“Eski dünya ölüyor ve yeni dünya doğmak için mücadele ediyor; şimdi canavarlar zamanı.”
Sosyalist İtalyan düşünür ve siyasetçi Antonio Gramsci’nin bu sözleri, son dönemde dünyada yaşanan süreci tanımlar gibi. Bu yeni süreç, çoklu krizlerin yaşanacağı zorlu günlerin yaklaştığına işaret ediyor. Dünya çalkalanıyor ve belirsizlik büyük...
Türkiye ise bugünleri sertleşen iç kavgalar, artan derin yoksulluk, gelir dağılımındaki büyük eşitsizlik gibi ortak geleceğimizi tehdit eden sorunlarla geçiriyor.
Ülkeyi 22 yıldır yöneten AKP iktidarı yeni bir Türkiye’den söz ediyor. Yeni Türkiye, yoksulluk, hukuksuzluklar, eğitimdeki gerileme, demokrasiden uzaklaşma gibi konuların konuşulmadığı güllük gülistanlık bir ülke anlaşılan...
Ne yazık ki eskisi de olsa yenisi de olsa Türkiye büyük bir ekonomik kriz yaşıyor. Çarşı pazar yangın yeri.
Sokağa 10 dakika kulak verseniz toplumun en önemli sorununun pahalılık ve yoksulluk olduğunu anlayabilirsiniz...
Ve bununla birlikte bir büyük sorun da işsizlik!
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2024 yılının dördüncü çeyrek verilerini açıkladı geçenlerde.
İşsizliğin 8.5’e düştüğünü iddia eden TÜİK’in kendi verilerine göre ümitsizler, iş aramaktan vazgeçenler gibi verileri de içine alan geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 28.
Gençlerde işsizlik oranı genel işsizlik oranlarından daha yüksek. AKP iktidarı döneminde gençlerde geniş tanımlı işsizlik 2002’nin üçüncü çeyreğinden bu yana yüzde 26’dan yüzde 35.7’ye tırmandı.
İşte bu işsiz gençlerin bir bölümü yeni bir isimle tanımlanıyor: Ev gençleri.
Çevrenize bakın. Hemen hemen her ailede rastlayacaksınız onlara.
Peki kim bu “ev gençleri”? Onlar 15-24 yaş arasındalar. Eğitimde, iş hayatında ya da herhangi bir mesleki eğitim sürecinde yer almıyorlar.
Genellikle evden çıkmıyor ya da çıkamıyor, sosyal yaşantıya katılımda zorlanıyor ve ekonomiye entegre olamıyorlar.
TÜİK’in son açıkladığı dördüncü çeyrek rakamları içinde yer alan rakamlara göre Ekim-Aralık 2023’te yüzde 21.4 olan bu oran 2024’te yüzde 22.5’e yükselmiş.
Türkiye’de 15-24 yaş nüfus 11 milyon 678 bin. Bu gençlerin 2 milyon 614 bini “ne işte ne eğitimde” yer bulabiliyor.
GELECEK ÇÖKÜYOR
Bu gençler Türkiye’nin geleceğini kurması gerekenler... Sadece bir rakamdan ibaret değiller.
Umudu kalmamış, dört duvar arasında yıllarını harcayan, mutsuz milyonlarca gençten söz ediyoruz.
Bu gençlerin eğitim ve iş yaşamında yer bulamamaları, yalnızca bir tesadüf değil, aynı zamanda bir sistemin, bir toplumun, bir geleceğin çöküşü.
Türkiye’deki eğitim sistemindeki aksaklıklar, işgücü piyasasındaki dengesizlikler, gençleri çıkmaz bir sokağa itiyor. Üniversite diplomaları, iş dünyasında yeterli değil, mesleki eğitimler onlara sadece hayal kırıklığı vaat ediyor.
Aslında Türkiye’de iş sahibi, öğrenci ya da işsiz tüm gençler her konuda yüksek derecede korkulu ve endişeli. Friedrich-EbertStiftung Vakfı (FES), bu konuda son araştırmalardan birini yapmış.
Gençlerin yüzde 61.6’sının en büyük korkularından biri işsiz kalmak.
Gençlerin yüzde 55.8’i Türkiye’deki eğitim sisteminden memnun değil. Yüzde 42’si notları ve sınavları satın alabileceğini düşünüyor. Gençlerin yüzde 34’ü başka bir ülkeye göç etmek istiyor.
Dünyada akranlarına göre yaşam memnuniyetleri en düşük, on yıl sonraki kişisel gelecekleri konusunda en kötümser olan kesim.
İçinde bulundukları dünyada, bu gençlerin çoğu bir şeylere sahip olmaktan çok, bir şeylerin yitimine tanıklık ediyor. Yaşamlarını şekillendirmesi gereken umut, kırık dökük bir hayale dönüşüyor.
İktidar “yeni Türkiye”den söz ederken umutları sönmüş bu ve gelmekte olan bu kuşaklara ne vaat ediyor?