Korku ve cesaret

10 Mayıs 2019 Cuma

Barıştan, haktan ve hukuktan yana olmak her zaman kıymetlidir.
Ama önce barışı, hakkı ve hukuku doğru tarif etmek gerekir.
Bu ülke bu tarifleri yanlış yaptığı...
Ve şu anki, aslında niyeti en baştan aleni iktidarı barış, hak ve hukuk adına iktidara getirdiği için bugün can çekişmekte.
Çoğunluk nicedir korkunç bir adaletsizlik silsilesine rağmen korkudan suspustu.
Şimdi birdenbire sanatçılar konuşuyor, işadamları konuşuyor, gazeteciler konuşuyor, yazarlar konuşuyor, memurlar konuşuyor, işçiler konuşuyor, sokaktaki insan konuşuyor.
Peki, bu kalabalık bunca zamandır neden susmuştu? Nasıl susturulmuştu?
Bu kalabalık neden korkmuştu? Neyle korkutulmuştu?
Kim anımsıyor?
Şimdi o suskunluktan bu konuşkanlığa geçişte değişen ne?
Korkuyu cesarete dönüştüren ne?
Başımıza gelen neydi, gelmekte olan ne?
Şu son birkaç günde daha demokrat bir ülkede mi yaşamaya başladık?
İktidar aniden gaddarlık enstrümanlarını mı kaybetti?
Yasama ve yargı birden bağımsızlığını geri mi kazandı?
Bıçak gerçekten kemiğe mi dayandı?
Bu soruların cevabı korkunun mu bulaşacağına yoksa cesaretin mi dalga dalga yayılacağına karar verenin kim olduğunda aranabilir.
İç ya da dış dinamikler neyle tetikleniyor ve rüzgâr nasıl olup da birden o yandan bu yana dönüveriyor diye bakılabilir.
Tüm bu sorulara politik analizlerden, yorumlardan hatta komplo teorilerinden yola çıkılarak birçok cevap bulunabilir. Cevapların kesin ya da varsayımsal olması uzun uzun tartışılabilir.
Ama bunların hiçbiri insanın kendi içine baktığında göreceği gerçek kadar açıklayıcı olamaz.
O yüzden fırsat bu fırsat...
Bugün herkes kendi hayatına dikkatlice bakmalı ve dün neden kokuyordu, bugün neden korkmuyor; dün hata mı yaptı, şimdi doğru mu düşünüyor diye kendisine dürüstçe sormalıdır.
Bulunacak cevaplar muhtemelen şimdiye kadar kokulan şeylerin çoğunun aslında hiç de korkulacak şeyler olmadığını gösterecektir.
Ve bugün cesaret istediği zannedilen duruşların, çıkışların aslında cesaret değil sadece akıl ve sağduyu gerektirdiği görülecektir.
İmkânsız zannettiği şeylerin çoğunun aslında hiç de imkânsız olmadığını;
Kaybettiğini zannettiği şeylerin çoğunun da aslında kayıp olmadığını bir ömür fark edemeyen insan, kendine ait faydalı korkularla, bünyeye dışarıdan sinsice zikredilen korkuları birbirinden ayırmayı aklına getiremediği sürece...
Hayat nereden kaynaklandığı çoktan unutulmuş korkuların ve birden nasıl ateşlendiği meçhul cesur atılımların rüzgârıyla insanın kararlarından bağımsız ama sistemin kararlarına bağımlı bir şekilde bata çıka devam eder.
Şimdi, şu günlerde, bu ülkede korku nedir ve cesaret nedir diye düşünmek için bir fırsat var.
Evet biliyoruz;
Bu ülkede tepedeki lider epeydir korkutucuydu;
Şimdi karşısına çıkan muhalif lider fazlasıyla cesaret verici.
Peki, farkında mısınız?
İdeal liderini kendisi bizzat tarif edemeyen, dolayısıyla da seçemeyen...
Ve karşına çıkan herhangi bir liderin huyuna ve ahlakına göre şekillenen bir toplum psikolojisi ne kadar kullanışlı ve dolayısıyla tehlikelidir?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları