AYM kararından sonra
Özgür Mumcu
Son Köşe Yazıları

AYM kararından sonra

18.01.2018 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verdiği hak ihlali kararından sonra Sayın Erdoğan kararı tanımadığını söylemişti. Bununla da kalmayıp ilk derece mahkemesinin, Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymak zorunda olmadığını da ileri sürmüştü. Henüz OHAL rejiminin kurulmadığı bir dönemdi ve Sayın Erdoğan’ın arzu ve telkinleri karşılık bulmamıştı. Yani yargı her şeye rağmen görece bir bağımsızlığa sahipti.
Ancak günümüzde yargıdan bırakalım bağımsızlığına sahip çıkmasını, hukuk devletinin asgari koşullarına uymasını beklemek bile hayalcilik olur. Her an ihraç edilebileceğinden korkan, tutuklanabileceğini bilen hâkim ve savcıların kararları adaleti değil ancak kendilerini koruma kararlılıklarını gösterir.
Anayasa Mahkemesi’nin Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkında verdiği karara ilk derece mahkemelerinin uymaması bu siyasi baskı ikliminin bir sonucu. Maalesef, yargı organlarının, siyasilerin kamuoyunun önünde kendilerine açıkça verdiği talimatlara uymak haricinde pek bir seçenekleri yok.
Hadi sıkıcı olma pahasına tekrar edelim. Anayasanın 153. maddesi, AYM kararları “yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar” demektedir. Anayasanın 138. maddesi ise yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uyma zorunluluğunu, kararları değiştiremeyeceğini ve kararların uygulanmalarının geciktirilemeyeceğini düzenler.
AYM’ye bireysel başvurunun getirildiği referandumda ve sonrasında anayasanın bu maddelerine ek bir düzenleme getirilmemiştir. Dolayısıyla AYM’nin diğer konularda verdiği kararlarla bireysel başvurular hakkında verdiği kararlar arasında kararların bağlayıcılığı bakımından farklı anayasal hükümler bulunmamakta. Yani Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvurular hakkında verdiği kararlar kesin ve bağlayıcıdır.
İlk derece mahkemelerin, OHAL siyasi ikliminin baskısıyla vermiş olduğu kararlar anayasaya aykırı. Bu mahkemeler bu kararlarıyla Anayasa Mahkemesi’ni büyük ihtimalle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde “etkin bir yargı yolu” olmaktan da çıkarttılar.
Anayasanın 90. maddesi ise, insan haklarına ilişkin uluslararası anlaşmalarla kanunların çatışması halinde, uluslararası anlaşmaların uygulanacağını belirtir.
AYM’ye bireysel başvuru imkânı verilmesinin ana gerekçelerinden biri, AİHM’ye başvuruların azaltılması ve hak ihlallerinin ulusal hukuk içinde giderilmesiydi. İlk derece mahkemelerinin AYM’nin kararını tanımaması bu gerekçeyi ve aslında bireysel başvuru mekanizmasını da anlamsız hale getirmiştir.
Ulusal hukukta çözemediğimiz sorun, AİHM önüne gidecek; mahkeme yüksek ihtimalle Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiği kararını verecek ve başvuruculara tazminat verilmesine hükmedecektir. Türkiye boşuna 2016 senesinin tazminat rekortmeni değil.
Dündar ve Gül kararından sonra Sayın Erdoğan, AİHM’nin muhtemel hak ihlali ve tazminat kararında sadece tazminatın ödeneceğini açıklamıştı. Bu “parası neyse veririz ancak hak ihlali tespit edilse de kimseyi tahliye etmeyiz” anlamına gelir.
Böyle bir durum, Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden ihracına kadar gidebilecek bir yolu açar. Kendi anayasasına uymayan bir devlet olmanın yaratacağı meşruiyet krizi de cabası.
Bütün bunlar iktidarın bilinçli bir kopuş stratejisinin mi parçası? Yoksa OHAL koşullarının yarattığı güç zehirlenmesi iktidarın basiretini iyiden iyiye mi bağladı?

Yazarın Son Yazıları

Tutuklu yargı

Tutuklu yargı

Devamını Oku
05.09.2018
Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor

Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor

Devamını Oku
30.08.2018
Kimiz biz?

Kimiz biz?

Devamını Oku
29.08.2018
Trump gidiyor mu?

Trump gidiyor mu?

Devamını Oku
23.08.2018
Milli birlik (22.08.2018)

Milli birlik

Devamını Oku
22.08.2018
Gemi ve kaptan

Gemi ve kaptan

Devamını Oku
15.08.2018
Yazık ettiniz efendiler

Yazık ettiniz efendiler

Devamını Oku
11.08.2018
Krizin faturası (08.08.2018)

Krizin faturası

Devamını Oku
08.08.2018
Trump, Erdoğan, Brunson

Trump, Erdoğan, Brunson

Devamını Oku
04.08.2018
Brunson meselesi

Brunson meselesi

Devamını Oku
02.08.2018
Yapalım yargıda şeyini...

Yapalım yargıda şeyini...

Devamını Oku
28.07.2018
Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

Devamını Oku
25.07.2018
Anayasa yok

Anayasa yok

Devamını Oku
14.07.2018
Afrika tipi başkanlık

Afrika tipi başkanlık

Devamını Oku
11.07.2018
Muhalefet partilerinin hali

Muhalefet partilerinin hali

Devamını Oku
07.07.2018
Yılgınlık

Yılgınlık

Devamını Oku
04.07.2018
Soylu ne yapıyor?

Soylu ne yapıyor?

Devamını Oku
30.06.2018
Nasıl olacak? (28.06.2018)

Nasıl olacak?

Devamını Oku
28.06.2018
Demokrasi. Şimdi!

Demokrasi. Şimdi!

Devamını Oku
23.06.2018
Büyük uzlaşmaya doğru

Büyük uzlaşmaya doğru

Devamını Oku
20.06.2018
Bir hafta kala

Bir hafta kala

Devamını Oku
16.06.2018
Az kaldı

Az kaldı

Devamını Oku
13.06.2018
İhtimaller

İhtimaller

Devamını Oku
09.06.2018
Adayı alkışlamak

Adayı alkışlamak

Devamını Oku
06.06.2018
En tuhaf seçim

En tuhaf seçim

Devamını Oku
31.05.2018
Akıldışı

Akıldışı

Devamını Oku
30.05.2018
Nedir bu ‘senaryo’?

Nedir bu ‘senaryo’?

Devamını Oku
26.05.2018
Gençlik Bayramı

Gençlik Bayramı

Devamını Oku
19.05.2018
Tekme

Tekme

Devamını Oku
17.05.2018
Seçime damgasını vuranlar

Seçime damgasını vuranlar

Devamını Oku
16.05.2018
Bir umut

Bir umut

Devamını Oku
12.05.2018
T A M A M derken

T A M A M derken

Devamını Oku
10.05.2018
Sıkıcı manifesto

Sıkıcı manifesto

Devamını Oku
09.05.2018
Devlet imkânı

Devlet imkânı

Devamını Oku
03.05.2018
100 bin imza?

100 bin imza?

Devamını Oku
02.05.2018
Teşhis ve tedavi

Teşhis ve tedavi

Devamını Oku
28.04.2018
İlk tur, ikinci tur

İlk tur, ikinci tur

Devamını Oku
26.04.2018
Biraz dinlen

Biraz dinlen

Devamını Oku
25.04.2018
Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi

Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi

Devamını Oku
21.04.2018
Cin şişeden çıktı (18.04.2018)

Cin şişeden çıktı

Devamını Oku
18.04.2018