın daha fazla tüketmek, daha marka tüketmek, daha pahalı tüketmek, buna bağlı olarak statü atlamak olmadığı; çok ve pahalı tüketimin övünülecek ve özendirilecek değil ayıplanacak bir durum olduğu dönüşümünü sağlayabilmeliyiz.

- Medya ve marka dünyası tüketimle mutluluğu özdeşleştiren, statü atlama vaadi üzerine dayalı iletişimi sona erdirebilmeliyiz. 

Türkiye’nin ihracatının yüzde 41.3’ünü AB’ye yapıldığını hatırlatan Çakır, “Bu bir ekonomik gereklilik aynı zamanda. Hem yüksek bir farkındalık ve hem de yüksek bir dönüşüm maliyeti gerekiyor. Özellikle KOBİ’lere yönelik destek programlarının gelişmesine ihtiyaç var” diyor. 

Raporda ise şu bilgiler yer alıyor:

- Türkiye’de 3 milyon KOBİ var. 2009-2019 döneminde 50 ve altı çalışanı olan KOBİ’ler kayıtlı istihdam artışının yaklaşık yarısını sağlıyor. 

- Gençler için en yüksek potansiyele sahip yeşil iş sektörleri ise tarım, enerji , inşaat, turizm ve çevre hizmetleri.

- Türkiye’de yeşil dönüşümün gerçekleşebilmesi için bu alandaki teşvikler artırılmalı ve teşvik mekanizmaları sağlanmalı. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bölüşüm krizi 25 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları