E-parti / E-doğum/ E-ölüm

17 Ekim 2014 Cuma

Başbakan’ın müjdesi az buz değil.
Vatandaş artık kendi doğumunu kendisi yapmakla kalmayacak, doğan çocuğunu internete bizzat kendisi kaydettirecek.
Bu kolaylığın “üç-dört çocuk” hedefine ulaşma projesinin bir ayağı olduğu belli.
“E-devlet”ten de bu beklenir!
Allah gecinden versin ölümler de bürokrasiye boğulmaktan kurtarılıyor.
Kredi kartı ile adrese kefen siparişi...
Belediye Çağrı Merkezi’nden mezar yeri...
Bir protesto yürüşüyüşü için sokağa çıkacaksanız tüm bu işlemleri önceden yapabilir, masaüstüne yedeğe alabilirsiniz.
Yeter ki akıllı telefona sahip olacak kadar akıllı olun!

***

CHP’den istifa eden Emrehan Halıcı ise beşikten mezara interneti hayatımıza sokan Davutoğlu’ndan erken davrandı.
Kırk sekiz saat önce “internet partisi” sitesini kurduğunu, “E-parti”nin Türk siyasetinin ufkunda parlak bir güneş gibi yükseleceğini ilan etti.
İktidar doğum ile ölüm gibi doğanın en önemli iki olayını internet ortamına taşıdığına göre bu iki tabiat olayı arasındaki toplumsal sürecin de internet ortamında yürütülmesi şart hale geldi demektir.
Dünyada ticaretten bankacılığa, eğitimden eğlence sektörüne tüm toplumsal ve ekonomik hayat internet üzerinden yaşanıyor.
Emrehan Halıcı da bu yüzden ellerini iki yana açarak soruyor:
“İnternette siyasetin, nesi eksik?”
Haklı belki de eksiği değil fazlası var.
Nitekim şöyle diyor:
“İnternette her vatandaş siyasetin gerçek aktörü oluyor. Arada delege, vekil vesaire yok. Lider sultası, makam hırsı, parayla ilçe-il başkanı olma, sıra satın alma gibi iddialara fırsat da yok!”
Bu tanım milattan önceki şehir devletlerinde bulunan “doğrudan demokrasi”yi anımsatıyor.
MÖ 4. yüzyıl ve sonrasında Atinalılar temsilci seçmezler; yasaları ve alınacak vergileri agoralarda bir araya gelerek, bizzat oylayarak doğrudan kendileri kararlaştırırdı!
İnternet ortamı bütün insanlığı birbiri ile kucaklaştırabiliyor..
“E-parti” bizim geriden “ileri demokrasi”nden sonrası için yeni bir şans!

Şak Diye, Tak Diye
Yaratılıştan askerdi.
Sert bakışları, keskin yüz çizgileri, tok ses tonu ve uzun boyu ile fıtratında başkomutanlık vardı.
Nitekim orgeneralliği erken geldi.
Ardından da Genelkurmay Başkanlığı...
Ötesi?
Kaçınılmaz akıbet:
Emeklilik!
Zihnen, fikren, bedenen gücü yerinde olan için emeklilik çok zor, en zor zenaat.
Oturup Azrail’i beklemek demek.
Sıradan emekliyseniz, devlet pek çalışmaya izin ve olanak vermiyor.
Torun sevmekle, bulmaca çözmekle, askerlik anıları paylaşmakla da vakit geçmiyor.
Doğan Güreş de kimi emekli arkadaşı gibi şirket yönetimlerinde görev almaya yanaşmadı.
Başbakan Tansu Çiller’den gelen milletvekilliği önerisini kabul etti.
Dönem oğulların gemi değil, PKK’nin gemi azıya aldığı dönemdi.
Çiller’in “terörle mücadele özel danışmanı” oldu.
Yiğit lakapsız olmaz.
“Başbakan tak diye söylüyor, şak diye yapıyoruz!” sözüyle adı “TakŞak Paşa”ya çıktı.
Aslında bu sözüyle tam da demokrasilerde olması gerekeni söylüyordu.
Nitekim yıllar sonra, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kurulan kumpasla, kıra döke sözde bu hedef gerçekleştirilmeye çalışılıyor.
Ne diyelim?
Tak Şak Paşa öldü, yaşasın yeni tak-şak paşalar.

Sanal Âleme Duhul Vaki Olurken
CHP lideri Kılıçdaroğlu “o makamlar boş!” dedi.
Bu lafı boşa çıkarmak için ikisi de acaip çalışmaya başladı.
Siyasette hele de iktidarda çalışmak demek, konuşmak demek.
Altta işleri yürütenler nasıl olsa yürütüyor.
En üsteki iki muhterem zat, belli ki aralarında işbölümü de yapmış.
Cumhurbaşkanına “çok”...
Başbakana “uzun” konuşmak düşmüş!
Davutoğlu, Bakanlar Kurulu sonrasında açıklamayı bizzat yapıyor.
Diyanet İşleri’ni üstlendiği gibi hükümet sözcüsü Bülent Arınç’ın yükünü de sırtlıyor.
Siyasete acıkmış gibi iştahla, iştiyakla yapıyor.
Yıllardır daha çok yazmakla uğraştığı için.
Dili konuşmaya hasret kalmış.
Dil şişmesine kesin çözüm konuşmak.
Sorumuz/sorunumuz şu:
“Çok konuşan mı daha boş konuşur, yoksa uzun konuşan mı?”
Biliyoruz ki biri “Cama yazılan kadar” konuşuyor.
Öteki de profesör. Yani derya ki derya...
“Müktesebatını” konuşturup duruyor.
En kısa açıklama bir ders saati!..

*

Konuşmaktan birbirlerine kulak veremedikleri de belli.
Biri “Giderek, internete daha fazla karşı olduğunu” ilan ediyor.
Öteki ise toplumsal hayatımıza interneti daha fazla sokmaya çalışıyor.
İlan etti bile:
“Doğum ve ölümler artık birçok işlem internet üzerinden yapılacak!”
Arka planda ezan sesi ve “Tebareke suresi” de olacak mı?
Bunu da bekleyip göreceğiz!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Küçükpazarlı Kemal 17 Mart 2024
Vakıa vakası! 10 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları